27 Şubat’ta Suriye’de ilân edilen “ateşkes”, onlarca silâhlı grubun birbiriyle çatıştığı, ecnebi istihbarat servisi ajanlarının cirit attığı ülkenin barış ve istikrara kavuşması açısından büyük önem arz ediyor.
Suriye Politika Araştırma Merkezi’nin tesbitine göre, son dört yılda iyice derinleşip yaygınlaşan, 470 bin kişinin katledildiği, nüfusun yüzde 11.5’ini bulan 1.9 milyon kişinin yaralandığı, ayrıca 6 milyondan fazla Suriyeli’nin evini terk ederken 4 milyondan fazla Suriyelinin ülke dışına göçüp perişan olduğu ülkenin öncelikle “barış”a ihtiyacı var.
Bu bakımdan, Şam yönetimi ile silâhlı muhalefet arasında ilan edilen, Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun eş başkanları Amerika ve Rusya’nın başını çektiği ve “terör listesi”nde bulunan El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi ve DEAŞ/IŞİD’in dahil edilmediği “ateşkes” barış yolunda hayatî ehemmiyet taşıyor…
BARIŞA ZEMİN OLUŞTURUR
BM nezaretinde varılan “çatışmaların durdurulması” anlaşmasının etkin bir şekilde uygulanması için mezkur örgütlerin hâricinde BM altındaki diğer terör örgütlerinin elindeki alanların belirlenmesi, anlaşmaya uyma ve gerilimin ivedi şekilde düşürülmesi için taraflar arasında iletişimin sağlanması, anlaşmanın ihlâli iddialarının çözümlenmesi konularında Ateşkes Görev Gücünün sorumlu olacağı kaydedilmesi, Suriye’de “çözüm”ün zemini açısından büyük öneme sahip.
Ateşkes kapsamında Rus uçaklarının “yeşil bölgeler”deki hava saldırılarını durdurması, 47 yerleşim yerinde de Suriye muhalefetinin oluşturduğu Yüksek Müzakere Komitesi ile hükûmet kurumları arasında anlaşma imzalanmasına dair hazırlıkların yapılacağının kaydedilmesi, 34 merkezde çatışmaların durması olumlu bir gelişme.
Zira “ateşkes”in başarısıyla çatışmaların sona erdirilmesinin müzâkerelere kapı açacağı ve bunun Suriye’de barış ve çözümün zeminini oluşturacağı taraflarca da kabul ediliyor.
ANKARA TAM DESTEK VERMELİ
Henüz test aşamasında olan “ateşkes” ciddî bir kırılganlık içinde. Ancak “şartlı” da olsa Suriye ılımlı muhalefetinin genel olarak ateşkese katılması, hangi sâikle olursa olsun bölgeye musallat olan küresel güçlerin en azından “çatışmazlık”ta anlaşması, öncelikle Türkiye için önemli.
Onun için Ankara’nın daha ilk gündeki ihlalleri önü sürüp “ateşkesin başarısızlığı”nı gündeme getirerek “B plânı”nın devreye sokulmasına meydan vermekten sakınması şart.
Unutulmamalı ki, “tampon/güvenli bölge” senaryolarıyla Türkiye’nin Suriye topraklarına sokulması ya da ülkenin Irak gibi çökertildikten sonra üçe bölünmesi, Türkiye’yi daha vahim fitnelere duçar eder ve başına telâfisi kabil olmayan belâlar getirir.
Bundan dolayı, Ankara’nın yanıbaşında barış ve istikrar için, bütün tarafların katıldığı Suriye’deki ateşkese tam destek vermesi gerekiyor.