Eğitim sistemimizin yanlış tanıttığı isimlerden biri de “İslam şairi” merhum Mehmed Akif Ersoy’dur.
Gerçi, yazdığı ve yarışmada birinci gelen ‘İstiklal Marşı’ vesilesiyde tamamen unutturmayı başaramamışlar, ama bir dönemin idarecileri ona hak ettiği değeri de vermemiştir. Düşünün ki bir ara Mısır’a hicret etmek durumunda kalmış ve memlekete döndüğünde de yalnız bir şekilde vefat etmiş, cenazesine sahip çıkan gençlere bile engel olmak istemişlerdir.
Geçenlerde Merhum Akif’le ilgili dikkat çekici bir değerlendirme yapan Emekli Orgeneral Aytaç Yalman, tepkiler üzerine ikinci bir yazı daha kaleme almış. 1 Ocak 2016 tarihli “Mehmet Akif’i Anarken” başlıklı ilk yazısında “27 Aralık 1936 tarihinde 79 yıl önce kaybettiğimiz, Vatan ve Milli şairimizi saygı ve rahmetle anıyorum” diyen Yalman, 24 Ocak 2016 tarihli son yazısında da “Bilginin kaynağı ve Mehmet Akif’in ahlak anlayışı”nı yazmış. (Milliyet, 24 Ocak 2016)
Toplumsal ilişkilerin ‘madde’ ile ölçülmesini eliştiren Yalman şöyle demiş: “Oysaki, yarım asır üniformalı, on yılı aşkın da sivil olarak yaşadığım bu toplumda, edindiğim tecrübeler, materyalist dünya görüşünün içinde yaşadığımız toplum değerleri ile bağdaşmadığını gördüm. Hatta son iki asırlık tarihi ve toplumsal gerçeklerle de bu anlayışın itibar görmediğini biliyoruz. Benim bu konu ile ilgilenmemin sebebi Mehmet Akif Ersoy ile ilgili bir senfonik şiir (ağıt veya mersiye) yazmamdır. Yüzyıl önce yaşanan dini ve ahlaki sorunları ve çürümüşlüğü veciz bir şekilde ifade eden Akif’in, adeta bugün yaşadığımız sorunları mükemmel bir şekilde tahlil ettiğini, ‘Safahat’ isimli manzum eserinde gördüm. Akif yüzyıl önce, bütün İslam dünyasının yüzlerce yıldır bir türlü kendi kendine itiraf edemediği, bir türlü yüzleşemediği çıplak gerçeklerle; korkularla yüzleşmiş ve doğru İslam anlayışını mükemmel bir şekilde yaşamış ve anlatmıştır.”
“Ahlak ve inanç değerleri itibariyle sorunlar yaşayan toplumları büyük tehlikeler beklemektedir” diyen Emekli Ogeneral Yalman şöyle devam etmiş: “Bireysel özgürleşme adına çıkarcılık, ilkesizlik, sorumsuzluk bir toplumun sosyal yapısını sarsacak tehditlerdir. Bunun için ahlaklı toplum olmak önemlidir. Çünkü ahlak ortak bir değerdir. Bu nedenle de yeniden merhameti, vicdanı, ahlakı, adaleti savunacak bir topluma şiddetle ihtiyaç vardır. (...) Değerli düşünür ve Milli Şairimiz Mehmet Akif ve onun gibi düşünenleri anıyor ve arıyoruz. (...) İslam’ın aydınlattığı dünyaya dönmek için kendimizle ve gizlediğimiz, inkâr ettiğimiz hakikatlerle yüzleşmek zorundayız.”
Doğrusu böyle bir değerlendirmenin emekli bir general tarafından yapılmasına alışık değiliz. Bilhassa 28 Şubat sürecine şahit olanlar, Yalman’ın yazısını nasıl şaşırtıcı bulmasın?
Şöyle kötü bir ‘hatıra’ da var: Eylül 1999’da GATA’nın açlışı töreninde konuşan dönemin Tuğgenerallerinden Yalçın Işımer, Akif’i “(...) Onun düşünce evreni Bedir Savaşı’nın ötesine gidememiş” ve “Kur’anı Türkçe’ye çevirmedi” diye eleştirmişti. O konuşmalara şahit olanların, Aytaç Yalman’ın bu yazılarını ‘sürpriz’ olarak görmesi garip mi?
Emekli Orgeneral Yalman’ın Akif’in anlatırken, “doğru İslam anlayışını mükemmel bir şekilde yaşamış ve anlatmıştır” ve “Değerli düşünür ve milli şairimiz Mehmet Akif ve onun gibi düşünenleri anıyor ve arıyoruz” demesi de dikkat çekici. Yalman’ı bu tesbitlerinden dolayı tebrik ederken, Akif’in de arkadaşı olduğu Bediüzzaman Said Nursi’yi de incelemesini tavsiye ediyor ve bekliyoruz. Bu imkânı bulabilirse, resmi ağızlarca anlatılandan çok farklı bir “Said Nursi” ile karşılaşacağını garanti edebiliriz. Bu noktada kimin elinden bir iş geliyorsa, Yalman’a destek olmalıdır. Haydi hayırlısı...