Son bir yılda binden fazla insanımızın katline sebebiyet veren terör vahşeti, en son Fransa’yı kana bulayan küresel terör, Türkiye’nin yanı başında süren Suriye iç savaşı ve büyük göç travmasında dayatılan “kanlı darbe girişimi”nin hedefi, belli ki toplumdaki kutuplaşmayı arttırmak, kaosu tırmandırmak ve iç savaş fitnesinin fitilini ateşlemektir.
Doğrusu, darbelerin hiçbir mâkul mantığı ve meşru gerekçesi yoktur ve olamaz da. Ama darbelerin, isyan ve kalkışmaların amacı kargaşa meydana getirmektir. Bu bakımdan, darbeyi de aşan, kargaşa ve kaosu hedefleyen “çok komplike bir plânlama” olduğu görülen 15 Temmuz “darbe teşebbüsü”nün dehşetinin perde arkasının çok yönleriyle araştırılıp tesbit edilmesi gerekiyor.
Âdeta canlı yayında bütün milletin gözü önünde cereyan eden “darbe girişimi”nin olduğu saatlerde “darbeciler”e dair peyderpey yüzlerce - binlerce isimlik listelerin medyaya servis edilmesiyle askerden yargıya kamuda birçok gözaltı ve tutuklama operasyonuna başlatılması dikkat çekici oldu.
Komutanların enterne edildiği kaotik ortamda “darbe girişimi”ne katılanlar ile “darbe girişimi”yle bir alâkası olmayan darbe karşıtı muhaliflerin mutlaka tefrik edilmesi, piyon-tetkikçi ve figüranların ötesinde perde gerisindeki asıl azmettirici fâillerin bulunup deşifre edilerek yargılanması ve işin içyüzünün ortaya çıkarılması büyük ehemmiyet taşıyor.
Zira ortada bir dizi belirsizliğe açıklık getirilmiş değil. Haberleşme sistemlerinin bloke edilmemesinden, internet ve cep telefonlarının kesilmemesinden Meclis’in bombalanmasına kadar garabetlerle dolu birçok soru işâreti duruyor.
“TEZVİRATLARA KARŞI DİKKAT!”
Bu süreçte öncelikle siyasetin ve toplumun muhtelif kesimleri arasındaki gerginliğin azaltılması, yumuşamanın sağlanması önemli. Kritik safhada milletin birlik ve bütünlüğünü bozacak, etnik-mezhebî iftirakla kitleleri karşı karşıya getirecek, tefrika zehrini atacak, iç çatışma ortamına itecek bataklığın oluşmasına fırsat verilmemeli.
Esasen Başbakan’ın ve Millî Savunma Bakanı’nın, “Bu olay ordumuza, ordumuzun kademe komutanlarına mal edilemez. Bu, ordu içerisindeki bir grubun kalkıştığı bir iştir. ‘Peygamber ocağı’ ordumuzu rencide edecek, askeri aşağılayıp rencide eden hiçbir davranışa ve olaya asla ve asla mahal vermemek, sakınmak lâzım” deyip, sokaktaki vatandaşlara soğukkanlılıklarını yitirmeyip tezviratlara karşı sükûnet ve aşırı tepkilerden kaçınmaları çağrısı bu hassasiyetin ikrarı. (ntv, AA, 17.7.16)
Gerçek şu ki, bu dehşetli fitne ateşinin sönmesi için, evvelâ “darbe girişimi”nin arka plânı deşifre edilmeli. Gerçekten, Türkiye nasıl oldu da Türkiye bu vartaya düştü, düşürüldü? Nasıl oldu da, kamplaşma ve ötekileştirme ile bu kadar kin ve öfke birikti, biriktirildi?
ÇÂRE, DEMOKRASİ VE HUKUKUN TAHİKİMİNDE…
Bunun içindir ki, demokratik tepkiyi aşan şiddet manzaralarıyla tartışmalı gözaltıların darbenin temel amaçlarının başında gelen kargaşa ve kaosa hizmet edeceği; darbelerle hedeflenen kamplaşma ve kutuplaşmaya tahrik edeceği unutulmamalı.
Yine kamuda zanlıların soruşturulmasında ve operasyonlarda “cadı avı”na dönüşen, gerginliği daha da derinleştirip yaygınlaştıran, özellikle yargının toptan tasfiyesine bahane edilen aşırılıklara sapılmamalı. Linçe varan taşkınlıklara meydan verilmemeli.
Devlette ortaya çıkan bu inkıraza millet irâdesinin temsilcisi Meclis âcilen el koymalı. İktidarıyla, muhalefetiyle bütün yasal ve meşru mahfiller, barış ve dayanışma içinde demokrasinin akl-ı selimle inşasına çalışmalı.
Bu bakımdan, parlamento bünyesinde bu “darbe girişimi” sürecini tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkaracak ve gerekli demokratik önlemleri alacak her türlü bilgi ve belgeye ulaşmaya, araştırma yapmaya tam yetkili, her siyasi partiden geniş katılımlı bir komisyon kurulmalı.
Unutulmamalı ki, darbe ortamını ortadan kaldırmanın çâresi, demokrasi ve hukukun tahkiminde…