"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet bey!

Faruk ÇAKIR
27 Ocak 2016, Çarşamba
Mülkün temeli olan adaletin tam olarak sağlanabildiğini iddia ve ifade eden bir yetkili var mıdır?

Muhtemelen yoktur, çünkü herkesten bu yönde şikâyetler dinliyoruz. Cumhurbaşkanından başbakana, bakanlardan hâkimlere kadar herkes sistemin iyi işlemediği noktasında hemfikir. Peki, çare bulma makamında olanlar üzerlerine düşen vazifeyi yapıyor mu? 

Hemen ifade edelim ki bu mesele de bir yılın değil, belki de yüz yılın meselesidir. Adalet sisteminin kısmen iyi işlediği yıllar da olmuştur, ama ekseriyetle sıkıntılar olduğu malûm. Eski günleri bir yana bırakıp günümüze geldiğimizde sistemin tıkanma noktasına geldiği tesbitini duyuyoruz. 

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’nın ortaya koyduğu tablo karşısında “İşler yolunda” diyen bir yetkili çıkabilir mi? İşte, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Akarca’nın çizdiği tablo: “2015 yılı sonu itibarıyla arşivlerimizde bekleyen 480 bini aşan dosya sayısı, Başsavcılığımız ve Yargıtay’daki mevcut yoğunluk hakkında yeterince fikir verici mahiyettedir. Temyiz incelemesinin, bu sayılarla sağlıklı yürütülmesinin mümkün olmadığı aşikârdır.” 

Akarca, Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Meslek İçi Eğitim Semineri ve Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, toplumsal davranışlara yön veren, başkalarının hak ve hukukuna tesir eden, adaleti tesis etmekle görevli yargı mensupları için eğitimin bir zorunluluk olduğunu da söylemiş.

Bakınız, yine geldik ‘eğitim’e dayandık. Doğru işleyen bir eğitim sistemi olsaydı netice itibarıyla adalet sistemi de iyi işlemez miydi?

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Metin Yandırmaz da başsavcıların çok yoğun iş temposu altında çalıştıklarına dikkat çekerek şöyle demiş: “Bunun muhasebesinin iyi yapılması lâzım. Maalesef bir kısım yargı mensubunun kanun dışı uygulamaları tüm teşkilâtı zan altında bırakıyor. Bilerek ve isteyerek, kanun dışı uygulamalarla hem kendilerini hem de yargı teşkilâtını yıpratıyorlar. (...) Yine yargıya olan güvenin istenilen seviyelerde olmamasının nedenlerinden birisi, maalesef yargının ülkemizde geç işlemesi. Bunun en büyük nedeni de yoğun iş yükü. Tabiî özellikle gelen iş yükünü azaltmamız gerekiyor. Bununla ilgili Adalet Bakanlığımızın yaklaşık 20 yasa tasarısı vardır. Biz de HSYK olarak bu çalışmaları elimizden geldiği kadar destekliyoruz. Öyle zannediyoruz ki, önümüzdeki günlerde bu çalışmalar Meclis’e sevk edilecek ve yasalaşacak. Yargıya gelen yükü azaltmamız gerekiyor.” (AA, 26 Ocak 2016)

Adalet sisteminin iyi işlemesi tek başına kanunlar çıkararak da sağlanamaz. Fakat madem çare burada görülmüş, yaklaşık 20 kanun tasarısının TBMM’de beklemesi nasıl izah edilecek? Tek başına bir iktidar varken ve istenen başka kanunlar anında çıkarılabilirken, adalet sisteminin derdine çare olacağı söylenen kanunlar niçin bekler?

Tekrarlayalım: Kanunları çıkarmak tek başına problemi çözmez. Var olan kanunlar doğru dürüst uygulanıyor mu? Adım atılması için bunca yıl niçin beklendi? 

“Yargıya güven”in tartışıldığı bir ülkede dâvâ dosyalarının kısa sürede neticeye bağlanması çok kolay değil. “Adalet Sarayları” yapmakla meselenin halledilmediği görülmüş oldu mu? Keşke, öncelik ‘bina’lara değil, ‘sistem’in düzelmesine verilseydi...

Okunma Sayısı: 2038
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı