"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kuzey Irak referandumunun arka plânı - 2

Cevher İLHAN
23 Eylül 2017, Cumartesi
Kuzey Irak Bölgesel yönetiminin Irak’tan koparılması referandumuna iki gün kala son raddede MGK’nın ve Meclis’in toplanarak “ekonomik ve askerî yaptırımlar”ın gündeme gelmesi, stratejik vizyonsuzluğu ve kriz yönetimindeki başarısızlığı bir defa daha açığa çıkarıyor.

Gerçek şu ki, tehlikeli boyutlara tırmanan gerginlikte Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile Müslüman-Arap dünyasını ayıran “Rojova koridoru”nun yanısıra Irak’ın kuzeyini Irak’tan koparacak “ayrılık referandumu” küresel güçlerin Ortadoğu üzerindeki büyük iftirak projesinin bir parçası.

Olup bitenlerle, 101 yıl önce 1916’da Birinci Dünya Savaşı’nda versiyonu “Sykes-Picot Anlaşması”yla cetvellerle dilimlenen topyekûn bölgede “büyük İsrail projesi” de denilen “Büyük Ortadoğu Projesi’yle (BOP) güncellenen dehşetli tefrika fitnesi ateşleniyor.  

Bediüzzaman’ın tesbitiyle, “Avrupa zâlim hükümetlerinin zulümleriyle, âlem-i İslâma ve merkez-i hilâfete (Osmanlıya) ettikleri ihânet” ve “devlet-i İslâmiyenin nurunu söndürmek niyetiyle Kur’ân’a müthiş bir su-i kast” diye takbih ettiği 10 Ağustos 1919’da imzalanan gaddarâne Sevr Muâhedesiyle Osmanlıyı yıkma ve Müslüman halkları tefrika plânı” sahneleniyor. (Kastamonu Lâhikası, 17; Şuâlar, 619)

“Pentagon plânı”yla İsrail hesâbına bölgedeki Müslüman devletler daha da bölünüp parçalanarak ufaltılmak isteniyor. “Kuzey Irak” üzerinden Irak’ın zengin petrol ve doğalgaz rezervleri sömürülerek Türkiye’nin Müslüman komşusunun toprak bütünlüğü ve birliği tahribi kumpası sahneleniyor.

Özetle, iki milyon insanın katledilip on milyonun göçe zorlandığı, enerji kaynaklarının tâlân edildiği Irak işgalinden, onlarca silâhlı taşeron örgütün çatıştığı, 600 bin insanın katledilip nüfusun üçte birinin evini-yurdunu terkle sığınmacı durumuna düştüğü Suriye’deki iç savaş kargaşasından Libya ve Yemen’e mezhebî-etnik tefrika tehditli işgal operasyonlarının menhus maksadı bu.

BÖLGEYİ ATEŞE ATAN EMR-İ VAKİLER…

Tesbit şu ki, Türkiye’nin “kırmızı çizgisi” saydığı “Irak’ın toprak bütünlüğü”nü berhava eden Kuzey Irak’ın Irak’tan ayrılmasına, Ankara’nın öngörüsüz politikalarının büyük payı var. Ankara’nın Bağdat’ı devre dışı bırakarak Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle işbirliğine gidilmesi asırlarca Osmanlı devleti çatısı altında birlikte barış içinde yaşamış Türkiye ile Irak’ı âdeta hasım hale getirdi.

AKP iktidarında, Suriye’nin ifnâ edilmesinde olduğu gibi “Irak’ın bütünlüğü”nün tahrip edilerek, Türkiye’nin yanıbaşında terör bataklığının derinleşmesine resmen ruhsat veren yanlış politikalarla Ankara’nın Bağdat’ı dışlayıp Kuzey Irak’la ilişkileri ilerletmesi Erbil’i şımarttı; Türkiye’yi ve bölgeyi  bütün bölgeyi ateşe atan emr-i vakisilerle karşı karşıya bıraktırdı.

Ve Ankara’dakiler, artık işe yaramayan bütün bölgenin mezhebi ve etnik iftirakla bölünüp parçalanmasını tetikleyecek bu vahim oldubittilere karşı etkisiz söylem ve kınamalarla kaldılar. 

Zira bir yandan “Irak’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız” açıklamaları yapılırken, diğer yandan Bağdat’a rağmen Erbil’e her türlü destek verildi, Türkiye topraklarından Kobani’ye peşmergenin silâhlarıyla geçişi sağlandı. Yasa dışı olarak hortumladığı başta Kerkük ve Musul olmak üzere Irak petrolünün İsrail üzerinden dünya piyasalarına sevkine aracılık ettiği Bölgesel Yönetimin bu fevrî ve sorumsuzca çıkışından “vazgeçmesi” temennisiyle geçiştirildi…

ANKARA, KÜRESEL OYUNLARA GELMEMELİ

Oysa Irak Anayasasının 140. maddesi, herhangi bir Irak vilâyetinin yasal talebiyle merkezî yönetimin referandum düzenlemesini, sözkonusu bölgede sayım ve demografik normalleşmenin gereğini ve referandumun ülke çapında yapılmasını şart koşar.

Düşülen vartada Ankara, bölge halkını perişan edecek Habur Kapısının kapatılması ve Bölgesel Yönetimle her türlü ticarî ilişkilerin kesilmesinden, “yurtdışına asker gönderme” tezkeresine, bir dizi iktisadî-askerî “yaptırım”a başvurmakla karşı karşıya bırakılmış.

Ankara, Bağdat’ı by pass edip Erbil’in yasadışı hortumladığı petrolü pazarlamak yerine,  Bölgesel Yönetimi en baştan ciddî ikaz edip, başta “Kerkük’ün statüsü”nün değiştirilmesi olmak üzere ecnebilerin ifsad şebekelerinin tefrika kumpası olan “ayrılık referandumu”ndan caydırabilirdi.

Bağdat’la barış ve istikrar içinde demokratik hak ve hürriyetlerin geliştirilmesiyle, Irak’ın enerji kaynaklarının âdilâne paylaşımıyla ülkenin birlik ve bütünlüğü sağlanabilirdi.  

 Ankara, hiç olmazsa bundan sonra dikkat etmeli. Günübirlik politikalarla, gereksiz müdahalelerle küresel işgalci emperyal güçlerin egemenlik ve çıkarları uğruna alevlendireceği fitne oyunlarına gelmemeli. Bölgeyi daha da kargaşa ve kaosa sürükleyecek ve Türkiye’yi uluslar arası arenada “cephe ülkesi” ve “işgalci” durumuna düşürecek tahriklerden sakınmalı.

Aksi halde bunun ağır bedelini bütün bölge halkları öder ve en çok da bu ülke insanı…

Okunma Sayısı: 2605
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı