Dehşet tablo ortada. 560’tan fazla şehidin verildiği “ateşten bir yıl”a dönüşen vetirede iktidar partisi milletvekillerinin ifşaatıyla operasyon ve çatışmalarda bölgede 7 bin “terörist” öldürülmüş. 11 binden fazla ev yıkılmış. Sur, Silvan, Nusaybin, Cizre, Silopi, Yüksekova, İdil ve Şırnak merkezden 355 bin vatandaş göç etmek zorunda kalmış.
Yerle bir olan ilçeler ve mahallelerde işsizlik ve yoksulluk kat kat artarken, on binlerce çocuğun okula gidememesi, açılan okullardaki bomboş sınıflar, bölgenin bir diğer kanayan yarası.
“PKK, HDP’NİN DIŞLANMASINI İSTİYOR!”
Bu vaziyet, birçok vahameti tetikliyor. Özellikle milletvekili dokunulmazlıklarının ağırlıklı olarak bölgeden yoğunlukla oy almış bir partinin Meclis’ten tasfiyesinde istimali girişimiyle tetiklenen tahriklerle derinleştirilen kutuplaşma ortasında terör örgütü daha da palazlandırılıyor.
Yeni sürecin on beş yıl önce 4 Mart 1994’te polis zoruyla DEP’lilerin Meclis’te karga tulumba gözaltına alınmasına benzer kırılganlığı derinleştirmesinden kaygı duyuluyor. AKP Diyarbakır milletvekili Ensarioğlu’nun, “Dokunulmazlık dosyalarında yargıçlar inşallah bağımsız hareket eder, umarım Türkiye’yi kaosa sürüklemeyecek sonuçlar çıkmaz” temennisi bu endişenin ifâdesi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, “terör örgütü, Demirtaş ve HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kalkmasıyla tutuklanmalarını heyecanla bekliyor ve istiyor” iddiası da dikkat çekici. (gazeteler, 29.5.16)
HUKUK İÇİNDE TERÖRLE MÜCADELE
Neticede, terörle mücadeleyi askere ihâleyle terör örgütünün istismarına ortam oluşturuluyor. Terörle mücadeledeki ciddî yanlışlar ve özellikle dokunulmazlıkların kaldırılması, siyasetin itibarsız hale getirilmesiyle siyasî çözümün devre dışı bırakılması terör örgütünün işine yarıyor.
Bu bakımdan, “PKK’nın kendini ‘siyasi temsil hakkı elinden alınan ve özgürlük mücadelesi veren bir grup’ olarak dünyaya tanıtmasına, ‘sürgünde parlamento’ kurmasına hizmet ediliyor” uyarısı kayda değer.
Terör örgütünün muhatap edilmesiyle başlayan yanlış teşhisle, terörle mücadelede vahim hatalı operasyonlarla derinleşen çatışmalı süreçte büyük zarar gören bölge halkı maddeten ve mânen koparılmaya çalışılıyor.
Bunun içindir ki, terörle mücadele, “EMASYA protokolü” ile İl İdaresi Kanunu’nda darbe dönemlerine dönüşle “çözüm”ü askere havale eden geriye gidişlerle değil, demokratikleşmenin, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesiyle, istismarlara fırsat vermeden hukuk içinde sürdürülmeli.