Türkiye’yi idare edenlerin de itirafıyla eğitim noktasında ‘kayıp yıllar’la karşı karşıyayız.
Görünüşte eğitim için gayret sarfediliyor, ama ortaya çıkan neticeden hiç kimse memnun değil. Öğrenci de, veli de, öğretmen de idareci de eğitim sistemindeki sıkıntılardan yana şikâyetçi.
Yeni yılda eğitimin gündem maddesi olması temenni etmek durumundayız. Tabii ki bu gündem olma hali iş olsun diye değil, gerçekten çare ve çözüm bulmak için olmalı.
Teröre çözüm için oluşturalan “Akil Adamlar Heyeti”nde de yer alan yazar Ahmet Taşgetiren de eğitimdeki sıkıntılardan yana şikâyetçi. Şöyle demiş: “(...) Eğitim alanındaki sıkıntının en bariz göstergesi [AKP döneminde/FÇ] 6 bakan değişikliğidir. AK Parti, koalisyon hükümetlerinden rahatsızdır, istikrarı hayati önemde bulmaktadır, bunun için sistemi değiştirip, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmektedir, ama Milli Eğitim gibi, geleneğin çok daha hayati değerde olduğu bir bakanlıkta, 6 bakanın değişmesine mani olamamıştır. Neden, çünkü o alanın bakanını bulamamıştır. Nokta.” (Star g., 30 Aralık 2016)
Eğitim sisteminde ciddi sıkıntılar var ama bunların tamamını sadece ‘bakan’ların başarısızlığına bağlamak doğru olur mu? Bir başarı varsa iktidara, aynı şekilde başarısızlık da var ise onu da iktidara vermek icap etmez mi? Türkiye’yi 15 yıl idare eden bir tek parti iktidarının ‘eğitim alanının bakanını bulamamış olması’ çok ciddi bir kriz değil mi?
Ülkemizin sıkıntılarından biri de ekonomi dünyasında yaşanıyor ve onun da çare ve çözümü yine eğitimde aranmalı. Nitekim Türkiye’de bankacılığın önemli isimlerinden biri kabul edilen Burhan Karaçam da bunu dile getirmiş.
Dünyadaki ekonomik tabloyu değerlendiren yatırım danışmanı Burhan Karaçam, “Varlıklı ülkelerin geliri arttı ama gelir dağılımı adaletsizliği de arttı. Zengin kesim daha da güçlendi, orta gelir seviyesi düştü, gelir uçurumu arttı. Bunun etkileri Avrupa’da görülmeye başlandı. İngiltere’de bunun sonucunu gördük, Brexit’i desteklediler” demiş.
“Sizce nereden başlanmalı?” sorusu üzerine konuşan Karaçam şu tesbitlerde bulunmuş: “Ekonomi barış ve güven ister. Komşularla ilişkiler düzelmeli, ülkenin sosyal hayatında yaşanan sıkıntıların, ayrışmaların kalkması lazım. Yurt içinde ve dışında barış lazım. Güven lazım (...) Sürekli değişen bir program güven vermez ve bunu uygulayacak insanlar yetkin olmalı. İlk önemli konu iç ve dış barış. İkinci nokta ise güven. 3’üncü konu ise gerçekçi bir program ve bunu uygulayacak yetkin kişiler.”
“Duayen bankacı” olarak tanıtılan Karaçam, düğümü eğitimle bağlamış: “Şimdi en çok üzüldüğün nokta eğitim konusu. Maalesef PISA sonuçlarının da gösterdiği gibi Türkiye eğitimde sürekli kan kaybediyor. Dünya hızlı bir dönüşüm ve değişim içinde. İnsan unsurunu yetiştirmek zaman alır, son teknoloji ürünü makineyi alıp kullanırsınız ama insan öyle değil. (...) Türkiye’nin ayağa kalkması için kaynağa ihtiyacı var. Eğitimde reform şart.” (Konuşan: Elif Ergu, Hürriyet, 30 Aralık 2016)
Hangi pencereden bakılırsa bakılsın, Türkiye’nin ciddi bir eğitim sistemi problemi olduğu anlaşılıyor. Uzun süreli planlar yapıp iyi insan yetiştirebilecek bir eğitim sistemini kurmak mecburiyetindeyiz. Böyle bir sistem hamasetle kurulabilmiş olsaydı şimdiye kadar kurulmuş olurdu. 2017’nin her gününde eğitim gündem olsa yeridir.