Seçimin üzerinden 36 gün geçtiği halde Cumhurbaşkanı’nın yeni hükûmeti kurma görevini vermesi oyalaması tartışılırken, koalisyon hesapları ortasında birçok önemli ayrıntı karambola geldi.
7 Haziran seçimleri sonrası Meclis’teki desteğini kaybedip “azınlık hükûmeti”/“topal ördek” durumuna düşen AKP hükûmeti, müstafi olduğu halde içte bürokraside 700’ü aşan yoğun atamalar yaptığı gibi dışta da oldubittileri sürdürüyor. Propaganda ve söylemin aksine sürdürülürken, en son açığa çıkan Roma’daki Türkiye – İsrail gizli görüşmeleri bunlardan biri,
Bilindiği gibi, Erdoğan’ın Başbakan olarak 29 Ocak 2009’da Davos’taki panelde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “one minute” çıkışından ve dokuz vatandaşın katledildiği 31 Mayıs 2013’teki İsrail’in Türk Bayraklı yardım gemisi Mavi Marmara saldırısından sonra yeni ekonomik-ticari, askerî/savunma sanayii anlaşmaları ve silâh alımı ihâleleriyle işbirliği daha da arttırıldı. İsrail’den ithalatın yüzde 40 yükseldiği, iki ülke ticaretinin son beş yılın en yüksek oranına ulaştığı resmen belirtildi.
Bu çerçevede İsrail’le yeni enerji ve silâh alımı ihâleleri imzalandı. Bilhassa mühimmat ve savunma sanayi ithalatı özellikle Mavi Marmara baskınının ardından önceki yıla göre 100 kat artışla 5 milyon doları bulduğu İsrail Savunma Sanayii Müsteşarlığı olmak üzere, İsrailli yetkililerin ifâdesiyle ikrar edildi. Bu durum, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileriyle resmen belgelendi. (Milliyet, 6.1.14)
İŞBİRLİĞİNE DEVAM…
Yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verileriyle, bu süreçte ithalatın yanısıra ihracatın da hızlı artışla kat kat gerçekleştiği belirtildi.. Devlet ajansı AA’nın İsrail Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanlığı ile Ankara’daki Ticaret Ataşeliği’nden derlediği bilgilerle, başta kimyevî maddeler ile tarım ve rafine petrol ürünleri olmak üzere, karşılıklı ticaretin bu dönemde yüzde 30’u aştığı duyuruldu. TC Ekonomi Bakanlığı’nın Meclis Başkanlığı’na 9.7.2012 tarihli cevabında İsrail’le ekonomik-ticarî ilişkilerin artışı resmen tescil edildi. Keza Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman zaman İsrail’e yönelik sert ifadelerinin aksine, İki ülke arasındaki ithalat ve ihracatın yanı sıra Türkiye-İsrail petrol ticareti rekor kırdı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Kasım 2014 Petrol Sektör Raporu’na göre, petrol ihtiyacının yüzde 90’ını ithalatla karşılayan Türkiye, petrol ithalatında İsrail’den aylık yüzde 42 artışla yüzde 9 pay ile petrol zengini S. Arabistan’ı geride bıraktı.
Kısacası, İsrail petrol ve doğalgazının Türkiye üzerinden pazarlanması projesiyle bu ülkeyle ekonomik, savunma, politik ve jeopolitik stratejik işbirliği tam gaz devam ediyor.
Başbakan’ın oğlunun sahibi olduğu MB Shipping Company’nin iki yük gemisiyle Türkiye - İsrail arasında ticarî eşya taşıdığı süreçte, İsrail-Türkiye ticaretinin yüzde 30’la artışla bütün dönemlerin en yüksek ticeret hacmine ulaştığı açıklandı.
Özetle, İsrail’e sadece kamuoyuna karşı “kuru kınamalar”la ve “söylemler”le kalındı. İsrail’in Mescid-i Aksa saldırısına karşı “rest” çekilip meydan okunarak kamuoyuna “İsrail karşıtı” imaj pompalandı; lâkin 13 yıllık AKP iktidarında Ankara’nın ikircikli politikalarla birçok alanda İsrail’le her türlü ekonomik mutabakat zabıtları, ticarî, savunma sanayii anlaşmaları, İsrail firmalarına silâh/mühimmat alımı ihâleleri, askerî anlaşmalarla işbirliğinin sürekli ilerletildi…
“NORMALLEŞME” PARAVANINDA
Bu minvalde, seçimden önce her fırsatta “İsrail karşıtlığı”yla oy toplama peşinde olan AKP hükûmletinin işbirliği ve diyaloğu perde altında yapıldığı ortaya çıkıyor.
Gürültüye getirilse de, 22 Haziran’da Türkiye Dışişleri Bakanlığı adına Müsteşar Feridun Sinirlioğlu ile İsrail Dışişleri Direktörü Dore Gold arasında Roma’da “gizli bir toplantı” bunun ifâdesi.
Ne var ki, en son sınır geçiş Mısır’ın geçiş yolunu kapatıp ro ro seferlerini iptal etmesiyle ve Müslüman Suriye kapısının kapatılmasıyla Ortadoğu ülkelerine ihracatta çıkmaza giren Ankara’nın, Müslüman ve komşu bölge ülkeleriyle işbirliği ve diyaloğa girmesi gerekirken, ısrarla “İsrail’le normalleşme” paravanındaki bu hamlesi kamuoyundan gizleniyor.
Oysa Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, Roma’daki “Türkiye-İsrail” gizli görüşmesini doğrulayıp, “İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi” adına iki ülkenin görüşmesi çok normal. Zaten bu görüşmeler yeni değil. Geçmişten beri uzmanlar düzeyinde iki ülke bir araya geliyor” savunması, “gizli görüşme”nin Dışişleri/hükûmet politikası olarak devam ettiğini ortaya koyuyor.
Peki, görüşmenin içeriğinde neler vardı? Geçici AKP hükûmeti, yeni hükûmeti beklemeden neden ille de İsrail ile ilişkileri “canlandırmak ve normalleştirmek” peşinde?