Müstafiler, ısrarla “alnımız ak, başımız dik” deseler de, neden istifa ettiklerinin geçiştirilerek gizlenmesi, “pazarlıklarla, tehditlerle, şantajlarla zorla istifa ettirildikleri” değerlendirmelerine yol açıyor.

Haklarında herhangi bir “suç iddiası” ve “kuvvetli şüphe” varsa, belgeleriyle savcılığa suç duyurusunda bulunulması yerine, peşinen istifa ettirilerek köşeye çekilmeleriyle kamuoyunun nazarından kaçırılarak “unutturulmak” istendikleri intibâını kuvvetlendiriyor. 

Gerçek şu ki, istifa edenler ne kadar “Ümmetin lideri!” diye methettikleri “Reis’in isteğiyle istifa ettikleri(!)”ni söyleseler de, şimdiye kadar defalarca “başarılı” bulunup tekrar tekrar “aday gösterilen” ve biri yirmi üç, diğeri on dört yıllık belediye başkanlarının “metal yorgunluk” türü muğlaklıklarla istifa ettirilmelerine gösterilen “uyduruk gerekçeler” her haliyle sırıtıyor. 

Hele, siyasi iktidarca “kamulaştırılmış kalemşorlar”ın daha seçime on sekiz ay varken söz konusu “istifalar”a gösterdikleri “2019’u riske sokabilecekleri”, “sırf AKP’nin düşen oylarını arttırmak için önlem alındığı” türü tekellüflü tevillerinin hiçbir ciddiyeti bulunmuyor. 

“ZİHİNLERDE SORU İŞÂRETLERİ…”

Doğrusu, İçişleri Bakanlığı’nın elinde bulunduğu belirtilen “dosyalar”ın devreye sokularak “istifa etmemekte direnenlere Bakanlığın teftiş birimlerince açılacak soruşturmalarla görevden alınacakları” baskısının özellikle iktidara yakın medyada ve iktidar mahfillerince pompalanması, bir dizi netâmeli durumu mevzubahis ediyor. 

Görünen o ki, 15 Temmuz menhus “darbe girişimi”ne karşı yeterince tavır alınmamasından, yoğun “rant” ve “yolsuzluklar” iddialarına kadar birçok muamma yine devletin karanlık dehlizlerinde kalıyor. Ve perde arkasında “zoraki istifalar”ın sözü edilen “soruşturmalardan kurtarma” hesâbına dayatıldığı istifhamını gündeme getiriyor. 

Nitekim, bu konuda AKP milletvekili Şamil Tayyar’ın, “Toplum, değişmesi gerektiğini düşünüyorsa seçimde oy vermez ya da o kişi tekrar aday gösterilmez. Yıllarca ‘seçimle gelen seçimle gider’ diyen Ak Parti, savunduğu bu değerle çelişen bir tavır içerisinde değil mi?” sorusuna, “Görevden alınması plânlanan belediye başkanlarıyla ilgili Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmayı gerektirecek bir dosya varsa, görevden almayla birlikte bu dosyalar savcılığa verilecekse, bunun kendi içinde izâhı mümkündür” ifâdesiyle belediye başkanlarının istifa ettirilmelerinin demokratik açıdan tartışmalara yol açtığı yorumu dikkat çekici. (Gazete Habertürk, 22 10 2017)

Ve “Daha önce 4 belediye başkanıyla ilgili benzer bir yol izlendi; önce soruşturma yapıldı, rapor hazırlandı, o rapor savcılığa intikal ettirildi. Aynı zamanda da partiden ihraç edildiler. Eğer böyle bir yoldan gidilseydi demokratik açıdan bir tartışma olmazdı. Hiçbir şey olmamış gibi yola devam etme kararı alıp istifayla yetinmek, ister istemez zihinlerde soru işâreti bırakıyor” tesbiti vaziyeti ele veriyor. 

Gerçekten, daha seçime onca zaman varken, seçimle gelmiş başkanlar neden “istifa ettiriliyor”?