Sultan İkinci Abdülhamid’in torunu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu, merhum Adnan Menderes’le ilgili çok önemli hatıra paylaşmış.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle tek başına iktidara gelen ve Türkiye’yi 10 yıl boyunca yöneten merhum Menderes, 27 Mayıs 1960’ta askeri darbe ile devrilmiş, sonrasında adil olmayan bir mahkemede idama mahkûm edilmiş ve karar uygulanmıştır.
Merhum Menderes’in idam edilmesinin görünüşteki sebepleri farklı, gerçek sebepleri daha farklıdır. Başbakan olduktan sonra ilk icraat olarak Ezan-ı Muhammedi üzerindeki yasağı sona erdiren ve yeniden “Allah-ü Ekber” şeklinde okunmasına yol açan Menderes, muhtemelen bu sebeple darbecilerin hışmını üzerine çekmişti. Milletimiz, merhum Menderes’in asıl bu sebeple idama gönderildiğine inanmaktadır.
Sultan İkinci Abdülhamid’in torunu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu da merhum Menderes’in idamına sebep olduğunu düşündüğü başka bir hatırayı paylaşmış. Bu hatırayı mutlaka daha önce duyanlar, bilenler vardır; ama kanaatimizce ekseriyet ilk defa duymuştur. İlgili haber şöyle: “Rahmetli dedemizin hanımı Fransa’da bulaşık yıkıyor” diyen Osmanoğlu, “O zaman günün Başbakanı Adnan Menderes, Türk elçisine ‘Bu şahsı bulacaksın ya da istifa mektubunu bırakacaksın’ diyor. Daha sonra ‘Efendim, biz bulduk’ diyor. Ertesi gün uçağa binip babaannemizin yanına gidiyor ve ‘Ben, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanıyım, sizi kendi topraklarınıza, memleketinize almaya geldik’ diyor. O sırada babaannemiz sevincinden yere düşüyor ve (Türkiye’ye) geliyor. Adnan Menderes’in idam sebebinden biri de budur aslında.” (AA, 22 Mart 2015)
Bu hatıra bize çok şeyi anlatır. Merhum Menderes’in hem vefasını hem de cesaretini anlatır. O günkü şartlarda Osmanlı’ya ve Osmanlı torunlarına sahip çıkmak her kişinin değil, er kişilerin yapabileceği iştir ve Menderes de böyle olduğunu ortaya koymuştur.
Çok önenli başka bir nokta da, millet nezdinde önemli olan böyle bir hareketin, böyle bir davranışın reklamının yapılmamış olmasıdır. İyi ki de öyle olmuştur. Aradan yarım asır geçmiş ve Menderes’in bu tavrı çok yaygın olarak bilinmemektedir. O da konuşmalarında bunu anlatıp reklamını yapabilirdi, ama yapmamış. Allah ondan razı olsun.
Hakikaten, kendi ecdadına sahip çıkmayan başka bir ‘devlet’ var mı? Evet, milletimiz büyük ölçüde ecdadına sahip çıkmıştır; fakat idarecilerimiz bunu yapamamış. Kayıhan Osmanoğlu, sürgünden bahsederken şöyle demiş: “Kimi Almanya, Amerika, Fransa, İngiltere’ye, kimi de Mısır ve Suriye’ye gitti. Buralara göndermelerinin sebeplerinden biri, Osmanoğlu ailesinin bir daha bir araya gelmemesidir.”
Okullarda okuduğumuz tarih kitaplarını hatırlayalım. Ne diyordu doğru yazmayan tarih kitapları: Osmanlı hanedanı Türkiye’den kaçtı!
El insaf, vel iz’an! Hem sürgüne gönder, hem de “Devleti satıp kaçtılar” anlamına gelen iftiraları ‘tarih’ diye yılarca okullarda okut! Bu kadar çelişki bir cemiyet için fazla değil mi?
Defin parası olmadığı için tabutuna haciz konan Osmanlı hanedanı mensuplarının vebalini kim ödeyecek? Yoksa bunca yıl ödediğimiz veballerin, bedellerin altında; geçmişte yapılan bu hatalar mı var?
Bu vesile ile Bediüzzaman tarafından “İslam kahramanı” olarak vasıflandırılan Adnan Menderes’e ve adil idarecilerimize Allah’tan bir defa daha rahmet diliyoruz. Mekânları Cennet olsun inşallah...