Kamuoyunda “devletin kırmızı kitabı” ve “gizli anayasa” olarak tanımlanan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB) “Paralel yapı ile mücadele de girecek” açıklaması aylar önce Cumhurbaşkanından gelmişti.
6 Ocak’ta Saray’da topladığı büyükelçilere “Bu örgüt 2015 MGSB’sinde yerini alacaktır” çıkışıyla “cemaat”i peşinen “örgüt” diye suçlayan Erdoğan, büyükelçilerin bulundukları ülkelerde bütün personelleriyle mücadele etmesi tâlimatını verdi ve peşinden bunu sık sık tekrarladı.
Ve MGK’nın son toplantısında “Gülen cemaati”nin oluşturduğu iddia edilen “paralel devlet yapılanması” “ulusal güvenliğe tehdit” sayılarak MGSB’ye konulup hükûmete bildirildi.
Buna bağlı olarak, “TSK’nın kırmızı kitabı” olarak nitelendirilen, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarının “stratejileri”ne temel oluşturan, “asker kontrolünde” MİT’in teklifleriyle iç ve dış güvenlik savunma perspektifiyle Bakanlar Kurulu ile kolluk güçleri için bir rehber niteliği taşıyan yeni MGSB ekseninde ‘Türkiye’nin Millî Askerî Stratejisi Belgesi” (TÜMAS) da yenilendi…
“İÇ DÜŞMAN”DA “BİRİNCİ DÜŞMAN”!
Bilindiği gibi, 2005 güncellemesinde MGSB’nin “iç tehdit” bölümünden “irtica tehdidi” tâbiri çıkarılmış, bunun yerine “din istismarı” ve “aşırı dinî örgütler” “tehditleri” ikame edilmişti.
Esasen devletin dinî cemaatleri ve tarikatları izleyip fişlemesi, 25 Ağustos 2004 tarihli 481 sayılı MGK kararının “Türkiye’deki Nurculuk faaliyetleri ve Gülen grubunun yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine karşı eylem plânı hazırlanması”yla hızlandırılmış; akabinde Başbakanlık Uygulamayı Tâkip ve Koordinasyon Kurulu’nun (BUTKK), bakanlıklara ve devlet kurumlarına gönderdiği “İrticaî faaliyetlere karşı yürütülecek ek ‘eylem pânı”yla “gizli” ve “kişiye özel” direktiflerle dinî cemaatlerin/grupların izlenip fişlenmesi istenmişti.
Yine buna dayanarak Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 9 Kasım 2009’da 81 valiliğe gönderdiği yazıda Türkiye genelinde faaliyet gösteren bütün dinî akım ve tarikatların “millî güvenliği tehdit ettiği” kaydedilerek “yurtiçi ve yurtdışı Nurculuk faaliyetleri”nin izlenmesi ve fişlenmesi” tâmimiyle, cemaatlerin malî yapıları ve faaliyetleri ile kamudaki cemaat mensuplarının raporlanarak Başbakanlığa ve Emniyet’e sunulması tâlimatı verilmişti.
Akabinde MİT’in 15 Ocak 2014’te bütün teşkilâta yolladığı “2014 yılı hedef öncelikleri ve plânlı istekleri”yle “paralel devlet yapılanmaları (PDY)”na dair genelgede, bütün dinî cemaatlerin/yapılanmaların “örgüt” kapsamında “öncelikli hedef” olarak hassasiyetle tâkip ve fişlenmesi tâlimatı geldi. Başta “Nurcu gruplar” olmak üzere birçok dinî cemaat - tarikat ve grubun “birinci derecede tâkip edilecekler” listesine alınıp “yıkıcı dinî faaliyetler” olarak izlenmesi, “dinî yapıların içinden eleman temini dahil her türlü teknik vb. çalışmaların yürütülmesi, devlet kurumlarına girmiş cemaat mensuplarının hassasiyetle belirlenip bildirilmesi, konunun terör örgütlerinden de öncelikli bir konumda ele alınması” tamim edildi.
Bütün bunlardan sonra 26 Şubat 2014 tarihli 10.5 saat süren, tarihinin en uzun MGK’sında “iç düşman” kategorisinde “birinci düşman” kabul edilen “paralel devlet’le mücadele ‘yol haritası” çıkarıldı…
“ÖRGÜT”TE İLK SIRADA…
Bundandır ki, hiçbir mahkeme kararı olmadan ilk kez bir dinî cemaat, PKK gibi “örgüt” yaftasıyla MGSB’nin “iç ve dış tehditler bölümü”ne, “ulusal güvenliği tehdit eden örgütler”in başına konuluyor.
28 Şubat MGK’sındaki “irtica ile etkin mücadele” gibi “öncelikle mücadele edilecek tehditler ve örgütler”in ilk sırasında sayılıp yaklaşık 100 sayfayla ayrıntılı yer alan “cemaat”le -TSK içinde- etkili mücadele yöntemleri işlenen TÜMAS, bütün ordu ve kolordularla alt birimlere de gönderilecek.
Keza “çok gizli” damgasıyla başta İçişleri, Dışişleri, Millî Savunma ve Adalet olmak üzere ilgili bakanlıklarla, Genelkurmay, MİT ve Emniyet gibi kurumlara iletilip derhal uygulanması istenecek.
Nitekim Cumhurbaşkanı, 1 Mayıs’ta toplanan işçilere hitaben, “MGSB’ne legal görünümlü illegal örgütleri koyduk” açıklamasıyla, bu kapsamda yakın zamanda yeni tâkip, tutuklama, baskın ve operasyonların başlayacağı işâretini verdi, veriyor; ve eylem bazında uygulamalar ardı ardına geliyor.
Görünen o ki, “kumpas” ve “aldatıldık” çarkıyla başta “Ergenekon” ve “Balyoz” gibi “darbe dâvâları”nı ıskartaya çıkarmaya uğraşan siyasî iktidarın hahişkâr çabasıyla, MİT’in “PDY tamimi”ne uygun olarak, “psikolojik harekât ve karalama kampanyası”yla bir cemaat üzerinden bütün dinî cemaatleri “mâkul şüphe”yle hedef haline getiren “strateji plânı” resmen dayatılıyor…
Yazık, çok yazık…