"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Temiz, hür, insanlığa yakışır bir hizmet”

Cevher İLHAN
28 Haziran 2015, Pazar
Demirel, özel görüşmelerde günümüzde çağdaş insanî değerler sırasına geçen bilhassa demokrasi, hak ve hürriyetler, hukukun üstünlüğü ekseninde sosyal mevzulara dair değerlendirmelerinde mutlaka Asr-ı Saadetten misallerle Bedüzzaman’dan atıf ve tasdik edici cümleleri nazara verirdi.

Gazetemizin Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz’le, hastalığının ilerlediği sıralarda -7 Şubat 2014’te- Güniz Sokak’taki son görüşmelerimizden birinde, bu bağlamda Yeni Asya câmiasının hizmetlerini takdirle, ülke meselelerine yine Risalelerden paragraflarla ve teyidlerle aktarmıştı.

Odasına girmeden görevlilerin enfeksiyona tedbiren el sıkışmama talebine rağmen elini uzatıp beklediği halde bizim elimizi uzatmadığımızı görünce, kapıda gözleyen özel doktoru Aylin Hanıma bakıp gülerek, “Bunlar yasakçı, yasak koydular!” esprisini yapmış; bizim “konuşan Türkiye’den yasakçı Türkiye’ye!” karşılığını vermemizle daha sohbet başlamadan samimi bir ortam oluşmuştu.

Görüşmede ilk sorduğu, o günlerin hararetli gündeminin başında gelen “AKP/hükûmet ile cemaat” tartışmasındaki son tasfiyeleri ve baskıları kastederek, “Size bir şey var mı? Size de dokundular mı? Yeni Asyacılar ne yapıyor?” sorusuydu.

Bizim “Şimdilik bir şey yok” cevabımız üzerine, “Yeni Asyacılar gayr-ı nizâmî iş yapmaz…” girişinden sonra bugün hakikati daha bâriz bir biçimde ortaya çıkan, “Tasfiye işine gidildiğinde adâlet yok demektir. Tasfiyeler, görevden almalar, Devlette kural var. O kurallar belli. Bu ortadan kalktığı zaman fetret olur. Fetret dönemini yaşıyoruz…meşrûiyet dışına çıkılmaması lâzım. meşrûiyet dışına çıkıldığı zaman fetret olur” değerlendirmesini yapmıştı.

“MEŞRÛİYET İÇİNDE SABIR…”

Ardından da, “Meşrûiyetin içinde sabır lâzım. Bir gün hepsi döner. Sabırlı olmak lâzım… Bu uysal olmak demek değil. Yanlış ise ‘yanlış’ diyeceğiz. Şiddete âlet olunmamalı. İçine sürüklendiğimiz son sıkıntılar bundan…” anlamlı tavsiyelerde bulunmuştu.

O sıralarda, yargı ve Emniyetteki tasfiye furyasına dair sorumuza verdiği cevap dikkat çekiciydi. “Kim tasfiye ediyor, yer değiştiriyor, belli değil. Kim? Meçhul olan o kim? Kim neyi temsil ediyor, belli değil. Keyfî idârelerde böyle olur. Asker – sivil, din adına o keyfiliğin içine girmesi yanlış. Görünüşte ‘hükûmet yapıyor’ ama gerçekte bütün bunları yapan kim?” diye peşpeşe sorduğu çarpıcı suallerin hâlâ aydınlanmamış olması, son dönemde karanlıkta kalan garabetlere işâretti.

Akabinde, “Gelişmelerin merkezi belli değil. Gelişmeleri aktivite eden güçler belli değil. Bu gibi ahvalde yeni yanlışlar yapmak, sessiz sedâsız oturmak da mümkün değil… Sükûnet, adâlet, sağduyuyu mutlaka muhâfaza etmek lâzım..” sözleri, bütün bu antidemokratik ve hukuk dışı baskılara karşı olması gereken müsbet hareket tarzını ortaya koyuyordu.

Ziyarette, evvelki evvelki gelişimizde söylediği “Türkiye’nin demokratikleşmesi için 60 sene yetmedi” cümlesinden hareketle, demokrasi, hukuk ve toplum barışında, fanatik söylemlerle ülkenin sürüklendiği kamplaşma ve kutuplaşmayı da sorduk.

Buna karşı, “Kavganın olmaması lâzım” diyen Demirel, “Evet maalesef. Demokrat Parti ve Adalet Partisi olarak geliştirdiğimiz kadar iman ve vicdan meseleleri geliştirselerdi, bunlar olmazdı. Meseleyi ilerletmediler; ama geldiler bizim (DP-AP’nin) başımıza abandılar – kapandılar” tesbitini yapmıştı.

Demirel, her ziyarette yıllar önce Köprü’ye verdiği mülâkatları yenileme arzusunu açıklardı. “Hâlâ sizin ‘İslâm, demokrasi ilişkisi, din-devlet münâsebetleri, ordu-devlet ilişkileri; İslâm-demokrasi laiklik-şeriat hususlarındaki açıklamalarınıza ulaşılamadı” diyen Güleçyüz’ün “eski Köprü çalışmaları”nı yeniden ele alıp güncelleştirme” sözünü hatırlatması üzerine, “Yapacağız onları. Benim vaktim iyi olmadı. Baharda yapalım, seninle oturalım. Şimdi yarım gün çalışabiliyorum, gittikçe vaktim genişleyecek…” sözünü tekrarlamıştı.

“HEPSİNE SELÂMLARIMI VE İYİ DİLEKLERİMİ İLETİN!”

Ancak, görüşmede en çarpıcı husus, Kâzım Bey’in, Emirdağ Lâhikası’ndan (s. 247-8) “Reisicumhura gönderilen istidanın zeylidir ki, mecbur oldum yazmaya” başlıklı, “Bana hücum eden garazkârların en esaslı sebebi, M. Kemal’in dostluğu ve tarafgirliği vesilesiyle beni eziyorlar. Ben de o garazkârlara derim ki:” diye başlayan, Bediüzzaman’ın kendisine yapılan işkencelerin sebebinin M. Kemal’e dost olmadığı ve bir hadise dayanarak âhirzamanda gelecek dehşetli zararlı şahsın bu olduğunu beyân eden ilk üç maddelik bölümle, Tarihçe-i Hayat’tan Eskişehir Mahkemesi’nde adliyenin, mahkemelerin her türlü hârici tesirden azâde, bağımsız ve tarafsız olması gerektiği müdafaasının (s. 201-2) kendisine okuması üzerine söyledikleriydi.

Metinleri dikkatle dinledikten sonra “Ver o sahifeleri bana” diyen Demirel, şunları ifâde etmişti: “Sözün her santimine büyüklük sinmiş… Zorla büyük olunmuyor. Büyük doğuluyor. Büyüklük, Allah’ın bir ihsanı…” takdirlerini açıklamıştı.

Kur’ân tefsiri Nur Risalelerin de zaten Allah’ın ihsanı ve ilham olduğu belirtilip, vedâlaşmadan önce ertesi gün bir toplantının olduğu ve arkadaşlara bir mesajının olup olmadığı sorulması üzerine, Demirel sohbeti şu mânidar sözlerle noktalamıştı:

“Çok güzel hizmet edilmiş. Temiz, hür, insanlığa yakışır bir hizmet yapılmış, yapılıyor. Üstad, hür ve vakur bir hizmet sunmuş ve o yolda kimseye boyun eğmemiş. Fisebilillâh, Allah için çok güzel hizmet ettiniz, hiçbir karşılık beklemeden... Hepsine selâmlarımı ve iyi dileklerimi iletiniz…”

Okunma Sayısı: 1669
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı