Bayram tatilinde “adâlet yürüyüşü”, OHAL uygulamalarının sebep verdiği mağduriyetler, 15 Temmuz darbe girişiminin bütün muhaliflere karşı istimalle istismarı ve resmî ağızların “Eylül’den sonra ne olacağı belli değil” dedikleri kırılgan ekonominin durumu başta olmak üzere birçok iç meselenin yanısıra Ankara’nın baştan beri büyük stratejik hatalarla saplandığı yanlış Suriye politikasının akıbetsizliği, Türkiye’nin başına yeni yeni gaileler açıyor.
Ankara’dakilerin Rakka operasyonuna katılma talepli bütün ısrarlarına, Cumhurbaşkanı’nın Amerika’ya kadar gidip Trump’a özel ricâsına rağmen, ABD’nin ağır silâh ve mühimmat gönderdiği PYD’nin askerî kolu YPG ile Rakka operasyonu emr-i vakisi devam ederken, Washington-Ankara hattındaki çelişkili çarpık durum, dışlanıp yalnızlaştırılan Türkiye’yi Ortadoğu denkleminde daha da zor duruma düşürüyor.
“YPG’YE SİLÂH” ÇARKI
Bilindiği gibi, Mayıs’ta Londra’da Başbakan Yıldırım’la görüşen Amerikan Savunma Bakanı James Mattis, YPG’ye verilen ağır silâhların toplatılacağı güvencesi vermişti. Ardından Ankara’nın itirazlarına karşı Amerikalılar önce “YPG ile işbirliğinin zorunluluktan ve geçici olduğu” gerekçesini ileri sürmüş; Amerikalı Bakan, bir mektupla “DAEŞ’la mücadele sonrası YPG’ye verilen silâhların geri alınacağı” vaadinde bulunmuştu.
Bunun üzerine Milli Savunma Bakanı, “ABD’nin Türkiye’nin hassasiyet ve endişelerini dikkate alan yazılı taahhüt olması açısından olumlu ve önemli bir mektup” diye memnuniyetini izhâr etmişti.
Ancak daha sözkonusu “taahhüd mektubu”nun mürekkebi kurumadan yine Washington’dan YPG’ye verilen silâhların Rakka operasyondan sonra da örgütte kalacağının duyurulması; Bakan Mattis’in açık açık, “YPG’yi çatışmalar için silâhlandıracağız. Eğer başka bir çatışma olursa, ihtiyaç duydukları silâhları sağlayacağız” diyerek “YPG’ye verilen silâhların bilgisinin paylaşımı ve geri alınması” garantisini hiçe sayması, hegemonya ve çıkarları peşindeki küresel güçlerin iki yüzlülüğünü bir defa daha açığa çıkardı.. (NTV,22.6.17)
Bu arada Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları toplantısında Amerikalı Bakan’la görüşen Milli Savunma Bakanı’nın, Türkiye’nin ABD’nin Suriye’de PYD/YPG ile ilişkisinden duyduğu rahatsızlığı iletmesine karşı, “PYD/ “YPG ile ilişki ‘tercihten değil zorunluluktan, kısa dönemli geçici bir durum’ olduğu” cevabı tekrarlanırken, Amerikalı sözcülerin, Musul ve Rakka operasyonlarından sonra da, PKK/PYD/YPG’ye silâh yardımını sürdüreceklerini, ihtiyaç duyacakları her türlü desteği vereceklerini” duyurmaları kafaları karıştırdı. (Gazeteler, 29.6.17)
Düşülen vartada Cumhurbaşkanı’nın “Maalesef, müttefik-dost bildiğimiz ülkeler, Türkiye’nin bütünlüğüne göz dikmiş terör örgütleriyle işbirliği yapmakta sakınca görmüyorlar. Bu terör örgütüne verilen silâhları daha sonra geri alacaklarını söyleyerek Türkiye’yi kandırdıklarını sanıyorlar” yakınması içine girilen çıkmazın açık ikrarı. (Deutsche Welle Türkçe, 25 6.17)
ANKARA’YI DİNLEMİYORLAR
Ne var ki Cumhurbaşkanı, “Bir taraftan NATO’da beraber olacağız, öbür tarafta terör örgütleriyle beraber hareket edecekler, bu nasıl iştir?” diye sorsa da; Başbakan, “Güvenliğimize tehdit oluşturan hiçbir duruma müsaade etmeyeceğiz, gereken cevabı anında veririz” dese de, Ankara’nın hiçbir uyarısı dinlenmiyor. Vakıa şu ki Ankara, Washington’un YPG’ye silâh desteğini önleyemiyor; ABD’nin Suriye’de YPD/YPG ile işbirliği tam gaz sürüyor.
Aslında kimse daha kaç sene süreceği bilinmeyen iç savaşta YPG’ye verilen silâhların geri alınacağına inanmıyor. Konunun uzmanları, Irak işgalinde Amerikan şirketleri aracılığıyla dağıtılan Irak ordusunun hafif ve ağır silâhlarının PKK’ya “satılması”yla peşkeş çekilmesinde olduğu gibi, PYD’ye verilen silâhların da “kaybolduğu, tahrip edildiği” gerekçeleriyle envanterden düşülerek artık örgütün elinde kalacağını belirtiyorlar.
“PYD/YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekileceği ve Münbiç’i terk edeceği” sözünü yerine getirmeyen ABD’nin şimdi de “YPG’ye verilen ağır silâhların toplatılması” vaadini tutmayacağına dikkat çekiyorlar.