Fırat Kalkanı Harekâtı haftalardır El Bab kapısında kilitlenirken, Ankara’nın Suriye politikası ile ilgili tezat açıklamalar, Suriye politikasındaki çıkmazı ele veriyor.
Her fırsatta “Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması” vurgulanırken çözümü tıkayan garip söylemler de tekrarlanıyor.
Yılın son MGK toplantısı açıklamasında, “Suriye’nin toprak bütünlüğü esas olmak üzere kardeş Suriye halkının ve bölgedeki vatandaşlarımızın güvenliği için, PKK/PYD-YPG unsurlarının terör koridoru oluşturma hedeflerine izin verilmeyeceği vurgulanmıştır” ibâresi manidar.
Suriye’deki iç savaş ve kargaşanın tsunami gibi dalga dalga büyüyerek başta komşu ülkelere uzanması, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının Türkiye ve bütün bölge için önemini açıkça gösteriyor.
BÖLGEYİ FELÂKETE SÜRÜKLER
Esasen Suriye’nin toprak bütünlüğünün bölünüp parçalanmasıyla çökertilmesinin, ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyal işgalci küresel güçlerin, Fas’tan Afganistan’a 22 İslâm ülkesini bölüp parçalanyarak “uydu devletçikler”e dilimlemeyi hedefleyen “büyük Ortdoğu projesi (BOP)”in bir parçası olduğunun ve bölgede İsrail’in hesâbına ve güvenliğine hizmet ettiğinin açıkça itiraf edilmesi işin mâhiyetini ele veriyor.
İsrailli yöneticilerin, Suriye’de çatışma ve iç savaş alevlendiren küresel güçlerin taşeronu silâhlı örgütlerin İsrail’in hesâbına iş gördüklerini yüksünmeden söylemeleri; İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon’un, Washington’da Brookings Enstitüsü’ndeki panelde “Suriye’de terör grupların silâhlandırılması” çağrısında bulunması bunun ifâdesi. (gazeteler, 6.12. 2015)
İşgalle üçe taksim edilen Irak’ın yanısıra “Suriye’nin de mezhebî ve etnik tefrika üzerinde dörte bölünmesi”ni öneren İsrail Millî Güvenlik Kurulu’nun 1982’deki raporu, Suriye’nin parçalanmasının, “Nil’den Fırat’a ‘arz-ı mev’ud’da (vaad edilmiş topraklarda) ‘büyük İsrail” hesabına Ortadoğu’yu parçalama plânının uygulaması olduğunun ikrarı bunun teyidi.
Vakıa şu ki, Suriye’de birbiriyle ve Şam yönetimiyle çatışıp ülkeyi iç savaş ve kargaşaya sürükleyen silâhlı örgütlerin bölgede bir tek İsrail’e ilişmemeleri, IŞİD ve PYD/YPG gibi örgütlerin İsrail için bir tehlike olmadığının siyonist stratejistler ve siyasetçilerce belirtilmesi; ve siyonist yazar Efraim Inbar’ın İsrail Jerusalem Post gazetesinde, “IŞİD’in varlığı, Batı ve İsrail’in stratejik çıkarlarına daha uygun” analizi Suriye üzerinde oynanan oyunu ele veriyor. (İslâmî Analiz, Çev: Selim Sezer, 30.81,)
ANKARA POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMELİ
Bunun içindir ki, 600 bin insanın katledildiği, on milyon Suriyelinin evini-yurdunu terkle göçe zorlandığı ülkede daha fazla kan dökülmesinin engellenmesi, ve terörle mücadelede başarı için, öncelikle alevleri Türkiye’ye sıçrayan iç savaş fitne ateşinin söndürülmesi gerekiyor.
Aksi halde, Irak gibi Suriye’nin de çökertilerek bölünüp parçalanmasının, etnik ve mezhebî tefrika ifsadını tetiklemekle bütün bölgeyi felâkete sürükleyeceği ortada.
Bu açıdan 911 kilometrelik Suriye sınırını duvarla ayırmaya varan tenâkuzlu muğlak politikalardan artık vazgeçilmeli.
Suriye’nin iç savaşın sona erdirilmesiyle bütün bölgenin barış ve istikrara kavuşması için öncelikle toprak bütünlüğünün korunması şart.
Ankara, oynanan oyunu ve tuzağı bozmalı. İç politik hesâplarla tribünlere oynamak, nereye varacağı belirsiz politikalarla silâhlı örgütlerle işbirliği yerine, terörle mücadele başta Rusya ve İran olmak üzere bölge ülkeleri ve AB’yle birlikte hareket etmeli.
Başka da çâresi yok…