"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet olmadan asla!

Faruk ÇAKIR
31 Aralık 2015, Perşembe
Adaletin ‘mülkün temeli’ olduğunu bilip de, haksızlığa, adaletsizliğe ve zulme imza atmak nasıl ve ne ile izah edilebilir?

Adalet noktasında büyük sıkıntılar yaşandığını herkes kabul ediyor. Hatta ve hatta, Türkiye’yi idare edenlerin bazıları “Adalet sarayı yapmakla adaletin tecelli etmeyebileceğini” ifade ve itirafa eden beyanlarda bulunuyorlar. Oysa hak, hukuk, adalet ve insan haklarının mükemmel olmasına herkesin, hepimizin, bütün dünyanın ihtiyacı vardır.

Adaletin yara alması kolay, yaranın tedavi edilmesi ise çok zordur. Amiyane tabirle, “Adın çıkacağına canın çıksın” derler ya, o hesap. Adalet sistemine güvenin sarsılması üç beş kararla oluyorsa, kaybolan güveni yeniden kazanmak yüz, belki beş yüz kararla ancak mümkün olur. 

Dört gün gözaltında tutulduktan sonra yurtdışı yasağı şartı ile (29 Aralık 2015’de) serbest bırakılan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, ‘adalete güven’ noktasında dikkat çekici açıklamalar yapmış. “Adalet Sarayı / Binası” önünde konuşan Laçiner, “İsterse insan cinayetle suçlansın, neyle suçlanırsa suçlansın hukukun temel kuralları herkese eşit olarak uygulanmalı. Eğer burası çalışmıyorsa, arkamdaki bina çalışmıyorsa, bu şehrin hepsi çalışsa boştur. Adaletin olmadığı bir ülke vatan değildir. Adaletin olmadığı bir ülke ülke değildir” demiş. (Cihan bülteni, 29 Aralık 2015)

Haftada 25 saat terörle mücadele dersi anlattığına dikkat çeken Prof. Dr. Laçiner, (Konuşma, sus diyenler olduğunu ima ederek) şunları da söylemiş: “Bizlerin konuşması lâzım. Ülkenin yararı için konuşması lâzım. Herkesin yararı için konuşması lâzım. (...) Ben bu ülkenin bunu hak ettiğine inanmıyorum. Burası Angola değil, burası Afrika’nın Asya’nın kuytu bir ülkesi değil. Akademisyenlerini, gazetecilerini, yazarlarını, sebepsiz yere dört gün hücrede yatıran ülkeler gelişemezler. İlerleyemezler. Bizim yaşımız ilerledi, ama çocuklarımıza böyle bir ülke bırakmamamız lâzım. (...) Bunlar doğru şeyler değil.”

Muhtemelen, insanların haksız yere itham edenler de bunu ‘adalet için’ yaptıklarını söyleyecek. Ancak ‘adalet’ kişiden kişiye değişecek bir kavram değildir. Zulme, haksızlığa, adaletsizliğe ‘adalet kılıfı’ geçirmek de mümkün değil. Adaleti yeniden keşfetmeyeceğimize göre, bildiğimiz, genel kabul gören ‘adalet’i hayata geçirmek durumundayız.

Çok önemli bir nokta da, kızgınlıkların adaletsizliğe yol açmaması gerektiğidir. Hz. Ali, hem de savaşta, öldürmek için yere yatırdığı müşriki öldürmekten niçin vazgeçmişti? Vazgeçmişti, çünkü müşrik, Hz. Ali’nin yüzüne tükürmüş, Hz. Ali de “Ben onu Allah rızası için öldürecektim. Şimdi ise nefsim araya karıştı, ona kızdım. Nefsim için öldürmüş olmamak için onu serbest bıraktım” mealinde konuşmamış mıydı? Bu bize verilen büyük derslerden biri değil mi?

Herkes hata yapabilir. Aksi ispat edilinceye kadar herkes masumdur. Birinin hatasıyla başkası mesul olmaz. Cezalar, suçun büyüklüğüne göre verilir. Adalet bunun için gerekir.

Adalet, adalet, adalet...

Okunma Sayısı: 1770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı