Bütün vaadlere rağmen düze çıkacağı ümidinin gittikçe yok olduğu ekonomik çöküşten eğitime ve sağlığa, turizmden tarıma bütün alanlarda iflas eden, Suriye meselesinden sığınmacı problemine, İsrail’le “kirli gizli ticaret”ten “mavi vatan” iddiasına dış politikada duvara toslayan “iktidar cephesi” yeni oyalamalar sahneliyor.
“Karadeniz’de gaz bulundu!”, “Gabar’da petrol fışkırdı!” benzeri “uyduruk müjdeler”in, “yerli uçak”, “togg”, “uzayın fethi”, “Ay’a yumuşak ve sert iniş” propagandasının fos çıkmasına karşı yeni taktikler geliştirmeye çalışıyor.
Bu yüzden, yirmi iki yıllık iktidarda ayyuka çıkan yolsuzluğun, rüşvetin, hırsızlığın, ihaleye fesat karıştırmanın, milletin malını “yandaşlar”a peşkeşin üstünü örtmek amacıyla her çeşit karartma ve iftiraya tevessül ediliyor.
MUHALEFETİ DAĞITMA OYUNLARI
Düşüşü şimdi de 2026’ya ertelenen enflasyonun önünün alınmaması, peşpeşe fahiş zamlarla, yeni ek vergilerle katlanan pahalılığa karşı muhalefetin halk nezdinde kararlı siyaset yapmasını önlemek için seçim sonrası ortaya atılan “yumuşama-normalleşme”nin de zaman kazanmaya dönük bir oyalama olduğunun açığa çıkmasıyla “iktidar cephesi” yeniden kutuplaştırma siyaseti”ne döndü.
Ancak bunun da artık millet nezdinde makes bulmayıp bir sonuç vermemesi, iktidar partisinin 2002’deki oy oranının da altına düştüğünün görülmesi üzerine bu kez “gövde gösterisi”, hâlâ “güçlü olduğu, ayakta kaldığı” havası verme ve “dibe vurdurdukları ekonomiyi yine bunlar kurtarır” algısı oluşturma peşinde.
Özetle, “iktidar cephesi” tam bir türbülansta. Bu yüzden bütün engellemelere rağmen yüzde 48’le tek kişilik rejim”e karşı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” kapsamında demokrasi ve hukukun üstünlüğünde bir araya gelen “millet ittifakı”yla oluşan demokratik muhalefeti dağıtma komplosunda.
Bu maksatla geçmişte Ecevit’in on bir kişiyi AP’den transfer ettiği, sonradan ikisi Yüce Divan’da yargılanan onbir kişilik “Güneş motel” tezgâhlarının kimseye bir şey kazandırmayıp daha da dibe vurdurduğu vakıasına rağmen “millet ittifakı” partilerinden seçilen milletvekillerini iktidar partisine katma kumpasları kuruluyor.
DEMOKRAT SİYASETE KARŞI…
Belli ki AKP, başta yüzde 9.7 ile“seçim barajı”na takılan D(Y)P olmak üzere yüzde 40’tan fazla seçmenin temsil edilmediği, yüzde 34.7 ile Meclis’in yüzde 65’ini doldurup tek başına iktidara geldiği 3 Kasım 2002’deki seçimin hevesinde.
Bundandır ki her fırsatta demokrasiyi, muhafazakârlığı, milliyetçiliği kullanan, dini ve mukaddes değerleri siyasette istismar eden iktidar, son süreçte bilhassa demokrat-muhafazakâr partilerde açık işâretleri verilen “tek kişilik rejim”e karşı “demokratik muhalefet” adına Meclis’te güçlü grup - gruplar kurma, ardından “demokratlık esası”yla birlik ve beraberlik formülerinde toplanma irâdesinin ortaya konulmasından fevkalâde tedirgin. Bu irâdenin seslendirilmesini dahi istemiyor.
Bu maksatla her türlü katakulliye başvuruyor; muhalefetin, dahası “merkez sağ” denilen demokrat-muhafazakâr muhalefetin bir araya gelmesini istemiyor. Bu panikle her çeşit tahkiri savurduğu, daha düne kadar “çapsız”, “zübük”, “cibilliyetsiz” dediklerini toplama çabasında.
Bütün oyun ve oyalamaları boşa çıkan “otoriter rejim”, en azından bir süre daha kamuoyunu oyalama ve siyasi iflası öteleme hesâbıyla belediye başkanlarını, milletvekillerini transferle “güçlülük” gösterisine canhıraş çırpınıyor; bir netice alamayacağını bile bile.