Ahlâkî ve mânevî çöküşüyle âile hayatını tahribi, Meclis araştırmalarıyla ve resmî raporlarla “imdat!” işâretleri veriyor.
Âilenin dağılmasına en çok televizyonun, sosyal medya alışkanlığı ve bağımlılığının tetiklediği araştırmalarla ortada. Aile hukuk uzmanları, boşanmaların menfî ve gayr-ı ahlâkî hayatı özendiren dizilerin, kalabalık şehirlerdeki hayat şartlarının strese sokarak tahammülsüzlüğü arttırdığı; ve bunun öncelikle duygusal kopukluğu derinleştirdiği, ortak değerleri ve hayatı yok ettiği, şiddeti arttırdığı, hatta eşlerin birbirini aldatmasının normalleştirildiği tehlikesine dikkat çekiyorlar.
Diğer yandan muhâfazakâr ve hatta “dindar” âilelerde bile, sosyal medyada özel fotoğraf ve görüntülerin “paylaşılması”nın fotoğrafların paylaşılmasının âile mahremiyetini berhava ettiğini, mahremiyet algısı ve olgusunun dijital ortamda büyük ölçüde kaybedildiğini belirtiyorlar.
Aîlenin parçalanıp dağılmasına, kadının iş gücüne katılımı, refah şehirleşmenin yaygınlaşmasıyla metropollerdeki ekonomik zorluklar, işsizlik, çocukların ve yetişkinlerin düzgün eğitim alamamasının da âile sorunlarına zemin hazırladığı, âilenin sosyolojik açıdan fonksiyonunu azalttığı kaydediliyor…
BOŞANMALAR YÜZDE 24 ARTMIŞ!
Bu açıdan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) –Nisan 2015’te açıklanan- verileriyle son 10 yılda boşanmalar arttı, evlenme gerilediği tesbiti dikkate değer. 2005’te 95 bin 895 olan boşanan çift sayısının 10 yılda yaklaşık yüzde 36 artışla 2014’te 130 bin 913’e yükselmesi; buna mukabil yine 2005 yılında 641 bin 241 evlilik gerçekleşirken yüzde 6 azalarak 599 bin 704’e gerilemesi, boşanmaların yüzde 15’e varması, Türkiye’nin asıl problemini su yüzüne çıkarıyor.
Yapılan araştırmalarda 1990’da bir yılda 25 bin âilenin boşanmasına karşı 2015’te boşanmayla dağılan âile sayısının 130’e ulaşması, felâketi ele veriyor. TÜİK’in bir diğer araştırmasıyla son beş yılda evlenmeler yüzde 6 azalırken, boşanmalar yüzde 24 artmış.
Uzmanlar, boşanmaların artması ve evliliklerin azalmasıyla âile hayatının yok olduğunu, konforculuk ve egoizmle, “rahat yaşam stili” odaklı Batı tipi “rekabetçi evililikler”le âile değerlerinin yıpranıp yozlaşması sonucu Türkiye’nin 2023’te boşanma oranlarının yüzde boşanma oranı ABD’de ortalama yüzde 50’lere vardığı ve âile hayatının büyük ölçüde yok olduğu Amerika’ya benzeyeceği ve “küçük Amerika” olacağı uyarısında bulunuyorlar.
Diğer yandan facebook ve twitter kullanıcılarının milyonları aştığı, sosyal ağların tam bir tuzak haline geldiği vartada boşanma sebeplerinin başında zinanın gelmesi, âilenin zedelenip tahribinde ahlâkî ve mânevî dejenerasyonun en başta geldiğini ortaya koyuyor.
Türkiye’de suç oranlarının yüzde 400 artması, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün bildirmesiyle, 160 bine varan sayıyla taşan cezâevlerindeki tutuklu ve hükümlüler suç gruplarına göre incelendiğinde, yüzde 600 artan uyuşturucu, hırsızlık ve cinâyet suçlarında geçmiş yıllara oranla tutuklu ve hükümlü olarak cezaevlerinde bulunan çocuk ve gençlerin oranının yüzde 40 artış göstermesi de bu tesbiti teyid ediyor…
BİR YILDA 131 BİN 830 BOŞANMA…
Esasen en son Kamu Sen’in Mayıs 2016’daki araştırması, Türkiye’de dehşet verici bir binde âile kavramının önemini yitirdiğini deşifre ediyor.
2002 – 2015 yılları arasında gerçekleşen evlenme ve boşanmalarla ilgili araştırmada, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ve ekonomik olumsuzluklarda yeni evlenenlerin sayısında düşüş, boşanma rakamlarında ise ciddî artışlar olduğu nazara veriliyor.
TÜİK verilerine dayanılarak yapılan çalışmada, son 14 yılda evlilikler düşerken, boşanmalar kat kat artmış. Ve 2015 yılına gelindiğinde evlilikler 602 bin 982 olurken, boşanma sayısı 131 bin 830’a yükselmiş; boşanma rakamındaki ciddî artış tarihi rekorunu kırmış.
Özetle, son on dört yılda toplumsal dokunun ciddî biçimde bozulmasıyla, âile içi şiddet, gasp, cinayet, tecavüz, boşanma, darp ve benzeri suçların artmasıyla toplumun temeli âile sarsılıyor. Cemiyeti bir arada tutan âile birliği çöküyor.
Meclis’in ve siyasî iktidarın öncelikle âilenin parçalanmasıyla dağılmasına ve toplumun çöküşüne sebebiyet veren boşanmaların önüne geçmesi, âilenin tahribi vahametine gerekli tedbirleri âcilen alması gerekiyor...