Kamuda hiçbir yargı kararı olmadan “MGK’ca ‘silâhlı terör örgütü’ olduğu” kararı verilen yapı, oluşum veya gruplara mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatı” iddialarıyla, hukukun temel kurallarına aykırı “kriterler”le haksızlık ve hukuksuzluklar sürüyor.
Dev ihraç dalgasına yenileri ekleniyor.
Resmî Gazete’de yayınlanan 675 sayılı KHK ile Başbakanlıktan bakanlıklara, Meclis’ten yüksek yargıya ve yüksek eğitim kurumlarına birçok kamu kurumu ve kuruluşunda daha önce atılanlara 10 bin 131 ihracın eklenmesiyle kamudan ihraçlar 100 bine yaklaşıyor.
Buna göre, TBMM’den 32, Yargıtay’dan 183, Sayıştay’dan 69, Diyanet’ten 249, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden 52, Dışişleri’nden 102, Orman ve Su İşlerinden 83, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan 172 personelin ilişiği kesilmiş.
10 BİN 131 YENİ İHRAÇ
Keza, yeni “ihraç listesi”nde yüksek öğretim kurumlarında, daha evvel 93 üniversiteden atılan 2 bin 346 akademisyene 1267 öğretim üyesi - akademisyenin ihracı ilâve edilmiş. Adalet Bakanlığı’ndan 2 bin 534, Sağlık Bakanlığı’ndan 2 bin 774 çalışanın atılmasıyla, ihraç edilenlerin sayısı 4 bin 792’ye ulaşmış.
28 bin 163 öğretmen ve personelin atılmasıyla en fazla ihracın yapıldığı ve bazı okullarda öğretmensizlikten derslerin yapılamadığı Millî Eğitim’de 2 bin 219 öğretmen daha ihraç edilmiş.
Halkın bin bir emek ve fedakârlıkla meydana getirdiği yılların birikimi işletmelerine el konulmaya devam ediliyor.
Menhus kalkışmayla hiçbir ilgisi olmayan, ülkenin kalkınmasına katkıda bulunan, on binlerin çalıştığı şirketlere, işyerlerine “silâhlı terör örgütüne destek” türü akıl ve iz’anla bağdaşmayan uçuk-indî isnad ve ithamlarla kayyım atanıp içleri boşaltılıyor.
İşsizliğin kat kat artıp vahim boyutlara ulaştığı vartada, 15 Temmuz’dan önce on binlerin istihdam edildiği fabrika ve firmaların ifna edildiği vetirede, artık KHK’lara bile gerek görülmeden vatandaşların işyerleri devletçe bir nevi “gasb ediliyor.”
Son süreçte bir tek Adana’da, yarım asırdır sektörde on binlerce kişiye iş ve ekonomiye üretimle katkı sağlayan, bazılarının Türkiye’de ve Orta Asya’dan Avrupa’ya yurtdışında 150’ye yakın şubesi bulunan, cirosu 150 milyonu bulan 54 şirkete kayyım atanıp emek ve birikimine el konuluyor.
ANADOLU SERMAYESİ ÇÖKERTİLİYOR
Görünen o ki, Başbakan her ne kadar “terör tanımı”yla ilgili “Hiç kimse silâhı eline almadıkça, insanları öldürmedikçe, terör örgütü muamelesi göremez” dese de; ve daha “darbe girişimi”nde fiilen yer alıp uçaklardan bomba atanlar, tanklardan ateş edenler-ettirenler ve destek verenler tam tesbit edilemişken, darbe ile alâkası olmayan yüz binlerce vatandaş mağdur ediliyor.
Anadolu’nun il ve ilçelerinde memurlar, öğretmenler sorgusuz-sualsiz, yargısız mesleklerinden ediliyorlar.
Kısacası, “Kurunun yanında yaş da yanmayacak, suçlu – suçsuz ayrımı yapılacak, mağduriyetler mutlaka önlenecek” benzeri taahhütlerin söylemden öteye geçmediği görülüyor.
Çarpıklık, son KHK ile -önceki 80 bin ihraca- eklenen 10 bin 131 yeni ihraca karşı, 2’si general, 9’u pilot 39 asker ile Meclis’ten 3, MEB’den 31, AFAD’dan 1 kişi olmak üzere, toplam ancak 75 personelin “ihraç listesi”nden çıkarılmasıyla ortada.
Hulâsa, âdeta 28 Şubat “postmodern darbe” sürecindeki gibi Anadolu sermayesi çökertiliyor. Asılsız ihbarlarla, garip bir biçimde sonrada ihdas edilen “suç delilleri”yle fevkalâde vahim mağduriyetler, haksızlıklar ve hukuksuzluklar devam ediyor.
Yazık değil mi yetişmiş bu ülke insanına, maddî ve mânevî emeğine…