Her fırsatta, Menderes’in darbenin zulüm ve işkencesine mâruz kalan dâvâ arkadaşlarını, mücadelesini, keza dâvâsının devamını sürdüren ve iki defa darbeyle millet irâdesinden aldığı meşru hükûmeti devrilen merhum Demirel’i, Adâlet Partisi’ni ve hatta zaman zaman Demokrat Parti’yi atlayarak Menderes’in demokrasi ve “misyonunu yüklendikleri”ni iddia eden AKP döneminde, inşaat rantı ne yazık ki Menderes’e yapılan zulmün nişânesi Yassıada’ya kadar uzandı. 

Geçen yıl hükûmetin demokrasi maktullerinin ve mağdurlarının acıya şâhid olan Adayı   “Demokrasi ve Özgürlük Adası” ilânlarıyla Yassıada ile İmralı’nın imara açılmasıyla otel, kongre merkezi, yat limanı yapılmak istendiği açığa çıktı. 

Esasen Demokrasiyi katleden 27 Mayıs 1960 darbesinin ibret verici acı hâtırasını barındıran Yassıada ve bitişiğindeki Sivriada’nın “rant projesi” haline getirilmesine, Yassıada’nın isminin İstanbul İl Genel Meclisi’nde “Demokrasi ve Özgürlük Adası” olarak değiştirilmesiyle start verildi. 

ŞİMDİ DE “YASSIADA RANTI”!

Kültür  ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği “turizm yetki belgesi”yle, Bakanlık ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) arasında imzalanan protokole göre. Yassıada ve Sivriada turizme açılacak. Yassıada’ya müzenin yanısıra 5 yıldızlı otel yapılacak. Ayrıca uluslararası kongre merkezi de inşa edilecek. 200 milyon avroluk yatırımda yat limanı ve helikopter pisti de yapılacak. 

Bunun içindir ki, sözkonusu inşaat projesinin MESA, ENKA gibi inşaat şirketlerine ihale edildiğini hatırlatan Adalar Savunmasından Ömer Suvari, ‘Mendereslerin hatırasını yaşatıyoruz’ görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, sergi salonları, göstermelik konferans salonları ve otoparklarla iki adanın doldurulacağından yakınmış, İstanbulluları adalara sahip çıkmaya çağırmıştı.

“Yassıada ve Sivriada’nın hukuksuz bir şekilde talana açılmasının beton adalara dönüştürülmesinin diğer adalar içinde tehdit olduğunu vurgulayıp, İstanbul’un ıssız kalabilmiş nadir kuş göçü rotalarından ve tek balık yumurtlama-mercan alanını barındıran her iki adanın doğal çevre, tarihi ve arkeolojik sit alanının yok edileceği” ikazında bulunmuştu. 

“MÜZE YAPILACAK’ DEDİLER, ALTINDAN RANT ÇIKTI…

Özetle, Savur ve işin tâkipçileri, “Adnan Mendereslerin yargılandığı Yassıada’nın, sözde demokrasi sevgisi adına milyon dolarlık yatırımlarla imara ve ranta açılmasının, doğal ve kültürel yaşam için geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçları olduğu mahkemelere sunulan çeşitli bilirkişi raporlarıyla ispatlanmasına rağmen verilen inşaat ruhsatların ve “turizm yetki belgeleri”nin yasal ve teknik açıdan usulsüzlük, yolsuzluk ve suç unsurlarıyla dolu olduğunu” açıklıyorlar. 

“Rant projesi”nin, Adaların ve İstanbul’un doğal ve kültürel yaşamının bir kez daha yok edilmesinin yanısıra Menderes ve dâvâ arkadaşlarına saygısızlık olduğunu belirtiyorlar. 

Keza Adalar Savunması, Yassıada ile ilgili davanın devam ettiğini ve Yassıada’nın 1. derece doğal sit, tarihi sit ve 3. derece arkeolojik sit alanı, Sivriada’nın ise 2. derece doğal sit ve 3. arkeolojik sit alanı olarak koruma altında olduğunu ısrarla ilgililere bildiriyor. 

Ne var ki,  başta “demokrasi müzesi” için emek veren Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın, “Adanın yüzde 65’inin imara açılması plânlaması, merhum Menderes’in ve Demokrat Partilerin hatıralarına saygısızlık” uyarısına rağmen “rant projesi” devam ediyor. Yasıada’daki ağaçlar ve bitki örtüsü buldozerlerle katledildi bile…

Kısacası, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun şikâyetiyle, “Müze yapılacak dediler altından rant çıktı.”

Yazık, çok yazık…