“Tek adam rejimi”yle başlayan ekonomik çöküşe karşı iktidardakiler sürekli siyasi polemiklerle gerçeklerin üstünü örtme ve ülkenin asıl gündemini sanal suni oldubittilerle saptırma peşinde.
İftiralı videolarla muhalefete “teröre destek”, “terörist” ve “vatan haini” isnatlarını sürdüren partili Cumhurbaşkanı’nın son “ev zencisi” ve “cibilliyeti bozuk olanlar” hakaretinden sonra Meclis kürsüsünde görüş ve eleştirilerini ifade ettiği için iktidar partisi üyelerince saldırılıp kan akıtılarak darbedilen bir muhalefet milletvekiline “marjinal” ve “provokatör” tahkiri gerginliği tahrikin son tezâhürü.
Ve Türkiye sanki “savaştaymış” gibi derin yoksulluk ve ağır ekonomik şartlar altında ekonomi çan çekişiyor.
KRİZ DAHA DA DERİNLEŞİYOR…
Ekonomistlerin tesbitiyle, öncelikle yatırım, üretim ve istihdamdan yoksun kırılgan “ekonomi”de başta kağıt, şeker ve gübre fabrikaları olmak üzere istihdam ve üretim alanları haraç mezat satılırken, “paradan para kazanma” işgüzârlığı üretimi felç etmiş.
Yüzde 60’a varan kat kat yüksek faizle dışarıdan getirtilen sıcak para rantı girdabında Merkez Bankası eski Başkanı’nın itirafıyla paradan para vurgunuyla Türkiye’den 500 milyar dolar yurtdışına çıkarılmış.
Cumhurbaşkanı’nın “cebimizden bir lira çıkmayacak” dediği dolar garantili şirketlere sadece 2023’te 168 milyar gitmiş. AKP iktidara geldiğinde 140 milyar dolar olan Türkiye’nin dış borcu 510 milyar dolara çıkmış. Ve vatandaşların kredi borcu 1 trilyon lirayı aşarken, sadece Kur Korumalı Mevduat faizine 1 milyar 300 milyon hebâ edilmiş. 70 milyar liralık borç faizi 1 trilyon 250 milyara çıkmış; gelecek yıl 1 trilyon 750 milyara ulaşacağı belirtiliyor.
Bu arada milyarlarca liralık borçları silinen, milyarlık vergileri affedilen “yandaş şirketler”e kıyaklar sürüyor. Bu sene toplanacak 7.5 trilyon verginin -şimdiye kadar tek kuruş vergi ödemeyen iktidara yakın şirketlerin ödeyeceği- 2.5 trilyonundan peşinen vazgeçildiği belirtiliyor.
“Yeni vergi paketi”yle vatandaşlara yeni ağır ve ek vergiler salınırken, yandaş şirketlere her sene 2.2 trilyon lira vergi muafiyeti getiriliyor, teşvik kredileri kıyağı çekiliyor ve çoğu ihalesiz adrese teslimle yüzlerce milyar kazandırılıyor.
ALGI TELKİNLERİYLE
Ekonomik durgunlukla yükselen işsizlik dalgasıyla işsiz kalan milyonlara milyonlar ekleniyor. Resmi rakamlarla işsizler ordusunun sayısı on iki milyona varmış; bilhassa hizmet ve pazarlama sektöründe işten çıkarmalar artıyor.
En vahimi de çalışanların yüzde 60’ının aldığı asgari ücret “ortalama ücret” haline gelirken, büyük-küçük işyerleri kapanıyor, firmalar faaliyetlerini azaltıyor. Yılbaşından bu yana 1.500 şirket konkordato ilân etmiş. Son işsizlik dalgasıyla bir ayda 300 bin kişi işten çıkarılırken 1.7 milyon işçi işsiz kalmış.
Son dört yılda bütün dünyada gıda fiyatları düşerken, İstanbul Plânlama Ajansı’na göre TÜİK rakamlarıyla bilhassa gıda enflasyonunda Türkiye iç savaştan çıkan Suriye’den bile daha yüksek, iç savaş kargaşasındaki Arjantin, Güney Sudan, Zimbabve sırasında.
Özetle, dışarıdan yüzde 60’a varan faizle bulduğu borçla dövizdeki şok artışları durdurmaya çalışıyor; ancak taşıma suyla değirmen dönmüyor.
Bu yüzden ciddi, köklü ve etkili ekonomik tedbirler yerine günübirlik konjonktürel algı telkinleriyle, uyduruk “ekonomi düzeliyor”, “enflasyon düşüyor” çarpıtmalarıyla, siyasi kışkırtma ve kutuplaşmayla manipülasyon peşinde.
Yani yeniden göle maya çalıyor; artık tutmayacağını bile bile.