Üstad Bediüzzaman Said Nursî’yi tanıyan, onu ziyaret eden ve pilot olarak uçurduğu uçaklarla gittiği yerlere Risale-i Nur eserlerini taşıyan ‘son şahitler’den Ali Demirel Ağabeyi de bu fani âlemden ebedî âleme uğurladık.
Astsubay Hava Pilot olan Ali Demirel Ağabeyi emeklilik dönemininde, 1980’li yılların başında Yeni Asya’da tanıdık. Gazete çalışanlarının istifadesi için kurulan kantini Ali Ağabey işletiyordu. Evi de Risale-i Nur sohbetlerinin yapıldığı ‘Söğüt Apartmanı’nda olduğu için o sohbetlere gittiğimizde de Ali Ağabeyle görüşürdük. Ali Ağabey, Yeni Asya’nın eski yayın müdürlerinden olan merhum Hüseyin Demirel ile hattat Muhsin Demirel’in de babasıydı. Gerek Risale-i Nur sohbetlerinde ve gerekse Yeni Asya’nın tertiplediği her toplantıda Ali Ağabeyi görmek mümkündü. Ali Ağabeyin hatıralarını değişik vesilelerle daha önce de okumuştuk. Ancak, bu hatıralarını bir defa da İsmail Tezer ve Recep Karakoç’la birlikte gittiğimiz Cerrahpaşa’daki evinde ayrıntılı olarak dinledik ve bunlar 19 ile 20 Eylül 2010 tarihlerinde Yeni Asya’da genişçe yer buldu, yayınlandı.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî’yi birkaç defa ziyaret eden emekli astsubay Hava Pilot olan Ali Demirel Ağabey, Risâle-i Nur’ların teksir makinası ile neşrinde emek sarf ettiği gibi, basılan Risâle-i Nur eserlerini kullandığı uçakla ilden ile taşımış bir Nur Talebesiydi. Yeni Asya’nın kuruluşunda da hizmeti olan Ali Ağabey sohbetimiz esnasında kendisini şöyle tanıtmıştı: “Burdur ili, Karamanlı kazasında doğdum. Köylüyüz yani. 1924 doğumluyum. Köyümüzde ilkokul, Burdur’da da ortaokul vardı. İlkokuldan sonra Burdur’a ortaokulu okumaya gittik. Ondan sonra da 1941 senesinde Burdur’da lise olmadığı için arayışa girdik. Lise, Denizli ve Antalya’da vardı o zaman. Oralara gitmek için bizim imkânlarımız yok. Ne yapacaksın, insan bir şeyler düşünüyor. O zaman Türk Hava Kurumu, Hava Kuvvetleri namına propaganda yapıyordu. Resimler yapıştırıyor, havacılarla ilgili... Şartlar, oradan başka gidecek yerimiz olmadığını gösterdi. (...) 1947 senesinde Kütahya’ya tayinimiz çıktı. Niye çıktı? Harp bitince devlet İngiltere’den 500 tane tayyare aldı. Yeni yeni alaylar kurdular. Biz oraya tayin olduk. Kütahya’ya vardık, hiçbir şey yok. Hatta çatal ve kaşıklarımızı cebimizde taşırdık, hesap edin. Yeni kurulan bir yer olduğu için eksikleri vardı... (...) Ben Erzincan’ın yakınında, köy gibi bir yerde oturuyordum. Orada camiye gittiğimizde, camide Risâle okurduk. Caminin hocası da ‘Hayret’ derdi. O dedikçe bizim de hayretimiz artardı. Bir sene boyunca Asa-yı Musa’yı, bir sene de Sözler’i okuduk camide.”
Yeni Asya’nın yayın hayatına atılmasıyla ilgili hatıralarını da paylaşan Ali Ağabey bu hususta da şöyle demişti: “Yeni Asya’nın yayın hayatına başlaması aslında Zübeyir Ağabeyin gayretiyle olmuş. ‘Gazete çıkaralım’ diyen o. Çünkü ihtiyaç duyuldu. Meselâ, bir tanesini söyleyeyim. Sakarya’da bir müftü, ‘Nurculuk 163. madde aleyhinedir, o maddeye göre suçtur’ anlamında bir rapor veriyor. Bugün gazetesine, ‘Bu yanlış bir kanaat, bunu tepkisiz haber olarak duyurma’ dedik. Dinlemediler tabiî. Böyle olunca Risâle-i Nur’u savunacak bir gazeteye şiddetle ihtiyaç duyuldu. Dolayısıyla Zübeyir Ağabey bunun teşvikçisi. Fikren en büyük desteği o verirdi.”
Ali Demirel Ağabey son bir aydır yoğun bakımda tedavi görüyordu. 9 Aralık Cumartesi erken saatlerde Hakk’ın rahmetine kavuştu ve aynı gün ikindi vaktinde Eyüp Sultan Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrasında Eyüp Sultan Mezarlığı’nda oğlu Hüseyin Demirel ve hanımı Şükran Demirel’in yanına defnedildi. Nur Talebeleri cenazesinde saf tuttu, duâlar etti. Her fani gibi Ali Ağabey de bu fani âlemden ebedî âleme göç etti. İnşallah yaptığı hizmetler ona arkadaş olacak ve başta Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) olmak üzere Üstad Bediüzzaman ve vefat etmiş Nur Talebeleriyle buluşacak.
Mekânı Cennet olsun inşallah. Amin.