Tesbit şu ki, emr-i vakilerle Türkiye’nin güvenliği ve istikrarını tehdit ediliyor, terör ve göç dalgaları pompalanıyor; soğuk savaş sonrası bölgenin haritası yeniden şekillendiriliyor.
Keza Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminın yanısıra Musul – Kerkük bölgesi de Bağdat’tan koparılarak, Irak emperyal güçlerin hegemonyalarına göre ufaltılıyor.
Suriye’de Öcalan’ın “demokratik konfederalizm stratejisi”ne uygun olarak küresel güçler ve “İsrail hesâbı”na ülkenin toprak bütünlüğü parçalanıyor. Fırat’ın doğusunda muhtelif derinliklerde 500 kilometreden fazla sınır hattını kontrol eden PYD-YPG, Kuzey Suriye’de “Rojova/Batı Kürdistan koridoru” teşkil edilirken, IŞİD unsurlarının toplandığı bir “terör kantonu”na alan sağlanıyor.
Cerablus operasyonu ile Türkiye’nin, Fırat’ın batısında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte tuttuğu –henüz 20-25 kilometreyi bulan ve 50 kilometreyi bulacağı söylenen- “terörden arındırıldığı” belirtilen alanın söz konusu silâhlı örgütlerin tasallutundan nasıl korunacağı muamması devam ediyor.
Olup bitenler, Ankara’nın Ortadoğu ve “Suriye politikası”nın iflâsını ve açmazını bir defa daha ortaya koymakla beraber, IŞİD gibi El Kaide’den kopma örgütleri, işgalci-istilâcı küresel güçlerin ve uluslar arası ifsad şebekelerinin, egemenlik ve enerji kaynaklarını sömürme projeleriyle musallat ettiklerini gösteriyor.
Yemen’den Çeçenistan’a, İngiltere’den Kuzey Afrika’ya dünyadan devşirilen ecnebi mâmulü IŞİD’in girdiği ülkelerde şehirleri, köyleri, barajları, fabrikaları, sanayi tesislerini, stratejik merkezleri tahribi, küresel ağababalarından aldığı “yıkıp yakma görevi”yle, dahili çatışmalar ve iç savaşla çökertmeyi hedeflediği, iç savaşla müdahaleye zemin hazırladığı; böylece “İsrail’in hâmisi” küresel zâlim güçlerin menhus maksadına hizmet ettiği sırıtıyor.
“Tepeden” gelen tâlimatlarla yer değiştirip bölgeden bölgeye ve hatta ülkeden ülkeye kayan tedhiş örgütlerinin katliamlarıyla bütün bölgenin mezhebî ve etnik tefrika fitnesiyle iç savaşa itilmesi, bölünüp parçalanması senaryosu sahnelediklerini su yüzüne çıkarıyor.
BOP’UN HEDEFLERİ TAM ÖRTÜŞÜYOR!
Kısacası, önce “terörle mücadele” paravanında bu örgütlerin terörle tahrip edip kargaşa ve iç savaşa sürükledikleri ülkelere, kentlere giriliyor. Akabinde “IŞİD yaygarası” koparılarak “hedef Müslüman ülkeler”e müdahaleye gerekçe ediliyor. Terör, çatışma ve iç savaşla bu ülkeler tüketilip emperyal güçlerin işgaliyle yeraltı ve yerüstü kaynakları sömürülüp talan ediliyor.
Akabinde, IŞİD ve benzeri radikal örgütlere biçilen “rol”, mezhebî tefrika üzerinden bölgeyi Sünnî-Şiî bloklara taksimle “hedef ülkeleri” üçe-beşe bölüp parçalanmaya teşne haline getirmek. Fas’tan Afganistan’a İslâm ülkelerini, “büyük Ortadoğu projesi”ne (BOP) müheyya hale getirmek.
Bundandır ki, “IŞİD haritası”yla Pentagon’un “BOP haritası” aynı. Küresel ve bölgesel bazda BOP’un hedefleriyle söz konusu örgütlerin amaçları tam örtüşüyor.
Özetle, “ecnebilerin parmak karıştırması”na zemin hazırlayan, bölgeyi kargaşa ve kaosla bölünüp parçalanma felâketine duçar ediyor. En vahimi de, vahşice infazlarla insanlık nezdinde İslâm’ın imajı bozulup karalanıyor. Kur’ân’ın sulh, adâlet, hak ve hürriyet mesajı gölgelenip engelleniyor.
Ankara, “ecnebilerin parmak karıştırması”na zemin hazırlayan bu oyun ve entrikalı projelere karşı son derece dikkatli olmalı…