Daha göreve başlamadan “Kudüs İsrail’in başkenti olmalı” diyen, Filistin’in ortadan kaldırılıp İsrail’e ilhakını öneren ve ilk icraat olarak yedi Müslüman ülke vatandaşlarına vize yasağı getiren Trump’ın geçtiğimiz hafta Suudî Arabistan ve İsrail’le başlayan ilk yurtdışı gezisi tartışılıyor. Seyahatin sonuçları açısından Amerikan mahfillerinde ve Batı medyasında bir “yeni eylem plânı”ndan bahsediliyor.
Ve Suriye’nin -Irak gibi- mezhebî ve etnik ayrımlar üzerinden bölünüp parçalanmasının yanı sıra, Suudî Arabistan, Mısır ve Türkiye başta olmak üzere Körfez ülkeleri Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Yemen’i de içine alan bir “Sünnî blok”un kurulmasıyla hedef ülke İran’ın çevrelenmesinin hedeflendiğinin açıkça belirtilmesi, “plân”ın temel parametrelerini ele veriyor.
“SÜNNÎ CEPHE”YE KARŞI “ŞİÎ CEPHE”!
Aslında temel amacın iç savaşla Irak ve Suriye’nin içten çökertilmesinden sonra bölgede Türkiye’nin yanında yegâne bölgesel güç olarak kalan İran’ın Arap ülkeleriyle savaştırılarak tasfiye edilmesiyle İsrail güvenliğinin sağlanması ve Ortadoğu’da topyekûn mezhep savaşı olduğu ifâde ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un NBC’de, Trump’ın Riyad’da Kral Selman ve Körfez İşbirliği Konseyi üyesi altı Arap krallığının kralları ile görüşmesinin ana gündeminin “İran’a karşı bu ülkelerin İsrail ile işbirliği olduğu”nu söylemesi bunun açık ikrarı. Hesap şu: İsrail’le birlikte oluşturulacak “Sünnî cephe”ye karşı İran’ın başını çektiği, Irak ve Suriye ve Hizbullah’ın etkin olduğu Lübnan’dan Afganistan’a uzanan geniş coğrafyada “Şiî kuşak”ın tahrik edilmesi. Bu maksatla Sünnî yönetimlerin bulunduğu Şiî nüfus çoğunluklu Bahreyn ve Yemen gibi kritik ülkelerde mezhebî iç çatışmaların tetiklenmesiyle bölgesel mezhep savaşları fitnesinin alevlendirilmesi.
İşin bir diğer çarpıcı yönü, ifsad şebekeleri güdümündeki küresel zalim güçlerin âdeta “dişlerinin kirası” olarak işgal ve sömürü masraflarını da savaştırdıkları ülkelerden çıkarmaları.
Bilindiği gibi bir milyon insanın öldürüldüğü Afganistan ve iki milyon sivilin katledildiği Irak işgallerine 6 trilyon dolar yatırdığı belirtilen ABD ile işgal ve istilâ ortakları, bu ülkelerdeki enerji rezervlerini ve hatlarını, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmekle “masraflarını” fazlasıyla çıkardılar. Çoğu Yahudi sermayeli Amerikan ve İngiliz şirketlerinin bedavaya kaptıkları “petrol ihâleleri” devam ediyor.
Bundandır ki daha evvel Suudilere yüklü miktarda silâh satan ABD’nin “İsrail işbirlikli Arap NATO”su da denilen “Sünnî blok”un altyapısını hazırlamak için en son 110 milyar dolarlık satışla toplam 250 milyar dolarlık silâh satışı anlaşması yaptığı kaydediliyor.
“SYKES – PİCOT TEFRİKASI”NIN GÜNCENLENMESİ
Özetle, Obama’nın İran’la nükleer anlaşma yapmasına şiddetle karşı Kissinger yetişmesi katı İsrail yanlısı ekibin Trump’a telkin ettiği “yeni eylem plânı”yla İslâm ülkeleri bloklaştırılmak isteniyor. Ve İran’la Suudî Arabistan’ın başını çektiği Sünnî – Şiî çatışması ve savaşıyla emperyal çetelerin işgal ve istilâ plânları güncelleniyor.
16 Mayıs 1916’da imzalanan İngiliz – Fransız mâmulü “Sykes – Picot tefrikası”nın 100. yılında yeni versiyonu Büyük Ortadoğu Projesi’yle (BOP) bölge ülkelerini mezhebî ve etnik ayırımlar üzerinden daha da ufaltılmış “devletçikler”e bölüp parçalamanın senaryoları yazılıyor.
Peki, Ankara’dakiler, bütün bölgeyi istikrarsızlık ve kargaşa ile mezhebî ve etnik tefrika ateşine atan bu menhus “yeni eylem plânı”na neden ısrarla Türkiye’yi de katma hevesindeler?!