Ankara katliâmı”nın üzerine “gizlilik” kararıyla garip “yayın yasağı” konulurken, siyasî iktidarı bombalamanın perde arkasına dair sorgulanmasını engelleyici tavrı çarpıcı.
Suruç saldırısı dosyası henüz savcının önüne getirilmezken, Ankara canlı bombalamaların plânlayıcılarının da karanlıkta kalıp ayın akıbete uğramasından endişe ediliyor. Bu yüzden vahim terör ortamına nasıl gelindiğine dair istifhamların ardı arkası kesilmiyor.
Son dönemde terörün tırmanması vetiresine bakıldığında, Cumhurbaşkanı’nın “Dolmabahçe mutâbakatı”nı tanımayıp “masa”yı devretmesinin ardından hadiseler tekrar tetiklendi.
“TÜRKİYE’NİN KAFASI KARIŞTIRILIYOR”
Ne var ki, tam da millet irâdesinin sandıkta tecellisiyle kamuoyunun rahatladığı, “terörün artık sona ereceği” ümitlerinin arttığı günlerde, koalisyon seçenekleri berhava edilerek 45 günlük sürenin harcanmasıyla “tekrar seçim”e gidilmesi gerginlikleri derinleştirdi, toplumdaki tansiyonu yükseltti.
Ülkenin sürüklendiği kamplaşma ve kutuplaşma vartasında Suruç’ta toplanan grubun 33 kişinin öldürüldüğü canlı bomba bombalamayla ülke tam bir terör sarmalına duçar edildi.
Hemen akabinde Ceylanpınar’da iki polisin bir evde esrarengiz öldürülmesi üzerine, Kuzey Irak’taki kamplara sınır ötesi hava harekâtlarıyla yıllardır dağı-taşı bombalamanın ötesinde bir işe yaramayan neticesiz yüzlerce sorti yapıldı.
Akabinde yurt içinde son üç yılda haraç toplayıp, şantiye basıp, iş makinelerini yakıp, hendek kazıp, bayrak indirip bölgeyi âdeta teslim almasına göz yumulan terör örgütüne geç kalmış operasyonlar başladı.
7 Haziran’dan bu yana terör olaylarında 150’den fazla şehid verildiği, 350’den fazla vatandaşın öldüğü süreçte “Ankara katliâmı”nın gelmesi dikkat çekici.
Bu açıdan patlamanın ardından AB Bakanı’nın “Çok profesyonel bir eylem. Verilmeye çalışılan temel mesaj güvensizlik ortamı oluşturmak. Çünkü fâilleri tanımıyorsunuz. Türkiye’nin kafası karıştırılmak istenmiş. Adres IŞİD’i gösteriyor, ama farklı bir amaçla eylem gerçekleştirilmiş. Başka ülkelerin parmakları var” tesbitleriyle bombalamanın zamanlaması kayda değer...
“ÇATIŞMAZLIK” ÇAĞRISINA BİGÂNE!
Ne var ki, siyasî iktidar hâlâ siyasî hesaplar peşinde. 1 Kasım seçimleri arefesinde halen şehid cenâzelerinin geldiği kargaşada meydana gelen patlamanın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen hâlâ “canlı bombalar”ın asıl fâillerin, azmettiricilerin bulunmaması, gerçek sorumluların atlanarak faturanın bir tek Ankara Emniyet Müdürü ile Güvenlik Şube Müdürü ile yardımcısına kesilmesi, istihbarat ve güvenlik zâafiyetinin bâriz tescili oluyor.
Oysa hükûmetin terörün durması, şehid cenâzelerinin gelmemesi ve güvenli seçim ortamını acilen sağlaması gerekir.
Kısacası, derin bir plânla tırmandırılan terörün ülkenin başşehrine kadar sokulması, siyasî iktidarının yanlış politikalarla terörle mücadele stratejisindeki akıbetsiz çarpıklığını deşifre ediyor…