“Çözüm süreci”ni yeniden şiddet ve teröre dönüştüren yanlışlıklar, sadece terör örgütünün kırsaldan şehre inip silâh yığınağı yaptığına dair resmî rapor ve itiraflarla kalmıyor…
Mâlum, örgütün “silâh yığınağı yaptığı”, Emniyet’in bir buçuk yıl önce MGK ve Bakanlar Kuruluna sunduğu “PKK’nın 2013’ten beri ‘çekiliyoruz’ dediği dönemde KCK eliyle ‘şehir savaşına hazırlık’ için kentlerdeki evleri mühimmat deposuna çevirip 80 bin uzun namlulu silâhı sakladığı” raporlarıyla belgelendiği siyasî iktidara yakın medyada yer aldı.
Geçen sürede iktidar partisi yöneticileri, devletin operasyon yapmadığı son iki buçuk yılda örgütün her tarafa yığınak yapıp terör estirdiğini, yol kestiğini, vatandaşları dağa kaçırdığını söylediler. Başbakan, örgütün “2013 yılında ‘bütün silâhlı unsurlar Türkiye’yi terk etmesi’ bir yana, aksine son iki yılda Türkiye’de yıkıcı yıpratıcı saldırılarını artırabilmek ve savaş için ciddi yığınak yaptığını” açıkladı. Cumhurbaşkanı, açık açık “”Çözüm süreci’ne ihânet ederek silâh çok ciddî silâh stokladılar” itirafıyla gerçeği teyid etti.
RESMÎ RAPOR VE İTİRAFLARLA...
Hatırlanacağı üzere, Oslo’daki “müzâkereler”de MİT Müsteşar Yardımcısı PKK’nın Avrupa’daki elebaşlarına “Türkiye’nin neresine ne kadar silâh ve patlayıcı konulduğunu biliyoruz” demişti.
Kısacası, “PKK, ‘çözüm süreci’ni yeniden güçlendirip silâhlanmak ve ayaklanma ortamını bulmak amacıyla sinsi biçimde kullandığını” söyleyen hükûmet sözcüsü, “Silâh zaten ellerinden hiç düşmedi, her şeyden haberimiz vardı” diye konuşarak “silâh yığınağı” bildikleri bildirmişti.
Bu hususta, uzun yıllar Doğu-Güneydoğu illerinde valilik görevlerinde bulunan MHP Isparta Milletvekili Nuri Okutan’ın Dağlıca’daki terör saldırısıyla ilgili, iktidarın “çözüm süreci”nde PKK’nın şehirlerde silâh yığınağı yapılmasına göz yumduğuna, güvenlik birimlerine terör örgütüne operasyon yapmaması için baskı yaptığına dair çarpıcı sözleri, bu açıdan oldukça önemli.
“2011’den sonra Suriye terörist ihraç etmeye başladık” diyen Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in, AKP hükûmetinin “çözüm süreci”nde terör örgütünün faaliyetlerini tâkip etmesi gereken istihbarat birimlerini etkisiz hale getirdiğine dikkat çekmesi, vahameti açığa çıkarıyor.
Yine Emekli Korgeneral Naim Babüroğlu’nun, “AKP, iki buçuk yıl boyunca askere-polise ‘operasyon yapmayın’ emrini verdi” cümlesi, işin içyüzünü deşifre ediyor...
SİYASÎ CİNÂYETİ İŞLENMİŞ…
Gerçekten, madem devlet/hükûmet terör örgütünün silâhları nerede istiflediğini biliyordu, neden ortaya çıkarmayıp üç günde 34 şehidin verilmesi raddesine getirildi?
Görünen o ki, bölgede neler olup bittiğini kimse bilmiyor. Karanlık ilişkiler ağında bir oyun oynanıyor. Terör üzerinden yolsuzluk ve hırsızlık iddialarının üstünün örtülmesi ve siyasî rant elde edilmesi komplosu kurulmuş.
Ne var ki, “masa”yı devirmekle “çözüm süreci”nin berhava edilmesiyle kalınmıyor. Tırmandırılan terör fitnesiyle ateşin içine atıp son bir ayda 120’den fazla şehidle kan gölüne çeviren yanlışlar bununla bitmiyor; kutuplaştırılan kitlelerin provoke edilip sokağa dökülerek çatışmalarla kardeş kavgasına sürüklendiği fecaatte, erken seçim ve politik hesâplar uğruna ülkenin terör belâsına itilmesine seyirci kalınması siyasî cinâyeti işlenmiş...
Yazık değil mi, bu millete ve bu ülkeye...