Rejimin muhalif grupların kontrolündeki “Halep’i kurtarma” operasyonunda binlerce sivilin katledip on binlerin kuşatma altındaki şehirden tahliyesi ağır aksak yürürken, iç savaştan kalan Suriye halkını mezhebî iftirakla birbirine kırdırılıp bütün bölgede mezhep savaşı senaryoları sahneleniyor.

Tıpkı bir zamanlar Irak’ı işgale gerekçe uydurmak için piyasaya sürülen uyduruk “karabatak videosu” gibi Suriye saptırmaları da tam gaz devam ediyor. Yabancı-yerli medyada, özellikle sosyal medyada sahte görüntülerle karşılıklı Sünnî-Şii husûmeti körükleniyor.

Yabancı istihbarat servislerinden servis edilen, ancak önemli bir kısmının tamamen kurgu olduğu sırıtan, hiçbir gerçekliği olmayan “paylaşımlar”la Suriye’de ve Suriye ekseninde bütün bölgede mezhebi farklılık telkini manipülasyonuyla “Ecnebilerin parmak karıştırmasına zemin hazırlanıyor.”

Haleb’in Sünnî yapısı ile İdlib’in Şiî nüfusu, muhalif grupların Sünnî mensubiyeti ile Şam yönetiminin Nusayri-Alevî karakteri üzerinden 700 bin insanın katledildiği ülke, etnik tefrikaya ek olarak bu kez “Sünnî” ve “Şiî” parametreler üzerinden kışkırtmalarla bir taşla birkaç kuş vuruluyor.

TOPYEKÛN SÜNNΖŞİÎ SAVAŞI

Böylece “Sünnî”, “Nusayri-Alevî”, “Kürt”, “Türkmen” ve hatta “Dürzi” ve “Hıristiyan” tandanslı mezhebî ve etnik iftirakla parçalanmasıyla ülke tam bir kargaşaya sürükleniyor.

Bu arada Suriye’nin güneyinde IŞİD’in İsrail’in doğusunda Rakka merkezli emperyal güçlerin güdümündeki “uydu devletçiği” tahkimi yapılırken, Kuzey Suriye’de Türkiye’nin 911 kilometrelik sınırı boyunca PYD/YPG’nin “Rojova/Batı Kürdistan koridoru” taşeronuna alan sağlanıyor.

Belli ki küresel mihraklar, Şam ve Tahran’ın yanısıra, işgalden sonra Şiî hükûmetlerin yönetimine verilen Bağdat ve Hizbullah’ın etkin olduğu Beyrut’tun “mezhebî yakınlığı”nı istimalle, bölgeyi sarıp sarsacak topyekûn “mezhebî-siyasî kavga”yı alevlendirme peşinde. Fitnenin bütün İslâm dünyasına sıçratılması plânlanıyor. Suriye, İran, Irak, Lübnan/Hizbullah’tan Şiî nüfusun ağırlıkta olduğu bazı Orta Asya ülkeleriyle oluşturulacak “Şiî bloku”na karşı, Suudî Arabistan, Mısır, Körfez ülkeleri ile Kuzey Afrika’ya uzanan “Sünnî kuşağı” çıkarılıyor. Ve “Sünnî cephe”nin “yeni lideri” rolü biçilen Türkiye, Müslüman komşularıyla karşı karşıya getiriliyor.

Kısacası, küresel emperyal mihrakların ve ifsad şebekelerinin terör ve iç savaşla çökerttikleri Suriye’nin mezhebi – etnik parçalara taksimiyle parçalanmaya teşne hale getirilmesiyle, İslâm dünyasında topyekûn mezhep savaşı projesi ateşleniyor.

Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry’in yaklaşık bir sene önce “B plânı”yla, “iç savaş sonrası Suriye’nin bir bütün kalmayıp en az dörde bölüneceği”ni söylemesi; Kremlin sözcüsü Peskov’un “Suriye’nin silâhlı tedhiş örgütlerin tasallutundan kurtulamaması durumunda parçalanıp bütün bölge için felâket olacağı” uyarısı ve Rusya Dış İstihbarat Servisi eski Başkanı General Trubnikov’un “Suriye dağılırsa Kürdistan kurulur” ihbarı, İsrail Millî Güvenlik Kurulu’nun raporuyla, “Nil’den Fırat’a ‘arz-ı mev’ud’da (vaad edilmiş topraklarda) ‘büyük İsrail’in egemenliği ve güvenliği hesabına “Ortadoğu’yu mezhebi-etnik kutuplaşmalarla parçalama plânı”nın ifşaatları…

ANKARA, BÜTÜNLEŞTİRİCİ OLMALI

Özetle, Musul operasyonunda Dışişleri Bakanı’nın, “Bazı ülkelerle grupların da tahriki ve desteğiyle intikam içindeki Şiî milis örgütleri Sünni ağırlıklı bölgelere saldırmak istiyor” açıklaması ve Cumhurbaşkanı’nın, “Telâfer’de Türkmen kardeşlerimiz ikiye bölünmüş” yakınmasıyla Ankara’nın da kandığı vahim mezhep çatışması tahriki bu kez Halep üzerinden kotarılmaya uğraşılıyor.

Tıpkı Musul üzerinden uzun süre tezviratı yapılan, lakin tamamen bir algı operasyonu olduğu ortaya çıkan “Haşti Şa’bi - Şiî tehdidi” algı operasyonunda olduğu gibi, çoğu Batı kaynaklı “Şiî milis güçleri ile bölge dışından güçlerin, Halep’te sivillerin tahliyeleri engellediği” sansasyonun maksadı bu.

Hükümet sözcüsünün, altı yıldır süren ve en az 600 bin insanın öldüğü Suriye’de küresel güçlerin bölgedeki güç kavgasında silâhlı grupları maşa olarak kullanıp “vekâlet savaşları” verdiklerine dikkat çekip, “Bizim en büyük endişemiz, eğer doğu Halep’te, birtakım mezhebi güçlerin devreye girmesiyle, maalesef önümüzdeki uzun yıllara sirâyet edecek Suriye genelinde bir mezhep çatışmasının da başlangıcını oluşturabilir” ifâdesi bunun ikrarı.

Bu dehşetli ifsada karşı Ankara, Suriye’nin toprak bütünlüğü, bölge barışı ve istikrarı için, insanî yardımlarda hiçbir mezhebî – etnik ayırıma girmeden, tarihine yakışır kapsayıcı, kucaklayıcı, birleştirici ve bütünleştirici politikalar izlemeli.