Rus uçağının düşürülmesi sonrası, henüz emâreleri açığa çıkmazsa da, Ankara ile Moskova arasındaki gerilimin düşürüleceğine dair iyimserlik sürüyor. Bunun sebebi, süregelen ve gittikçe artan yoğun ekonomik ve ticarî ilişkiler.
Zira Türkiye, Rusya’ya iki hat üzerinden doğalgaz, petrol ve kömürle birlikte enerji için yılda 15 milyar dolar ödüyor. Yıllık kullandığı 50 milyar metreküp gazın yüzde 60’a yakınını ithal ediyor. Kışın en sert aylarında doğalgazın yüzde 80’ini temin ediyor, ayrıca çevrim santrallerindeki elektriğin yüzde 50’sini Rusya’dan ithal edilen doğalgazdan üretiyor.
Özetle, Türkiye enerji bakımından büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı. Uzun vadeli kontratlar gereği taahhüd ettiği milyarlarca doları ödemek zorunda.
Bunun yanı sıra, Türk inşaat şirketleri, yüksek cirolarla beş milyar doları bulan döviz getiriyor. Rusya’nın toplam narenciye ithalatının yüzde 40’ı Türkiye’den. Bir milyar doları bulan yaş kuru ve sebze ithalatı yüzde 16’yla birinci sırada Türkiye’den karşılanıyor…
Kısacası, söz konusu krizle ekonomik ve ticarî işbirliğinde geniş bir pazar oluşturan iki ülke büyük kayba uğruyor. Ancak Türkiye’nin ekonomik ve siyasî kaybı daha da büyük.
Ekonomik-ticarî ilişkilerde Rusya için Türkiye’nin 7. sırada olmasına karşı Türkiye için Rusya, Almanya’dan sonra ikinci sırada büyük önem taşıyor.
BÜYÜK EKONOMİK KAYIPLAR
Ne var ki, kriz üzerine, Rusya’nın bazı Türk malı ürünlerini yasaklamak dâhil bir dizi ekonomik yaptırımlar ihtiva eden yaptırımları bu ilişkileri zora sokuyor.
Putin’in imzaladığı ve 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek “kararnâme”ye göre, peşinen bazı Türk malı ürünlere kapsamlı ithalat kısıtlamaları, bazı Rus şirketlerine de Türk vatandaşlarını işe alma konusunda sınırlandırma getiriliyor.
Keza yeni yıldan itibaren Türk vatandaşlarının vizesiz girişleri durduruluyor. Türkiye Cumhuriyeti’ne ait kuruluşların Rusya Federasyonu topraklarındaki faaliyetleri ve Türk vatandaşlarının yeni işe alınması yasaklanıyor.
Yine Türkiye’ye Rus turistleri taşıyan 30 bin charter uçuşu iptal ediliyor. Rus turizm şirketleri, rezervasyon iptallerine başlamış, yılda dört milyon turistin Türkiye’ye gelmesi engelleniyor. Rusya’ya yaş sebze-meyve ihracatı kesiliyor.
Bu arada bir –iki kalem dışında hemen hemen bütün tarım ürünleri ve beyaz et alımı durduruluyor. Milyarlarca dolar kayıpla birçok sektör zora ve zarara giriyor.
Bundandır ki, karşılıklı restleşmelerle tırmanan krizin orta, hatta kısa vadede kontrol altına alınması isteniyor.
BARIŞ VE İSTİKRAR İÇİN…
Zararın neresinden dönülse kârdır. Krizin sona erdirilmesi için, Ankara’nın etkin diplomasi ve diyalogla gerilimin düşürülmesine çalışması; aklı-selim ve iz’anla müsbet politikalar geliştirip barış ve istikrar adına âcilen krize çözüm bulması lâzım.
Başta Suriye ve bölgeye barış ve istikrar getirilmesi gerek. BM Güvenlik Konseyi üyesi komşu bir ülke ile didişmek yerine, iç politikaya dönük tribünlere oynayan fevriliklerden kaçınılması şart.
Aksi halde, Suriye’deki iç savaş daha da azar, kan ve gözyaşı dinmez, barış ve huzur gelmez; Türkmenler “hedef” olur. Ve bundan başta Türkiye olmak üzere bütün bölge ülkeleri zarar görür…