"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kontrollü kaos plânı

Cevher İLHAN
30 Temmuz 2015, Perşembe
Ankara’nın son bir haftadır Suriye’nin kuzeyindeki IŞİD ve Kuzey Irak’ta PKK kamplarını- neticesiz- bombalamasının maslahatı bir türlü anlaşılmış değil.

Şimdiye kadar yapılan sınırötesi harekâtların bir sonuç vermediği, çoğu terk edilmiş tesis ve sığınaklara yapılan saldırılar örgütü daha da azdırıp güçlendirdiği bir vakıasına rağmen, bu operasyonların neden ısrarla yoğunlaştırıldığının mâkul bir izâhı yapılamıyor. 

Bu durum, küresel emperyal güçlerin IŞİD gibi El Kaide örgütlerinin bir süre kullandıktan,  “kullanılma miâdı” dolduktan sonra buruşturulup bir kenâra nasıl atıldığını ve yeni “taşeronlarla / maşalarla” değiştirildiklerini bir defa daha açığa çıkarıyor.  

Doğrusu, ABD ve koalisyon güçlerinin verilen “rol”den zaman zaman “kontrolden çıkıp haddi aşan”, IŞİD’i “hizâya getirme” ve dünyanın gözü önünde sözde “vurması” ve “çözüm süreci”nde belli bir aşamaya gelinirken “PKK operasyonları”, bu konudaki istifhamları arttırıyor. 

Ve bütün bu gerçeklere rağmen müstafi AKP hükûmetinde neden sözkonusu operasyonlar için düğmeye basılıp peşpeşe dalgalarla devam ettiriliyor… 

ECNEBİLERİN EMELLERİNE ÂLET

Görünen o ki, PKK ve IŞİD’e aynı anda yapılan operasyonlar ve iki örgütten eşzamanlı terör eylemleri üzerinden büyük bir “plân”ın bir oyunu oynanıyor. Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşın içine çekilmesinden, kargaşa ve terörün Türkiye’ye taşınmasıyla “Suriyeleştirilmesi” ve “Iraklaştırılması”na varan dehşetli bir tahrik oyunu oynanıyor.  

Aslında, Ankara’nın Ramazan Bayramı sonrası koalisyon çalışmalarının yürütüldüğü süreçte Meclis’te güvenoyu almamış geçici hükûmetin sınıra askerî yığınak yaparak sözkonusu örgütlere operasyonlar başlatması ve “ipi” uluslar arası ecnebi mihrakların elinde olan örgütlerin saldırısı Türkiye ve bölge üzerindeki bu “plân”ın bir parçası. 

PKK’nın hedef alınıp provoke edilmesiyle -başta Demirtaş olmak üzere HDP yöneticilerinin bütün sağduyu ve “silâhların bırakılması” çağrılarına rağmen- KCK ve Kandil’den peşpeşe gelen “silâhlı mücadele” tehdit ve şantajlarıyla terör örgütünün de bu oyuna getirildiğini - geldiğini ortaya koyuyor. 

Diğer yandan, El Kaide uzantısı silâhlı örgütlerin “tehdit” olarak sunulup, hava operasyonlarının yanı sıra, bir başka ülkenin topraklarını işgal anlamına gelen, hiçbir BM kararı ve meşrûiyeti olmadan askerin “güvenli bölge/tampon bölge” oluşturulması için IŞİD’in elindeki Cerablus bölgesine sokulması senaryosu sahnelenmesine zemin hazırlanıyor. 

Belli ki, IŞİD de küresel güçlerin bölgenin yeniden dizaynında bir “aktör” ve “araç” olarak istimal ediliyor. Diğer yandan 40 bin insanın ölümüne sebebiyet veren ve ötedene beri ABD-İsrail ve İngiltere gibi Batılı mihraklardan destek alan terör örgütü ağabaları olan ecnebilerin emellerine hizmet ediyor.

Anlaşılan, adı geçen örgütleri istimal eden, bölge üzerinde egemenlik emelleri, enerji kaynakları ve hatlarını ele etme çıkarları peşindeki güçler, on üç senedir süregelen AKP iktidarının sürmesini istiyor. Ve bu projesi, Erdoğan’ın daha yeni yapılan seçimleri hiçe sayıp “erken seçim”i dayatması taktiğiyle örtüşüyor, örtüştürülüyor…

TÜRKİYE’Yİ ATEŞE İTİYOR!

Özetle, tam da koalisyon çalışmalarının hızlandığı vetirede, bizzat Cumhurbaşkanı’nca “erken seçim” sürekli gündemde tutuluyor. Koalisyon kurulması ihtimali yüzde 50’yi aşmıyor. 

Bundandır ki, Kasım’da yapılacak bir erken seçimde HDP’nin barajı aşmaması ya da kılpayı aşması ve MHP’den gelecek bir-iki puanla AKP’nin (eksik kalan) 18-20 milletvekilini tamamlayıp- tek başına iktidara gelmesi hesâbına Türkiye vahim bir biçimde kaos ortamına sürükleniyor. 

Seçimden hemen sonra “HDP ‘çözüm süreci’ni bundan sonra rüyâsında görür” diyen Başbakan Yadımcısı Yalçın Akdoğan’ın HDP’nin Öcalan’a karşı ‘Brütüs’lük’ yaptığını ve Demirtaş’ın Öcalan’ı anlamsızlaştırmaya çalıştığını söyleyip HDP’ye yüklenirken, “Öcalan, bunları yakalasaydı sopayla kovalardı” diye konuşması, bunun ifâdesi. 

Keza baştan beri bütün ikazlara rağmen bigâne kalınmasına karşı, gelinen noktada bizzat Başbakan Yardımcısı’nın ağzından ilk kez açık açık “Fevkalâde tehlikeli bölgelere ulaşmış bir IŞİD tehdidi var” diye “bu örgütün ‘birinci derece’de tehdit oluşturduğu ve bu tehdidin ortadan kaldırılması gerektiği” açıklaması bunun tezâhürü…

Peki, Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi, 7 Haziran seçimlerinde daha yeni tecelli eden millet irâdesinin gereği halen koalisyon çalışmalarının devam ederken, neden ille de terör fitnesiyle ateşe atılması pahasına Türkiye’yi “kontrollü” kaosa itiyor? 

Okunma Sayısı: 2906
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı