Referandumun istifhamlarının ardı arkası kesilmiyor.
Zira kamu vicdanı tatmin olmuş değil. Haksız kampanyanın yanı sıra oldu bittiye getirilen sayım ve dökümdeki hak gasplarına ve hukuksuzluklara itirazların reddedilmesiyle tartışmaları daha da derinleşiyor.
Vaziyet, en son Hak ve Adâlet Plâtformu’nun “Türkiye tarihinin en eşitsiz, en adâletsiz seçim sürecinin ardından yine tarihin en şâibeli sonucu” olarak tanımlamasıyla ortada.
YSK kararlarının yargı kararına açık olması için Türkiye’ye uzun zamandır tavsiyede bulunulduğunu belirten ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bağımsız olmamakla suçladığı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) Referandum Gözlem Heyeti Başkanı Tana de Zulueta’nın “AGİT gözlem heyeti, Türkiye’nin daveti üzerine; referandumu bir metodoloji ile izlemek üzere geldi. Düzeltmek için girişimlerimiz oldu ama maalesef yapılmadı. Türk yetkililer ve siyasî aktörleri tarafından aslında ne iş yaptığımız gayet iyi biliniyor” sözleri bu açıdan anlamlı.
Ne var ki, Adalet Bakanı Bozdoğ’ın, YSK’nın kanunsuz ve haksız kararına karşı muhalefetin müracaat edeceği Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “ret’ kararı dışında seçeneği yoktur” çıkışıyla önceden hüküm vermesi çarpıcı. Ve bununla yetinmeyip, “milletin kararı herkesi bağlar” cümlesi tam bir çarpıtma olarak kayıtlara geçiyor.
REFERANDUM YENİLETTİRİLEBİLİR...
Gerçek şu ki, bu suçlayıcı söylem, “evet cephesi”nde canhıraş didinen “iktidara ilişik medya”nın ve çoğu iktidar partisi yorumcularının da dilinden düşmüyor. Oysa kimsenin millet irâdesine itiraz ettiği yok. Elbette milletin kararı herkesi bağlar. Yapılan tartışma ve yargıya başvurular da zaten milletin gerçek kararının doğru olarak tecellisi, tercihinin noksansız ortaya çıkması içindir
Vakıa şu ki, referandum günü oy sayımlarının sürdüğü sırada temsilcisinin “mühürsüz oyların geçerli sayılması”nı istemesiyle YSK’nın jet bir kararla “mühürsüz oyların geçerli sayılacağı” yönündeki kararı seçimin sonucuna gölge düşürmüştür.
Kısacası, YSK Başkanı’nın ikrarıyla kaç tane “mühürsüz oy kullanıldığı” muammasıyla, sayının belirlenmesinin imkânsız hale getirilmesiyle, hukukçuların tesbitiyle “tam bir kanunsuzluk hali” var.
Görünen o ki, 2.5 milyon mühürsüz oy olduğu ve bu oyların kabulünün kanuna aykırı olduğu iddiasıyla referandumun iptalini talep eden muhalefetin ilk olarak YSK’ya yaptığı başvurusu reddetmesiyle konu AYM’ye ve oradan da ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi”ne (AİHM) taşınacak. Ve AİHM’nin de Türkiye’nin üyesi olduğu AGİT’in raporlarına göre karar vereceği ve referandumu yenilettirebileceği belirtiliyor.
Bundandır ki, iktidar canibinden telâşlı ve panik tepkiler veriliyor. Bakan’ın öncelikle “YSK’nın kararları aleyhine Danıştay ve Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir mercie başvurulamaz” peşin açıklamasının arkasında bir yandan yine önceden “hâkimlere tehdit ve tâlimat verilerek bir başka yanlışa düşülüyor.
Zira Anayasanın “mahkemelerin bağımsızlığı”na dair 138. maddesinde açıkça “Hâkimler görevlerinde bağımsızdılar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve tâlimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” diyor.
AKP’NİN “MÜHÜRSÜZ OY” UYARISI!
Bu arada “mühürsüz pusulalar ve zarflar”ın oylamada kullanılmasına dair bir yandan hata veya ihmali tesbit edilen sandık kurulu baksan ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan YSK, sözkonusu işlemin kanunsuzluğunu ve yanlışlığını itiraf ederken, diğer yandan “mühürsüz pusula ve zarflar”ı “geçerli sayması” aslında “kanunsuzluk hali”nin itirafı.
Nitekim, referandum günü sabah saatlerinde kendi sandık müşahitlerine mühürsüz oylar konusunda “Değerli okul sorumlumuz, zarflarda 3 mührün (YSK, Sandık Kurulu ve İlçe Seçim Kurulu Mühürleri); oy pusulasının arkasında ise tek mührün (Sandık Kurulu Mührü) olmasına dikkat edin ve sandıkların tümünü dolaşıp eksik mühür varsa tamamlatın” diye uyarı mesajıyla akşam saatlerinde tam tersi mesajı, sahte oy kullanıldığı şâibesi bakımından dikkate değer.
Aslında “mühürsüz oy işlemi”ne sabah saatlerinde yapılan bütün itirazların ve ikazların YSK’ca göz ardı edilip, sandıkların açılmasıyla “hayır”ların önde olduğunun görülmesi üzerine apar topar “geçerli” kararının verilmesi de bunun ispatı.
Keza AKP’li avukatların “mühürsüz oylar” hakkında itiraz dilekçelerini hazırladıkları, ancak daha sonra gelen bir tâlimatla bundan vazgeçtiklerine dair haberler bu konudaki iddiaları teyid ediyor.