Gerçekten, her defasında onlarca – yüzlerce mâsum insanı hunharca katleden IŞİD ve benzeri terör örgütleri, hangi sebep ve saiklerle Türkiye’nin yanıbaşında palazlandı? Terör nasıl bu denli pervâsızca azgınlaştı? Nasıl oldu da doğudan batıya, sınır illerinden büyük şehirlere eleman devşirir güce ulaştı; bazı şehirler “IŞİD’in Türkiye’deki lojistik üssü” haline geldi, getirildi?

Terör eylemleri, canlı bomba ve tonlarca patlayıcı taşıyan araçlar nasıl büyük şehirlerin merkezlerine kadar taşınıp en kalabalık meydanlarda, şehirlerin kalbinde patlatıldı? Çocuk militanlar, kanlı eylemiyle çocukları, bebekleri katleden intihar bombalarına nasıl dönüştürüldü?

İKİ BİN MİLİTAN, 20 BİN BAĞLANTILI!

Bugün birçok mahfilde, 15 Temmuz “darbe girişimi”nde hedefin, yönetimi değiştirmenin ötesinde “Türkiye’de bir iç savaş çıkarıp yabancı işgale hazırlama projesi” olduğu belirtiliyor. Hükûmet sözcüsü, “Irak’ın paramparça hale gelmesi, Irak’taki o sürecin başlamasından 20 ay sonra gerçekleşmiştir. Suriye, 18-19 ay sonra bugünkü Suriye haline gelmiştir” diyor.

Devlet raporlarında onlarca örgütün kıyasıya birbiriyle çatıştığı, onlarca istihbarat servisinin cirit attığı iç savaş içindeki Suriye’nin 911 kilometrelik kevgire dönen sınırından yüzlerce, hatta binlerce terör eylemlerinde kullanılabilecek elemanın geçirildiği belirtiliyor. Ayrıca IŞİD tehlikesine çok önceden dikkat çekilmiş. Emniyet İstihbarat Dairesi’nin ‘gizli’ “Türk selefîler raporu”nda çarpıcı bilgiler yer alıyor. Nisan 2011’den beri Irak ve Suriye’ye 2750 Türk selefînin gidip geldiği, halen bölgede 1211 kişinin bulunduğu, bunlardan 749’unun IŞİD, 136’sının Nusra Cephesi’nden olduğu, 457 Türk’ün bölgede öldüğü kaydediliyor. (İsmail Saymaz, Hürriyet, 25.4.16)

Buna bağlı olarak iki bin civarında eğitimli IŞİD militanının göçmenlerle ya da yol geçen hanına dönen huduttan yasadışı yollarla geçip “uyuyan hücreler” halinde terör eylemleri için beklediği-bekletildiği, dahası teröre teşne 20 bine ulaşan bağlantılı sempatizanın doğudan batıya Türkiye’nin her tarafına dağıldığı– dağıtıldığı belirtilip bunun “tehdit niteliği taşıdığı” uyarısı yapılıyor.

“YANLIŞ POLİTİKALAR” İTİRAFI…

Düşülen vartada, Gaziantep’te sadece bir noktada 120 ton patlayıcı niteliğinde amonyum nitrat gübresi ele geçirildiği ve polisin iki yıl boyunca bütün bunları izleyip kayıt altına almasına rağmen ‘öfkeli çocuklar’ denilerek bu kesimin üzerine gidilmediğini söyleyen muhalefet milletvekilleri, “Maalesef, ülkemiz kan gölüne dönüşme yolunda hızla ilerliyor” diye yakınıyorlar.

Meclis kürsüsünde, “Ne hikmetse bu kadar veriye, ortaya çıkan bilgi ve belgeye, bu kadar istihbarata ve bu kadar fizikî ve teknik tâkibe rağmen bunların kendilerini patlatması ve ülkemizi kan gölüne çevirmesi engellenemiyor” yakınması vahim vaziyeti ele veriyor.

Vahim vaziyete sebebiyet veren yanlışların başında, Ankara’nın ufuksuz “Suriye politikaları” geliyor. “Keşke zamanında geçerli bir barış perspektifi geliştirilebilseydi” diye hayıflanan hükûmet sözcüsünün, “Türkiye’nin bugün başına ‘birçok şey’ Suriye’deki durum ve ‘Suriye politikası sonucu’ olmuştur” özeleştirisi bunun açık itirafı. (Hürriyet, 18.8.16)