Böylesine kritik ve önemli bir konudaki anayasa değişikliğinin öncelikle toplumsal uzlaşma ile yapılması gerekirdi.
Ne var ki, daha baştan adâletsiz, dengesiz ve millî irâdeyi çarpıtıp sabote eden bir düzenleme olduğuna dair istifhamlar belirdi. Daha şimdiden en azından milletin yarısı, her türlü fiilî baskı ve açık tehditle geçen sürecin ardından halkoylamasının sayım ve dökümünün de güvensiz olduğuna kani.
Hukukçular, hukuk devletinde, öncelikle vatandaşların sandığa yansıyan irâdesine halel verilmemesinin önemine dikkat çekiyorlar. “Mühürsüz oy pusulası”nın karıştırıldığı referandum sonrası, sahte oy pusulalarına ve usûlsüz sayıma yapılan itirazların sonuçlarının beklenmesi gerektiğini belirtiyorlar.
HUKUKA VE YASAYA AÇIKÇA AYKIRI!
Oylama sürerken YSK’nın “üzerinde -seçim çevresinin- ilçe seçim kurulu başkanlığı mührü taşıyan sarı renkli oy zarflar’ yerine hiçbir mühür bulunmayan zarfların yahut arkasında mühür bulunmayan oy pusulalarının da ‘geçerli’ sayılacağı” bildirisi tam bir skandal oldu ve sonuçlara gölge düşürdü.
Hukukçular, değil sözü edilen 1.5 ile 2.5 milyon “geçersiz oy”un “geçerli sayılması”, bir oyun dahi bu tarzda “geçerli” sayılmasının oylamayı tartışmalı kıldığını belirtiyorlar.
Zira diğer genel ve yerel seçimlerin yanı sıra “Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halk oyuna sunulmasına” dair 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 68. maddesi 7. fıkrasının 1. ve 13. bentlerinde, “oylama işlemi”nde “arkası ilçe seçim kurulu mührü ile mühürlenmiş zarfların ve oy pusulalarının kullanılması”na hükmediliyor.
Bununla da kalınmıyor; sözkonusu kanunun 98’inci maddesinin 3. fıkrasında, “mühürsüz zarflar”ın ve 101’inci maddenin 1. fıkrasının 3. bendinde “arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulalarının geçersiz sayılması gerektiği” hükme bağlanıyor. Dahası, mevzubahis geçersiz zarf ve pusulaların sayılıp derhal paketlenerek mühürlenip tutanaklara geçirilmesi şart kılınıyor.
YSK Başkanı’nın “Üzerinde mühür olmayan zarflarla, arkasında mühür olmayan oy pusulaları -dışarıdan getirildiği ispat edilmedikçe- geçerlidir” savunmasının ve “daha önce de olmuş” ve “seçim sonuçlarını etkilemez” açıklamasının hiçbir hukukî kıymeti bulunmuyor…
“SAHTE OY”A ZEMİN...
Kaldı ki, sözü edilen Bitlis’in Güroymak ilçesinde bir sandık kurulunda daha evvel “mühürsüz oylar”ın geçerli sayılması uygulaması üzerine Anayasa Mahkemesi “mühürsüz oy pusulaları” için “geçersiz” kararını vermiş; ve mevzubahis yasa da “mühürsüz oy pusulalarının geçersiz sayılacağı” yönünde değiştirilmiş.
Özetle, tesbit şu ki, oylamanın âdil ve güvenli olmasından sorumlu bağımsız ve tarafsız olması gereken bir üst yargı kurumu olan YSK’nın hukuka ve yasaya aykırı son dakika kararıyla referandum peşinen “mühürsüz seçim” şâibesi altına sokuldu. “Sahte oy”a zemin oluşturuldu.
Türkiye’nin önünde onca devasa problemler dururken, aylardır kamuoyunu işgal eden yanıltmalarla muallel referandum sürecinin ardından şimdi de bu son dakika skandal garabetle referandum sonuçlarının çarpıtıldı ve göz göre göre oylamanın meşruiyeti vartasına düşüldü.
Yazık, çok yazık…