"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ve AKP’nin “Atatürk açılımı” akıbet(sizliğ)i

Cevher İLHAN
18 Kasım 2017, Cumartesi
AKP’nin artan “Atatürkçülük meyli”ni, “Sayın Cumhurbaşkanı, yükselen dalgayı görüp Atatürk’ü ön plâna çıkarma gereği duydu” diye “2019’da yüzde 50 artı 1” için “Kemalist oylara yönelmek” hesâbına hamledip, “normalmiş” gibi saçma sapan tevillere saptırılırken, “iktidara iliştirilmiş” medyada, Türkiye’nin ihtiyacı olan demokrasiyi, hukuku ve hürriyetleri ihya yerine, daha da ileri gidilen “Atatürkçülüğün tahkimi” ve “taşeronluğu” garabetleri sergileniyor.

Tıpkı seçilmiş belediye başkanlarının hukuka aykırı olarak tâlimatla tepeden görevlerinden alınmalarının “başarıya odaklanmak ve sırf seçimleri kazanmak” çarpıklığına başvurulması garabetinde açığa çıktığı gibi.

Bu hususta, iktidara yakın medyada “dindar nesil yetiştireceklerdi, Anıtkabir yollarına düştüler” yakınmasıyla “ironik bir yaklaşımla ‘Atatürk açılımı’nı seçime yönelik oportünizm” olarak görüp” , “Bazı Ak Parti teşkilâtlarının resmî ideolojik tapınma etkinliklerinin zirvesi sayılan 10 Kasım’da Anıtkabir anmasına vatandaşları taşıma seferberliğine girişmesi kimsizlik ve ilkesizliğin açık bir göstergesi değil mi?” suali dikkat çekici. 

“TÜRKİYE’NİN AB’YE GİRİŞİNİ ENGELLEYEN…”

Doğrusu, bu vetirede yıllar önce Dr. Theo Sommer’in, Türkiye’nin tıkanan Avrupa Birliği (AB) serencâmını tahlil ettiği “Kemalizm” konulu makalesinde, “kişiye tapma ve ‘ölümsüz önder, eşsiz kahraman’ gibi tumturaklı açıklamalarla Anayasa metinine kadar giren Cumhuriyetin kurucusuna Avrupa’dan çok Kuzey Kore yakışmaktadır” tesbitini teyid eden “kayışa” gösterilen “yapay gerekçeler” açıkça sırıtıyor. (XII. Türk – Alman Gazetecilik Semineri, Atatürk Devrimleri, Kemalizmin Dünü, Bugünü ve Yarını, 20-21.6.1998, s. 138-143)

Yine AB demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü sürecine “Atatürkçülük” ve “Kemalizm” adına karşı çıkılırken, Dr. Sommer’in, “Aldanmayınız ve aldatılmaya da izin vermeyiniz. Türkiye’nin yakın tarihte AB’ye girişini engelleyen konu, Müslüman bir ülke olması gerçeği değildir. Bizde iş arayabilecek milyonlarca Anadolulu köylüden duyulan korku da değil. Ve bir türlü istenen düzeye gelmemiş insan hakları sorunu da değil” diye yazıp, “Türkiye’nin AB’ye girişini zorlaştıran resmî ideolojinin demokratik Avrupa’da yadırgandığı” açıklaması kayda değer. 

Keza Atatürkçülüğün müfredatta yüzde 40 arttırıldığının bizzat AKP’li Millî Eğitim bakanlarınca ikrar edildiği süreçte, “Kemalizm törenleri”yle “Kemalizmin karakteristikleri”ne dair Dr. Wulf Schönbohm’un, “okul kitaplarında yer alan ruhu öldüren ideoloji” sorgulanırken, AKP çevrelerinin “Atatürkçülüğü” dindarlıkla yorumlama gayretkeşlikleri çarpıcı. (a.g.e., 9-10.)

Başbakan’ın, “Atatürk’ü dindar insanlardan soyutlama çabası beyhudedir” diye devrimlerle ve icraatlarıyla açığa çıkan vakıanın aksine M. Kemal’i “dindar” ve “Atatürkçülüğün dindarlıkla sorunu olmadığı” çıkışı bunun son örneği. 

Bundandır ki, yine AKP’ye yakın kalemşorların tesbitiyle, “çıraklık” ve “ustalık dönemi”nin ardından “Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü CHP’nin elinden kurtarma çalışılması”yla çelişkili muallel vartaya düşülüyor.

“İLKESİZLİĞİN ZİRVESİ VE ACINILASI HAL!”

“Tahkim” o denli ki, daha iki yıl önce “600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklâm arası sona erdi” mesajını gönderen AKP’li bir milletvekili, çark edip “Atatürk, her 10 Kasım’da yeniden doğar” övgülü “10 Kasım mesajı”nı paylaşıyor.

Kısacası vaziyet, “Düşünsenize, karşımızda farklı kesimlerden insanlara karşı iktidar otoritesi ile gayet sert ve buyurgan tutumlar takınabilen; sudan sebeplerle binlerce, on binlerce mağdur üretmekten çekinmeyen; kendinde buna hak gören ve kimseye hesâp verme ihtiyacı hissetmeyecek şekilde gayet müstağni tavırlar takınabilen bir yaklaşım tarzı mevcut! Ve bu yaklaşım sahipleri asıl egemen otorite olarak gördükleri resmî ideoloji putu karşısında yerlere kadar eğilmekten, boyun bükmekten, şekilde şekle girmekten kendilerini alamıyorlar! Bu açık bir ilkesizlik ve acınılası bir hal değil mi?” sorusunu sorduruyor. 

Bu soruya peşinen verilen “Tablo açık; izâha, yoruma, tevile gerek yok! Bu hal ilkesizliğin zirvesi ve aynı zamanda da son derece acınılası bir haldir!” cevabı, AKP’nin son “Atatürk açılımı”nın akıbet(sizliğ)ini özetliyor. (Haksözhaber, 9.11.17)

Ve “AKP, ‘rejim-i bid’akârâneyi tâmir ediyor” türü tekellüflü tevillerin fevkalâde abes alâkasızlığı bir defa daha ortaya çıkıyor… 

Okunma Sayısı: 2558
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa

    18.11.2017 14:44:13

    Akp nin dava dava dediği sey herhalde bu acınası durum olsa gerek. Ama nafile nasıl ki chp muhafazakar kesimi ikna edemiyorsa akp de hiçbir Atatürkçü yü ikna edemez. Evdeki bulgurdan olma da cabası.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı