"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

13 yıl sonra Irak

Faruk ÇAKIR
24 Mart 2016, Perşembe
Amerika’nın 13 yıl önce ‘öldürdüğü’ Irak ve dolayısıyla Bağdat’ın ne hallere düştüğünü unutmuş görünüyoruz. Bir araştırmaya göre Bağdat, beş yıl üst üste ‘en kötü şehir’ olarak listelenmiş.

Elbette bu listeler, bu araştırmalara itiraz edilebilir, ama ortada bir hadise var: ‘İkinci Amerika’, kendi kirli menfaatleri için Irak’ı bir değil, iki defa öldürdü. Birinci (1990) ve İkinci (2003) Körfez Savaşları ile Irak’ı kırdı, döktü, böldü, parçaladı. 

Konu ile ilgili bir haberde, The Mercer Index for the Quality of Living (Mercer Yaşam Kalitesi Endeksi), Bağdat’ı, bir insanın bütün dünyada yaşayabileceği tartışmasız en kötü şehir olarak listelediğine yer verilmiş. Listeye göre Bağdat böylece Şam, Mogadişu ve Haiti’nin sürekli kargaşanın avucunda bulunan başkenti Port-au-Prince gibi ‘anarşi’nin hüküm sürdüğü şehirleri de geride bırakmış. Üstelik bu, Bağdat’ın bu kötü unvanı arka arkaya kazandığı beşinci sene olmuş. (AA, 21 Mart 2016)

Peki, Irak’ta neler olmuştu? Haberler, yaşanan acıları kısaca hatırlamamızı sağlıyor: ABD ve İngiltere’nin başını çektiği ‘uluslar arası koalisyon’, sözümona kitle imha silâhlarından arındırmak bahanesiyle 20 Mart 2003’te Irak savaşını başlatmasıyla, etrafı çevrilmiş olan Irak halkının üstüne, ta bugüne kadar tesirleri devam eden bir süreç başlatılmıştı. 

Neticede komşumuz Irak, akla hayale gelmeyen bir kaos ve çöküşe sürüklendi. Aynı zamanda daha önce bilinmeyen bir mezhepçilik dalgası yükselerek bütün bölgeye 

Dünyadan yükselen itirazların önünü almak için çok kısa sürede hazırlanmış olan anayasa, yolsuzluğa batmış, bölünmüş ve işletilmesi imkânsız bir siyasal sistemin temellerini attı. [Yeni rejimin] profesyonellikten uzak bir idare ortaya koyunca, diktatör olan eski idareciler bile aranır hale geldi. 

Irak’ın içinde olmakla birlikte yerinden, yurdundan edilmiş dört milyon Iraklı var. ‘Yeni terör örgütü’ olarak duyulan IŞİD/DAEŞ’in kontrolüne girmiş onlarca kasaba ve şehir, her gün ölen onlarca kişi, yağmalanmış bir ekonomi ve sistematik bir yolsuzluk söz konusu. Irak için ‘millî birlik’ umudu imkânsız hale gelmiş, tamamen parçalanmış ve yıkılmış bir toplumdan bahsediliyor.

Irak halkının uğradığı felâketler ve belâların listesi  çok uzun. Bu istilâ ve işgalin bölgeye etkileri ve Ortadoğu’daki seyri maalesef ümitleri kıracak seviyede. Suriye’nin uzun zamandır korkunç bir krize saplanmış olması da her halde Irak’ın işgaliyle başlayan bir ‘süreç’in neticesi.

Bütün dünya yalan bir iddia neticesinde Irak’ın işgal edilip mahvedilmesine şahit oldu. Irak’ın önemli bölgelerinden birçoğunda nüfus yapısı da değiştirilmiş durumda. İşgal edilmiş, yağmalanmış veya yakılmış evlere dönmek artık imkânsız. Irak’ın, ‘normal’e nasıl dönebileceğini tahmin etmek bile artık zor.

Ortada çok feci bir tablo olduğu inkâr edilemez. Buna rağmen sıkıntıların aşılıp Irak’ın ve bölgenin normale dönmesinin imkân haricinde olduğu da düşünülmesin. Çok, çok, çok çalışarak bu badire de atlatılabilir inşallah.

Okunma Sayısı: 1348
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı