Bu çıkmazla baştan beri “hükûmetin değil, devletin kararı” olarak lanse edilen “çözüm süreci” tam da mesâfe aldığı vetirede işletilmez hale sokulurken, savaş uçaklarıyla komşu iki ülkenin topraklarının bombalanması, yanıbaşındaki belâ ve kargaşayı Türkiye’ye bulaştırıyor. 

Gerçek şu ki, şimdiye kadar yapılan onlarca sınır ötesi operasyonlar terör örgütünü tasfiyede işe yaramadı. Keza IŞİD gibi El Kaide örgütlerinin bombalanmasının da bu örgütleri bitiremediği, dahası daha da güçlendirip azdırdığı ortada. Tıpkı 1979’da Batılıların Sovyet işgaline karşı Afganistan’da desteklediği Taliban’ın daha sonra ülkenin başına belâ olması ve yıllardır süren Amerikan bombardımanının bu örgütü bitirememesinde olduğu gibi. 

Sözde Şam yönetimine karşı Suriye’de direniş için ortaya çıkan IŞİD’in öncelikle başta Özgür Suriye Ordusu olmak üzere diğer muhalif gruplarla savaşması, bu örgütün de Batılı ecnebi devletlerin-istihbarat servislerinin bir mâmulü olduğunu bir defa daha gösterdi…  

NEDEN İKİ CEPHEDE OPERASYON?

Başbakan, terör örgütünün son dönemde 120 eylem yaptığını gerekçe gösteriyor. Oysa, terör örgütünün yıllardır Güneydoğu’yu denetimine aldığı; “öz savunma gücü” oluşturulduğu, kimlik kontrolü yaptığı, “halk mahkemeleri”ni kurmuş vatandaşları “yargıladığı”, adam kaçırdığı, şantiye bastığı, iş makinelerini ateşe verdiği, TIR’ları yaktığı herkesin mâlâmu. 

Sormak lâzım; hükûmetin yeni mi haberleri oldu? Hani daha düne kadar medhiyeler dizdikleri Öcalan’ın “siyasî bir deha olduğu”nu yazan iktidar yandaşı kalemşorlar, “Erdoğan ve Öcalan gibi iki yüksek vizyon sahibi’nin ‘çözüm süreci’ni başaracağını iddia ediyorlardı?

Sonra ne oldu da durup dururken hem de hükûmetin HDP heyetiyle mutâbakatının açıklanmasının ardından “çözüm süreci” masası bizzat “süreci başlattığını” söyleyen Cumhurbaşkanı’nca devrildi?

Yine MİT TIR’larıyla Suriye’ye muhtelif silâhlı muhalif gönderilen silâh-mühimmat ve lojistik yardımın IŞİD ve benzeri örgütlerin eline geçtiği ikazlarına rağmen hep kayıtsız kalan, hatta bu örgütü “terör örgütü” olarak nitelendirmeyip “terörize olmuş” diye ehvenleştiren hükûmetin, son demde sınıra askerî yığınak yapıp ABD’yle İncirlik’i kullanma pazarlığına girişmesi neden?

Hakikaten, dünya basınında yüzlerce vatandaşın ve yabancının Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip IŞİD’e katıldıklarının açıklanmasına rağmen, şimdiye kadar harekete geçmeyen Ankara, niçin tam da bu esnada ABD ile kolektif IŞİD’i bombalamaya girişiyor?

Tam da koalisyon kurulması ihtimalinin arttığı vetirede, niçin “süreç” toptan çöpe atılıyor? Son bir hafta içinde neden içte ve dışta sözkonusu örgütler “büyük tehdit” olarak görülüp operasyonlar yoğunlaştı? Neden iki cephede harekât/ operasyon başlatıldı? 

MENHUS FİTNE PROJELERİ

Tesbit şu ki, küresel ve bölgesel bazda BOP’un hedefleriyle “IŞİD’in hedefleri” örtüşüyor. “IŞİD haritası”yla Pentagon’un “BOP haritası” aynı. IŞİD ve benzeri küresel örgütlere biçilen “rol”, mezhebî tefrika üzerinden bölgeyi Sünnî-Şiî bloklara taksimle “hedef ülkeleri” üçe-beşe bölüp parçalanmasıyla Fas’tan Afganistan’a İslâm ülkelerini, “büyük Ortadoğu projesi”ne (BOP) müheyya hale getirmek.. 

Müslüman ülkeleri hedef alıp, çatışma ve iç savaşla tüketip emperyal güçlerin milyonlarca mâsumun kanını heder eden amansız askerî müdahalelerine, işgal ve sömürülerine ortam oluşturup yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talan ettirmek. 

Peki, bunca zamandır Suriye’ye gönderilen silâh-mühimmat ve lojistik desteğin başta IŞİD ve silâhlı grupların eline geçtiği ikazlarına kulak tıkayan AKP hükûmeti, müstafi haliyle niçin “IŞİD’e operasyon” ve “tampon bölge” paravanında Müslüman komşudaki iç savaşın bir parçası oluyor?

Türkiye için büyük tehdit olduğu defalarca uyarılarına karşı baştan beri IŞİD’e kayıtsız kalan Ankara, neden son demde bu örgüt üzerinden İsrail’in hâmisi küresel zâlim güçlerin menhus fitne projelerine geliyor?