MİT TIR’ları, Uludere, Bingöl, Diyarbakır ve Suruç saldırılarına getirilen yasakla kamuoyunun karanlıkta kalmasına benzer endişeler derinleşirken, ortaya çıkan bilgi ve ipuçları, özellikle birinin IŞİD için savaşan yabancı olduğu bildirilen iki canlı bombanın Suriye’den geldiği bilgisi, bir defa daha Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu politikalarını gündeme getiriyor…

SİLÂHLAR TÜRKİYE’YE YÖNELDİ

Vakıa şu ki, AKP iktidarında Ankara’nın Şam yönetimiyle çatışan silâhlı muhalefete silâh-mühimmat ve lojistik sevkiyatla Suriye’deki iç savaşa müdahil olması, Türkiye’yi peşinen çıkmaza soktu ve başına yeni bir terör dalgası belâsını musallat etti. 

Yurt içinden şehit cenâzeleri gelirken, bilhassa büyük şehirlerde, metropollerde yurt dışından canlı bombaların, eylemcilerin terör saldırılarına teşne durumuna düşürdü. 

Yalancı “Arap baharı”nda AKP iktidarının Suriye’deki silâhlı muhalefete verdiği destek, Türkiye’yi dibindeki iç savaş bataklığına çekiyor. Ancak “tampon bölge” ile Suriye’ye girmeye çalışmasına karşı bu ülkedeki yangının kıvılcımları içeriye sıçrıyor. Suriye terör ve kargaşa ile Türkiye’ye giriyor!

Gerçek şu ki, Şam’ın devrilmesi için gönderilen silâh ve mühimmat, “cihatçı örgütler”in eline geçerek yeniden Türkiye’ye yöneliyor. Bu hususta, daha önce Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in “Suriye’de bir harekât yöneten MİT aracılığı ile bölgeye gönderilen silâhlar IŞİD’in eline geçti” açıklaması kayda değer. 

TERÖR EYLEMLERİ ALANI

Bu arada bir tek Türkiye üzerinden değil, yabancı ülkelerden, özellikle Batılı devletlerden savaşçı militanlarla birlikte Suriye’deki silâhlı örgütlere hafif ve ağır silâhların ihracının da, Türkiye’nin Müslüman komşuları Irak’tan sonra Suriye’nin bu hale gelmesine zemin hazırladığı görülüyor.   

En son ABD’nin PYD’nin askerî kolu YPG’ye, aralarında otomatik silâh, saldırı tüfeği, havan topu, el bombası ve mermilerin bulunduğu 50 ton mühimmat göndermesi bunun göstergesi.

Ancak Türkiye’nin tepkisi hatırlatılan Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün, “PYD’ye silâh/mühimmat desteğini sürdürecekleri”ni tekrarlamasına karşı Ankara’nın suskun kalması, saplanılan Suriye politikasının bir diğer açmazı ve akıbetsiz sonucu. 

Şu işe bakın, Ankara’nın “PKK’nın Suriye kolu” olarak kabul ettiği PYD’ye yapılan silâh yardımının Türkiye’yi tehdit etmesi halinde gereğinin yapılıp “PYD’yi vururuz” deniliyor. Ama ABD’nin çıkışı sonrası, her fırsatta Batıya meydan okuyup rest çeken, Nobel’e ayar vermeye yeltenen Cumhurbaşkanı’ndan, “Ortadoğu’da bizden habersiz yaprak kıpırdamaz!” diyen Başbakan’dan, Dışişleri’nden tek itiraz çıkmıyor. Sâdece “PYD’ye gönderilen silâhların PKK’nın eline geçmemesi” kuru temennisiyle geçiştiriliyor!

Hulâsa, Ankara’nın sığ, yanlı, günübirlik ve ufuksuz politikaları, Şam’ın da tuzağa düşüp devre dışı kalmasıyla Suriye’yi iç savaş batağına sürüklemiş. Türkiye’yi de dışarıdan kumanda edilen vahşi terör örgütlerinin eylem alanı haline getirmiş. 

Ve daha vahimi, Türkiye “Suriyeleşme” tehdidiyle karşı karşıya; bedelini ödüyor, ceremesini çekiyor.