"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“İstikşâfi”den siyasî krize…

Cevher İLHAN
15 Ağustos 2015, Cumartesi
Yurdun dört bir yanından terör saldırıları ve operasyonlar vartasında şehid cenâzeleri gelirken, içte ve dışta devâsa problemlerle karşı karşıya kalan Türkiye, siyasî hesaplar uğruna krize sürükleniyor.

Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanı, son üç seçimde beklenmediği ve 10-18 günde yeni hükûmetler kurulduğu halde, Meclis Başkanı ve Başkanlık Divanının seçilmesi “gerekçesi”yle süreci geciktirdi. Seçimden bir ay sonra ancak müstafi Başbakan’a hükûmet kurma görevini verdi. Ve seçimin üzerinden yetmiş gün  geçtiği halde hâlâ bir arpa boyu mesâfe alınmadığı görüldü. 

CHP’nin dört yıllık geniş tabanlı yüksek profilli bir koalisyon önerisine karşı, her ne kadar AKP sözcülerince “süreli reform koalisyonu” teklif edildiği iddia edilse de, görüşme tutanaklarından, “üç aylık seçim hükûmeti” önerdiği ve herhangi bir koalisyon teklifi yapılmadığı su yüzüne çıkıyor.  

Ve sonuçta iktidar partisinin, koalisyon değil mevcut –üyelerinin büyük bir bölümü milletvekili dahi olmayan- müstafi geçici hükûmetle ya da yine bir AKP seçim ve azınlık hükûmeti ile “tekrar seçim” istediği bâriz bir biçimde ortaya çıkıyor. 

RİSK NEDEN GÖZE ALINIYOR?

Evvelâ,. yıllardır Meclis’te yan yana oturdukları, programlarıyla, seçim bildirgeleriyle, hedefleriyle bilindikleri ve birbirlerini tanıdıkları halde iki partinin “istikşâfi” görüşmelerle bilinmedik neyi keşfettiler; doğrusu, merak konusu?

Anlaşılan o ki, AKP Cumhurbaşkanı’nın dayatmasıyla “erken seçim” hesâbına hep ağırdan almış; ve bu yüzden sanki 7 Haziran seçimleri olmamış gibi hükümsüz kılınarak Cumhuriyet tarihinin en kısa süresinde 4-5 ay sonra apar – topar ülke seçime götürülüyor.

Sahi, neden görev Davutoğlu’ndan sonra anamuhalefet partisi liderine verilmiyor da, kırk beş günlük “anayasal süreç” boşuna harcanıyor? Ve niçin daha kendisine görev verilmesi dışında hiçbir alternatifi denenmeden Başbakan çıkıp “diğer alternatifler tükendi” diye peşinen kesip atıyor? 

 Peki, Meclis’in en çok milletvekiline sahip iki partisi arasında bir aydır devam eden görüşmelerden sonucun alınacağı genel başkanlar arasındaki toplantıdan bir gün önce Erdoğan’ın Saray’da sekizinci kez topladığı muhtarlara Başbakan’ın yürüttüğü koalisyon çalışmalarını açıkça torpillemesinin sebebi nedir? Davutoğlu’na, “Eğer ilkelerinde anlaşamazsa intihar edecek hali yok?” diye açıkça “tâlimat” gibi “ayar” vermesi neden?

Gerçekten, hemen hemen bütün anketler ve kamuoyu araştırmaları, bu yıl içinde apar topar gidilecek bir tekrar seçimin sonucunun değişmeyeceğini bildirirken; seçim üstüne seçimin seçmenin tepkisini çekeceği ve hatta iktidar partisi aleyhine ters tepeceği ve oylarının düşeceği tesbitleri yapılırken, AKP bu riski neden göze alıyor? 

Ve yeniden seçimle ekonominin darboğaza girip “imdat!” işâretleri vermesine, kamplaşma ve kutuplaşmanın keskinleşip ülkenin bölgesel, mezhebî ve etnik ayırımlarla gerginliğe itilmesine, sosyal patlamalarla kargaşaya sürüklenmesine karşı AKP neden hırsla “tekrar seçim”de ısrar ediyor?

NEDEN ISRARLA SEÇİM!

Sonra, azan terör tehdidiyle bazı illerde asker-polis sokağa çıkamaz hale getirildiği çatışma ortamında. “çözüm süreci”nin resmen tasfiyesiyle özellikle Güneydoğu ve Doğu’daki bazı bölgelerde sandık ve seçim güvenliği nasıl sağlanacak? 

Görünen o ki, yanıbaşında bir iç savaşın yaşandığı, iki milyon mültecinin sosyal krizlere yol açtığı kritik vasatta ülke sırf iktidar partisinin bir-iki puan alması hesâbına, “bu seçim olmadı, bir defa daha” diye ülkenin milyarları harcanıyor. AKP’nin tek başına iktidarıyla başta 17-25 Aralık soruşturmaları olmak üzere, ucu bazı eski bakanlara uzanan yolsuzluk ve rüşvet iddialarının yargının önüne gelmemesi için Türkiye altı ay içinde ikinci defa seçime sürükleniyor. 

Durum ortada. Belli ki, bir “oyun plânı” işliyor. “İstikşâfi görüşmeler” icâdıyla kamuoyu iki ayı aşkındır oyalanmış. AKP ile CHP arasındaki bir aydır süren görüşmelerde baştan sona bir siyasî taktik güdülmüş; temel konularda mutâbakat ve uzlaşma arayışı olmamış. 

Yapılan seçimlerin sonucunu beğenmeyen Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi yeniden erken seçime zorluyor. “Yanlış yaptınız, kararınızı düzeltin!” diye milletin irâdesini baskı altına alıyor. Zoraki yeni seçimle âdeta bir “zar” daha atıyor, şansını bir defa daha denemek istiyor.

Peki, bu seçimde de beklenen “sonuç” alınmazsa ve bir defa daha “koalisyon” kararı çıkarsa ne olacak? Cumhurbaşkanı ve hükmettiği (eski) partisi zaman ne yapacak? AKP tek başına iktidara getirilinceye kadar seçimler tekrar mı edilecek?!

Okunma Sayısı: 2274
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    18.8.2015 11:03:18

    AKP 7 HAZİRAN daki tokadın hıncını çıkarmak,yaptığı kanunsıuzlukların,haksızlıkların,yağma ve talanların hesabının sorulamaması için SİRK TİYATROSU SERGİLEMEKTEDİR.Atalarımız ne güzel ifade etmişler.'NAMAZDA GÖZÜ OLMAYANIN,EZANDA KULAĞI OLMAZ,KOALİSYON için ve millet-memleket için fedakarlığı laftan ibaret olan SOYGUNCU USTANIN TAYFALARIDA onun direktifi ile milleti kandırdıklarını zannediyorlar.ERKEN SEÇİM İNŞAALLAH uyanamadıkları o tokadın daha şiddetlisini celb edecektiir.

  • Ali Kiren

    15.8.2015 12:15:38

    Bana sorarsanız, Davutoğlu'nun diğer siyasi liderler görüşmesi, bir koalisyon hükümeti kurmaya çalışmak için değil, ne yapıp edip bir koalisyon hükümeti kurmamalı düşüncesiyle vakit geçirmek olmuştur.

  • Karayel

    15.8.2015 06:07:10

    “İstikşâfi görüşmeler" karsi tarafin nabzini yoklamak... Vatan, millet, din, iman, sosyal hayat, hukuk devleti, demokrasi, istihdam, huzur, baris, emniyet gibi degerlere karsidaki siyasal parti ne kadar önem veriyor? Bunlari anlamaktir. Birinci Avrupa böyle biliyor böyle uyguluyor, böyle siyaset dersi veriyor. Türkiye'de tam bir kurnazlik, ucuz siyaset oyunlari, hubbu cah denilen makam sevdasi, gizli sirk denen söhretperestligi kimseye kaptirmamak mücadelesi gibi Ikinci Avrupanin bile sergilemekten utandigi bayagi, adi sahneler yasandi. *** Yag bozulunca zehir olurmus, yogurt bozulunca daha kullanilabilirmis. Anadolunun bozulmuslari "vicdansiz hayvanlar" ISID canavarlarina tas cikariyormus meger.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı