Daha referandum tarihi ve takvimi açıklanmadan, değişiklikleri insaf ve iz’anla tahlil yerine, toplumu kutuplaştıran tahrikli, riskli polemik ve çarpıtmalarla bir dizi ithama başvuruluyor.
Başbakan’la Bahçeli’nin partilerinin grup toplantısında, terör örgütlerini tek tek sayıp, “Terör örgütleri ‘hayır’ dediği için ‘evet’ diyoruz” çıkışıyla, muhalefeti, “terör örgütlerinin kayığına binmiş durumda” ithamını tekrarlamaları çarpıcı çarpıklığı açığa çıkarıyor.
Oysa, iktidar sözcülerinin ve “iktidara ilişik medya” kalemşorlarının “FETÖ” dediklerinin, 12 Eylül 2010 referandumunda “mezardakileri bile kaldırıp ‘evet’ oyu verdirmeli!” çağrısıyla “evet” propagandasında canhıraş çalıştıkları mâlûm.
Ne var ki, daha önce kendi tâbirlerince “FETÖ’cü Emre Uslu’nun Amerika’dan ‘evet’ demesi” görmezden gelinirken, bir dizi manipülasyon türetiliyor, cerbezelerle konu saptırılıyor.
“PKK da ‘hayır’ diyor” yaygarasıyla milyonlarca vatandaş peşinen töhmet altında bırakılarak, “meleği şeytan, şeytanı melek yapan çirkin siyaset”in “fenâ neticesi” yeniden sahneleniyor…
PKK’YA KİM DESTEK VERDİ?
Görünen o ki, AKP’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimleri sonrası Cumhurbaşkanı’yla hükûmetin “çözüm süreci”ni tasfiye edip HDP yerine MHP’yle işbirliğine giderek ulusalcı söylemlerle “milliyetçi oylar”a oynamasıyla yeni bir algı operasyonu yapılıyor.
Öncelikle, “çözüm süreci”nde AKP iktidarı ile kapalı kapılar arkasında işbirliği yapmış olan HDP’nin şimdi ne oranda “hayır” diyeceği ya da sandığa gidip – gitmeyeceği bilinmiyor.
Vakıa şu ki, gerçekler tersyüz ediliyor. 28 Şubat 2015’te Başbakan Yardımcısı başkanlığındaki iktidar temsilcileri ile HDP’liler arasındaki “Dolmabahçe mutâbakatı” masasının bizzat Cumhurbaşkanınca devrilmesiyle, HDP’nin “Seni başkan seçtirmeyeceğiz!” çıkışına kadar terör örgütüne her türlü destek verildi.
Terör örgütüyle İmralı’da, Kandil’de, Oslo’da müzâkerelerde bulunan, Habur’dan alınıp çadırda açıkça “pişman olmadıklarını” söyleyen teröristleri birkaç dakikada salıverip şehir şehir şov yapmalarına fırsat veren, terör örgütünü şımartıp azdıran kimdi?
PKK’nın, şehirlerde terör eylemlerine, suikastlerine, yol kesip kimlik kontrolü yapmasına, adam kaçırıp dağa terörist devşirmesine, şantiye basmasına, hendek kazıp barikat inşa etmesine, “halk mahkemeleri” kurup vatandaşları yargılamasına, bayrak indirmesine, heykel dikmesine, vergi-haraç toplamasına bigâne kalındığı resmî raporlarla belgeli.
Yine iktidar milletvekillerinin ikrarıyla, 200 bin ton patlayıcı, 80 bin uzun namlulu silâh ve roketatarın, tonlarca mühimmat-bombanın depolanıp şehirlerin cephânelik haline getirilmesine, bir çok mahallin âdeta teslim alınmasına seyirci kalındığı da.
Güvenlik güçlerinin yüzlerce “operasyon talebi”ne karşı, “terör örgütüne ilişilmemesi!” emriyle PKK’nın kırsaldan şehre inip “şehir yapılanması”na göz yumulduğu, Cumhurbaşkanı’nın kamuoyu önündeki açık özeleştirili yakınmasıyla tescilli.
“BAŞKANLIK DESTEĞİ” TÂLİMATI
Bütün bunların yanı sıra, “İmralı tutanakları”nda açıkça ifşa edildiği gibi, 23 Şubat 2013’te Öcalan’ın bir MİT yetkilisinin de hazır bulunduğu buluşmada HDP heyetine, AKP iktidarı ile beraber çalışmayı önerip, “başkanlığı istediğini” dikte ettirmesi; “Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz” deyip “AKP ile başkanlık ittifakına girmeleri” tâlimatı ıskalanıyor. (Milliyet, 28.2.2013)
“Görüşme notları”nda “AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Biz AKP’yi çıkartan gücüz. 40 yıllık rüyâlarını gerçekleştirdik. AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk” ikrarı nazarlardan kaçırılıyor.
Keza “başkanlık”la “özerkliği” ve terör örgütünün “öz savunması”yla askerini-polisini oluşturmasını salık verip “AKP ile işbirliği ve destek” direktifi nazarlardan kaçırılıyor.
Esasen, Öcalan’ın sözkonusu “İmralı zâbıtları”nda, “Tayyip’in ‘hükümet mekaniği’, Kürt hareketine vurduğu kadar vesâyet kurumu, güç odakları tarafından kendisine izin verilip alan açılıyor. Başbakan bu yöntemi bir iktidar aracı olarak görüp kullanıyor. PKK’ya vurarak yerini sağlamlaştırıyor” ifâdesi, iktidarın “vesâyetten kurtulma ve hesaplaşma” iddiasının da politik rant maksatlı konjonktürel sathiliğini ortaya koyuyor. (a.g.g.)
Ve bu vaziyet, “AKP-MHP cephesi”nin, “hayır” tercihi yapacak vatandaşları peşinen “teröre destek”le ötekileştirip düşmanlaştırması karalaması manipülasyonun arka plânını deşifre ediyor.