Bir süredir beklenen müjdeli haber nihayet dün itibarıyla duyuldu: Risale-i Nur eserleri üzerindeki ‘devlet tekeli’ sona erdi. İnşallah bundan sonra isteyen herkes, -orjinaline sadık kalmak şartıyla- Risale-i Nur eserlerini basabilecek.
Bu günlere nasıl gelindiği noktasında kısa bir hatırlatma yapmak icap eder: Bilenler biliyor ki, Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin telif ettiği Risale-i Nur Külliyatı (130 parça) birden çok yayınevi tarafından yıllardan beri basılıyordu.
Yaklaşık iki yıl önce ‘hukuki boşluk’tan istifade ile yayınevlerine ‘bandrol’ verilmemeye başlandı. Daha sonra bu eserlerin her türlü hukukî hakkı (basım ve basma izni verme hakkı) ‘devlet’e devredildi. Bakanlar Kurulu ve Kültür Bakanlığı bu iş için Diyanet’i yetkilendirdi. Neticede Diyanet’in tanzim ettiği şekliyle Diyanet’e müracaat edenlere basma izni ve ‘bandrol’ verilmeye başlandı. Bazılar bu durumu ‘iyi’ye yordu ve devletin Risale-i Nur’a sahip çıkması olarak yorumladı.
İlk bakışta haklı gibi görülen bu değerlendirme esasta ve temelde yanlıştı. Yeni Asya; 666 gün boyunca -her türlü imkânı kullanarak- bunu söylemeye çalıştı. Risale-i Nur, milletin malıydı ve ‘basma ve basma izni verme yetkisi’ devlette olmamalıydı. Çünkü siyasetçiler ve idareciler ‘şartlar’a göre kararlarını değiştirebilirdi. Bugünkü ‘iktidar’ basma izni verirken, yarın iktidara gelen başka bir ‘bakan’ izin vermeyebilirdi.
Bu haklı itiraz hukukî anlamda da kabul gördü ve ‘bandrol engeli’ ile başlayan ve sonradan ‘devlet tekeli’ olarak devam eden uygulama 28 Ocak 2016 tarihi itibarıyla sona erdi.
Tabiî ki bu süre zarfında çetin imtihanlar yaşandı. ‘Devlet tekeli’ne itiraz eden Yeni Asya, başka maksatların peşinde olmakla itham edildi. Neticede hak yerini buldu ve gerçek ortaya çıktı. İnşallah bir daha böyle çetin imtihanlara, badirelere maruz kalınmaz...
Biz yine önümüze bakalım: Bandrol vermeme ve ‘devlet tekeli’ sona erdi ve bundan sonra inşallah isteyen herkes Risale-i Nur eserlerini basabilecek. Yeni durumda ‘hukukî varis’lerin tek şartı var: Risale-i Nur, orjinal haliyle basılmak durumunda. İnşallah bu şart, Risale-i Nur’un sadaleştirilerek tahrip edilmesine mani olur ve olacak.
Bandrol yasağı ve devlet tekeli uygulandığı günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı Risale-i Nur’dan bazı eserleri neşretti. İnşallah bu neşriyat da devam eder ve etmeli. Risale-i Nur’a herkesin, her kesimin ihtiyacı var. Ne kadar fazla eller bu neşriyata destek olursa o kadar iyi. Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade etmeye gayret ettiğimiz üzere, herhangi bir yayınevinin, müdürlüğün, başkanlığın bu eserleri neşretmesine itiraz edilmez. Keşke herkes bassa ve yayınlasa. Hele hele Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu eserlerin tamamını neşretmesi, Üstad Bediüzzaman’ın arzusu ve vasiyetidir. Ancak bu vasiyet, neşrin sadece Diyanet eliyle yapılması olarak anlaşılmamalı. Diyanet de, Kültür Bakanlığı da, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü de yayınlasın.
İki yıla yaklaşan hatalı uygulamanın sona ermesinde emeği geçen herkes teşekkürü hak ediyor. İnşallah bu karar, daha çok Risale-i Nur okumamıza vesile olur. “28 Ocak 2016 süreci”nin hayırlara vesile olamasını temenni ediyoruz. Duâmız bunun için...