"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Yargının siyasallaşması” felâketi

Cevher İLHAN
18 Mayıs 2015, Pazartesi
Yargıdaki kırılma, AB ve demokratik ülkelerin aksine Adalet Bakanı’nın yetkilerinin kat kat arttırıldığı yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) tamamen yürütmenin güdümüne sokulup Bakanlığın herhangi bir genel müdürlüğü haline getirilmesiyle derinleşti.

Akabinde “orduya kumpas kurulmuş” söylemiyle, “paralelle mücadele” icâdıyla, yargılama hatalarıyla “darbe davaları”nı sulandırma hesâbına altyapısı hazırlanmadan apar topar Özel Yetkili Mahkemelerin kapatılarak peşpeşe tahliyelerle “darbe dâvâları” tasfiye edilip yargıya gölge düşürüldü.

Bununla da kalınmadı; bazı bakan çocuklarının, bürokratların ve iktidara yakın iş adamlarının karıştığı 17-25 Aralık yolsuzluk-rüşvet soruşturmalarının âdeta intikamını almak hesâbına yeni HSYK” üzerinden yargıya müdahaleyle adâlet içinden karartıldı. O denli ki, silâh ve mühimmat taşıyan MİT TIR’larını durdurup tutanak düzenleyen savcılara tahliye kararı veren yargıçlar siyasî senaryolarla tutuklanarak hukuk yok edildi. Ve Cumhurbaşkanı’nın “proje mahkeme” dediği tek hâkimlik Sulh Ceza Hâkimlikleriyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı bütünüyle berhava edildi.

“KIRMIZI KİTAP”LA YARGIYA YÖN!

Evvelâ Anayasa’nın “yargı” bölümünde “mahkemelerin bağımsızlığı”nı esas alan 138. maddesinde, “Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler” hükmüne rağmen sözkonusu dosyalara bakan hâkim ve savcılar HSYK’ca 30 Aralık’ta açığa alındı. Ardından dört savcı ile bir hâkim meslekten ihraç edildi.

Keza başta “Ergenekon” ve “Balyoz” olmak üzere “darbeye ortam hazırlama” ve “darbeye teşebbüs” dâvâlarına bakan ve yargılayan savcılarla hâkimler ardı ardına dosyaları ellerinde alınıp sürgün edildiler, görevden alındılar. Tıpkı Almanya’da “yüzyılın dâvâsı” olarak nitelendirilen “Deniz Feneri dâvâsı” savcılarının ardı ardına görevden alınıp dosyanın ıskartaya çıkarılması gibi… Bilindiği gibi, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile “sahur operasyonu”nda derdest edilip aylardır cezâevine tıkılan 62 emniyetçiye tahliye kararı veren hâkimlerin kararlarından dolayı tutuklanması konusunda Cumhurbaşkanı, “işlem yapmakta geç kalan HSYK müfettişlerin raporlarına göre kararını verecektir” diye yargıya açıkça “mesaj” verdi. Erdoğan’ın “isteği”ne göre karar alan HSYK 2. Başkanı’nın “geç kaldıkları için kamuoyundan özür dilemesi” garabeti sergilendi.

En çarpıcısı da, “MGK’da ‘legal görünümlü illegal terör örgütler’ hükûmetimize bildirildi; ve riyasetimdeki Bakanlar Kurulu’nda değerlendirme yapılan ‘kırmızı kitap’a girdikten sonra yargı mercilerinin de bakışı değişecek; hükûmetimiz de tüm bakanlıklara, ilgili kurumlara bildirimlerini yaptı” diye konuşan Erdoğan’ın ifşaatıyla, son MGK’da “yeni iç düşman” olarak “yeni ulusal tehdit” bağlamında yeni Millî Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) kapsamında hâkim ve savcıların tutuklanacağı açıklaması. “Süreç başladı, yargıyı tâkip ediyoruz, yargıda başka tutuklamalar da olabilir” diye “kırmıza kitap”a göre yargıya kararlarında yön çizmesi…

MAHKEMELERE “TELKİN VE TÂLİMAT”!

Bu durum, Anayasa’nın yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının bizzat Cumhurbaşkanı’nın ifşaatıyla “kırmızı kitap” dayatmasıyla “yargıya direktif”le tahrip edildiğinin açık ikrarı oluyor.

Vaziyet, yargının bağımsızlığı kadar tarafsızlığının da asıl olduğunu, aksi halde adâletin güçlünün güçsüzü ezeceğini belirten hükûmet sözcüsünün, “Yargı, on kurum içinden sondan üçüncü ya da dördüncü sırada. Yargıya güven bitmişse kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz lazım. İtibar kaybettirenler az çok bellidir, ama bundan bütün ülke zarar görür. Saraylar yaptık, ama adâlete, yargıya duyulan güveni artıramadık” ifâdesiyle açıkça itiraf edildi.

Ve daha önce “Anayasa’nın 138. maddesi ölmüştür” diye yargının çöküşüne dikkat çeken ve AKP hükûmetinde Adalet Bakanlığı da yapan Meclis Başkanı’nın, “yargının siyasallaşması ülkenin felâketi olur; ‘ben yaptım oldu’ mantığıyla yargıyı içeriden ve dışarıdan kim siyasallaştırırsa en başta yargı olmak üzere bu ülkeye en büyük kötülüğü yapar. Çünkü belli ideolojilerin uzantısı olarak kararlar verilmeye başlandığı anda iş çığırından çıkıyor; yargı karikatürlük…” yakınması, yargının sürüklendiği vahim vartayı ortaya koyuyor. (Milliyet, 16.5.15)

Özetle, son dönemde demokrasiyi katleden ve inkıtaa uğratan darbelerden ve ara dönemlerden kalma “Kemalist vesâyet”ten kalma “yeni vesâyet”i ikameyle yargıya emr-i vakiler dayatılıyor.

Oysa Anayasa’nın mezkûr maddesindeki “hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve tâlimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” ibâresi, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını açıkça hükme bağlıyor.

Sormak lâzım; MGK ya da “kırmızı kitap”, Anayasa’dan üstün mü ki, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen bu dayanaklarla mahkemelere “telkin” ve “tâlimat” veriliyor? Sahi, dünyanın hangi demokratik ülkesinde “gizli anayasa” olur; ve bu “gizli anayasa”yla yargının kararları yönlendirilir?

Okunma Sayısı: 1504
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    18.5.2015 09:54:44

    ADALET ten mağduruz diyenlerin HZ ÖMER RAH.örnek gösterenlerin anladığı adalet bu.ALLAH riyadan,yalandan,sahtekarlık,yolsuzluk ve hırsızlıklardan ve bunları yapan din istismarcılarından ülkemi ve insanımı muhafaza etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı