Terörün hedefleri belli; korku, dehşet ve endişeyi tetiklemekle infiâl vartasına düşürmek.
Gerilimi yükseltip çatışma alanlarını tahrik etmek. Farklılıklar üzerinden ayrışmaları körüklemek. Kamplaşma ve kutuplaşmayı arttırmak. Kışkırtmalarla provoke edip, öfke birikimiyle sosyal patlamalara teşne hale getirmek…
Ne var ki, terörle mücâdele konsepti hâlâ belirlenmiş değil. Son bir buçuk yılda 30’dan fazla canlı bomba ve bombalı araç terör saldırısıyla binden fazla güvenlik görevlisiyle vatandaşın katledildiği, iki binden fazlasının yaralandığı vetirede iktidar önde gelenleri ve televizyonlara çıkarılıp “terör can çekişiyor” yorumu yapan çoğu “iktidara iliştirilmiş kalemşorlar” son gece kulübü baskınında da aynı nakaratı tekrarladılar.
MECLİS ARAŞTIRMASININ REDDİYLE
Buna karşılık her biri bir katliama dönüşen terör olaylarının ardından muhalefetin Meclis’e verdiği “toplumsal barışı tehdit eden artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması ve Meclis komisyonu kurulması”na ilişkin bütün önergeler peşinen iktidar grubunca reddedildi.
Dönemin İçişleri Bakanı, milletvekillerinin terör eylemlerinin araştırılmasıyla ilgili sorularına cevap vermeden “terörle mücadelede başarılıyız” deyip Genel Kurul’u terk etti.
Ve en üst düzeyde ikrar edildiği üzere terör örgütüne “İlişilmemesi!” tâlimatıyla palazlanan PKK’nın kırsaldan şehre inip “şehirde yapılanması”na göz yumulması yanlışının hesâbı sorulmadı.
Keza resmî raporlarla ve iktidar milletvekillerinin ikrarıyla, 200 bin ton patlayıcı, 80 bin uzun namlulu silah ve roketatarın, tonlarca mühimmat-bombanın depolanıp şehirlerin cephânelik haline getirilmesinin, hendek ve barikatlarla bölgede bir çok mahallin âdeta teslim alınıp “Kobanileştirilmesi”ne seyirci kalınmasının nedeni araştırılmadı.
Yine bütün uyarılara rağmen, delik deşik hale gelen sınırlardan kontrolsüz olarak binlerce IŞİD ve benzeri terör örgütü militanlarıyla, hâlen 100 ton patlayıcı ve 100’den fazla profesyonel canlı bombanın ülkeye sızmasının engellenemeyişinin sebebi soruşturulmadı…
SUN’Î GÜNDEMLERDEN VAZGEÇİLMELİ
Özetle, Meclis’in ve muhalefetin dışlanmasıyla terörle mücadelede bir netice alınamadığı, yüzlerce insanımızın katledildiği önlenemeyen kanlı terör saldırılarıyla ortada.
Bu açıdan, Meclis nezdinde ortak akılla teröre karşı, istihbarat ve güvenlik zâfiyetinin nedenlerinin tahkik edilip çârelerin araştırılması; önleyici istihbaratla önceden önleme tedbirlerinin alınması gerekiyor.
Artık 15 Temmuz darbe girişimi sonrası “darbeyle mücadele” gerekçeli OHAL KHK’larıyla, alanlarında uzmanlaşmış çok sayıda emniyet mensubunun, “irtibat ve iltisak” isnadıyla, istismara, haksızlıklara ve hukuksuzluklara açık iddialarla sorgusuz – sualsiz, yargısız tasfiyelerine son verilmeli.
12 Eylül “darbe anayasası”nın darbe lideri Evren’e verdiği geniş yetkilerle yetinilmeyip, “başkanlık”/“güçlendirilmiş cumhur-başkanlığı” benzeri kamplaştırıcı ve kutuplaştırıcı emr-i vakiler gündemden çıkarılmalı.
Politik maksatlı sun’î gündemlerden vazgeçilmeli. Gittikçe azan terör ve krize sürüklenen ekonomi başta olmak üzere gerçek gündeme ve problemlere dönülmeli…