"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Millî irâde tecelli etmeli

Cevher İLHAN
31 Ekim 2015, Cumartesi
7 Haziran’da sandıkta tecelli eden millet irâdesini beğenmeyip, ülkeyi apar topar “tekrar seçim”e götüren geçici hükûmetin garip bir vesâyet altında olduğu ortada.

Evvelâ, Aralık 2014’te AKP iktidarının 12. yılında, devletteki israftan, taşıt kiralanmasından, kamu taşıtlarındaki binalarındaki ve taşıtlarındaki sayı ve kiralanma bedellerindeki artıştan yakınan Başbakan Davutoğlu, devletteki vahim israfın “denetim stratejisi”yle önleneceğini vaad etti. Devletin, elindeki sosyal tesisler, lojmanlar, konutlar, bina ve taşıtlarla ilgili kapsamlı bir envanter çalışmasıyla personel sisteminin ciddî gözden geçirmeye ihtiyacını belirtti. 

Ardından Mâliye Bakanlığı’ndaki brifingde, “devlette büyük israf yaşandığını” tekrarlayan Başbakan, kamunun elindeki bütün mal varlığının “en şeffaf  ve eski tabirle en idâreli kullanılması gereğini” taahhüd etti. 

Ne var ki, sözkonusu israf azalmadı, tam tersine daha da arttı. Kısacası, Başbakan’ın “israfı bırakma” çağrısıyla “israfla mücadele stratejisi”, 2015 yılı bütçesi görüşmelerinde resmen ıskartaya çıkarıldı… (Gazeteler, 26, 30, 2, 19.14)

KARGAŞAYLA ŞANTAJ!

Yine 7 Haziran seçimlerinden sonra Başbakan “Halk ‘başkanlık sistemi’ni istemediği mesajını verdi” diye konuşurken, iki ay sonra 1 Kasım seçimleri için hazırladığı seçim bildirgesine “başkanlık sistemi”ni koydu. Halka karşı dile getirdiği tesbitlerinden vazgeçti. 

Keza geçen Şubat ayında Başbakan’ın, başta rant kaynağı imar ve inşaat sektörüne ilişkin rantı ve ihâleye fesat karıştırmakla haksız kazanç istismarın önünü almak için, siyasîlerin “mal bildirimi”ni zorunlu kılacak “şeffaflık paket”inden cayıldı. Cayma sebebi de Cumhurbaşkanı’nın seçim öncesi “mal bildirimini il ve ilçe başkanları düzeyine indirirseniz, bu görevi üstlenecek kişiyi bulamazsınız” tepkisiydi. Kısacası, “şeffaflık paketi” de “revize” adı altında askıya alınıp karambola getirildi. Davutoğlu’nun “Biz ilân ettiğimiz hiçbir reformu askıya almayız” teminatına rağmen...

Keza “7 Haziran seçim sonuçlarıyla halkın koalisyon istediği”ni belirten Başbakan, Saray’ın “Koalisyonla intihar mı edecek?” çıkışının ardından muhalefete “üç aylık geçici seçim hükûmeti”ni teklif etmekle yetindi.

Bunun içindir ki, AKP sözcülerinden, daha seçim yapılmadan “1 Kasım’dan sonra sandıktan 7 Haziran’a benzeyen bir sonuç çıktığı takdirde şu anda yaşadığımız siyasî belirsizliği korkarım yaşarız. Türkiye ve insanımız bundan kaybeder” tehdidiyle “üçüncü seçim” şantajı savruluyor. Cumhurbaşkanı, AKP’yi kastederek açık açık “tek başına iktidar” istiyor. Tek hâkimlik mahkemelerin kararıyla iktidarı övmeyen medyaya “partili kayyumlar” atanarak susturuluyor.   

Görünen o ki, her gün şehid cenâzelerinin geldiği, 300’e yakın şehidin verildiği ve 600’e yakın vatandaşın terörle katledildiği vartada, kamplaşma ve kutuplaşma tahrik ediliyor. 

7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkan tabloyla uzun ya da orta vadeli onarım restorasyon hükûmeti kurmak yerine, sorumsuzca “tekrar seçim”e zoraki sürüklenen millet, hukuksuzluk ve keyfilikle yeniden tekrar “tekrar seçim” sorumsuzluğuna sürükleniyor…

“PUTLAR” KIRILMALI…

Bu durum, on üç yıldır demokrasiyi katleden, başta yüzde 10 “seçim barajı” olmak üzere, demokratik siyaseti yok eden, lider sultasını getiren 12 Eylül darbesinin dayattığı seçim ve siyasî partiler kanunun değiştirmeye yanaşmayan iktidar partisi AKP’nin ve atanmış hükûmetin ağır vesâyet altında olduğunu açığa çıkarıyor.

Ve yaklaşık on beş yıl önce Erdoğan’ın Hasan Cemal’e -Erbakan’ı kastederek- “partideki vesâyet”ten ve “liderlik sultası”ndan yakınmasını  hatırlatıyor: 

“Artık antika saraylarına çekilip otursalar daha değerli olacaklar. Bizim liderler çekilmeyi bilmiyorlar, hırsları aşırı. Rant ille de maddî olmaz. Bir de makamın zevki var. Bundan vazgeçemiyorlar. Her şey liderin iki dudağının arasında. Milletvekili elini kaldırırken liderin, grup başkanvekilinin dudağına, gözüne bakıyor. Yeni bir liderlik tarifi lâzım. Tekelci bir aklın yönettiği siyaset değil, kolektif bir aklın yürüttüğü bir siyaset anlayışı şart. Kendileri dışındaki kanaatlere tahammül edebilecek, paylaşmasa dahi tolerans gösterecek liderler mevcut değil. Ülkemizde maalesef siyasî liderleri partilerde ‘tanrılaştırma’ anlayışı var. Liderleri ‘putlaştırma’ eğilimi ağır basıyor. Bu çok yanlış...” (Milliyet, 4.1.2001)

Millet, 7 Haziran’daki irâdeyi daha güçlü sandıkta tecelli ettirip 1 Kasım’da bu “yanlış”ı bütünüyle ortadan kaldırmalı; demokrasiyi, hakkı, hukuku, düşünce ve ifâde hürriyetini gasbeden “putlar”ı devirip kırmalı…

Okunma Sayısı: 1750
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı