Şırnak Valiliği’ne dayandırılan açıklamaya göre PKK’lı teröristler bomba yüklü kamyonla Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Grup Amirliğine saldırı düzenledi ve binayı tanınmaz hale getirdiler.

Çevik Kuvvet Grup Amirliğine yaklaşık 50 metre uzaklıktaki polis kontrol noktasında  bomba yüklü kamyonun patlatılması sonucunda 11 polisin şehit olduğu ve 80 kişinin de yaralandığı ifade ediliyor. Bu menfur saldırıyı lânetle kınarken şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor ve başta yakınları olmak üzere milletimize başsağlığı temenni ediyoruz.

Türkiye’nin kanayan en derin yaralarından biri terördür. Yarım asrı aşan ciddî bir mücadele var. Teröristler akla ve hayale gelmeyen çirkinliklere, cinayetlere ve zulümlere imza atıyorlar. Her defasında “Bu son olsun” denilen o kadar çok cinayet işliyorlar ki millet şok oluyor.

Belki son olmayacak, ama Cizre saldırısının, Cizre cinayetinin son olmasını dileyelim ve duâ edelim.

Bununla birlikte terör meselesinin hiçbir sûrette ihmâle gelmeyeceğini ve hamâsetle de çözülemeyeceğini görmek icâb etmez mi? Türkiye’nin elbette pek çok meseleleri vardır, ama ne olur terör meselesinin ‘mücadele edilecek birinci düşman’ olduğu akıldan hiç çıkarılmasın. Âmiyâne tabirle söylemek gerekirse ‘ağzımızla kuş tutsak’ dünyanın en hızlı kalkınan ülkesi olsak ve gerçekten zengin olsak; ama kanlı terör hadiseleri böyle devam etse hedeflerimize ulaşmış olur muyuz? Hayır, hayır, hayır!

Kim ne derse desin, terörle mücadele, onu mağlûp etmek idarecilerin birinci gündem maddesi olmalıdır. Mutlak sûrette bu kanlı terör örgütlerinin köküne kibrit suyu dökülmeli ve bomba patlatamaz hale gelmeli. Bu noktada yapılması gereken çalışmaların hakkıyla yapıldığını söylemek kolay mı? Ortada ihmaller yok mu? Şunu bunu suçlamak çare olsa hep birlikte suçlayalım. Madem maksat terörün kökünü kazımaktır, o hâlde bunun için çalışılsın.

Terör örgütü ya da örgütlerinin son yıllarda ve hatta son aylarda taktik değiştirdiği kanaati hâsıl oluyor. Cizre’deki görüntü Türkiye’de pek rastlanmayan bir tablo. Bu çirkin tabloların tekrarlanmaması için çok yoğun çalışmalar yapmak lâzım.

Elbette işin ehli olan uzmanların bu hususta söyleyecekleri vardır. Terörle mücadele zordur, hele böyle insafsız olanlarla mücadele daha da zordur. Fakat bu bile bir bahane olmamalı. Mutlak sûrette bu cinayetleri önleyici çalışmalar yapılmalı. Yapılıyorsa biraz daha dikkatli olunmalı. Bu görüntü, bu tablo Türkiye’nin ve milletimizin hak ettiği ve râzı olabileceği bir tablo değil.

Bu noktada herkesin yapabileceği şeyler vardır. Vatandaş duâsıyla bu mücadeleye destek verirken, Türkiye’yi idare edenler de çok daha iyi ve uzman ekipler yetiştirerek bu yangını söndürmeli. Teröristleri mağlûp etmeye mecbur ve mahkûmuz. Dünya bunu nasıl yapıyorsa, yapabiliyorsa Türkiye de yapabilmeli.

Başka meseleleri ikinci, üçüncü sıraya bırakıp kanlı ve insafsız terör örgütleriyle mücadeleyi mutlak surette birinci sıraya almak lâzım. Terör ve teröristler mağlûp olacak ki Türkiye hak ettiği huzura kavuşsun ve bizi ‘kağnı arabası ile geçen’leri ‘şimendifer/tren ve balonlarla’ yakalayalım, hatta geride bırakalım. Bunun için duâcıyız.