Siyasî polemiklerin gürültüsünde birçok önemli husus, satır aralarında kalıp gözlerden kaçıyor.
Bilindiği gibi son üç yıldır Sayıştay “denetçi raporları” Meclis’e gönderilmiyor; “özetleme” perdesinde kuşa çevrilerek usulsüz ihâle ve yasa dışı harcamaların üstü örtülerek -örneğin 300 sayfalık rapor 4-5 sayfaya düşürülüp, kamuoyundan ve Meclis’in denetiminden kaçırılıyor.
Mesela, 2012 kamu kurumu raporlarında, işletilen 43 havalimanlarından sadece 7’sinin kârda olduğu”, her havalimanının yaklaşık 5 milyon lira gider fazlası olduğu belirtildi. “SGK’ya bazı kamu kurumlarının dahi eksik prim yatırdığı” tespit edildi.
Yine aynı yılın denetim raporunda, idarenin 2008 Kamu İhale Yasası’ndaki değişiklikle TOKİ’de kamulaştırma, mülkiyet, arsa temini, imar işlemleri ve uygulama projesine ilişkin şartlar aranmaksızın ihâleye çıktığı yer aldı. Bu yetkiyle yapılan bazı ihâlelerin aslında yapılamaz olduğu görüldü.
Keza Sosyal Güvenlik Kurumu’yla ilgili inceleme raporunda yaklaşık 5 milyar liralık bir kayıp ortaya çıktı. Buna göre, 10 yıllık zamanaşımına giren ve peşine düşülmeyen kurum alacağı 1.9 milyar, maaşları eksik bildiren işverenlerden dolayı yaşanan kayıp 571 milyon lira. Sporcuların gelirlerini eksik bildiren spor kulüpleri kaynaklı kayıp 10.2 milyon. İş-Kur’un meslek edindirme kurslarına katılan 42 bin 494 kişi için ise 385 milyon 509 bin lira eksik prim yatırdığı belirlendi.
HESAP VERİLMİYOR…
Bunun yanısıra, TRT’de yapımı ve yayını gerçekleştirilen eserlerin çoğaltılıp pazarlanmasında bir özel şirketle olan sözleşmeye dikkat çekilerek soruşturulması gerektiği bildirildi.
Bu arada Karadeniz Sahil Yolu, Deriner Barajı ve hafif raylı sistemler gibi çok önemli ihâle dosyalarının aralarında bulunduğu 73 tezkere gündemden kaldırılıp denetim dışına çıkarıldı.
Kısacası, “torba yasa”yla Sayıştay’ın denetim yetkisinin budanmasıyla birçok kamu kurumu Sayıştay’a gerekli bilgi ve belgeleri vermedi. “Sayıştay, bu yıl kamu kurumlarından mali rapor ve tablolarla ilgili bilgi alamadığı için birçok kurumla ilgili denetim görüşü oluşturamadı. Birçok kamu kurumu, 132 denetim raporu Meclis’e gönderilmediği için son üç yılı fiilen denetimsiz geçirmiş oldu.
Bütün malî işlemlerin muhasebeleştirilmesi ve kaydının belgelendirilmesi gereğini bildiren Sayıştay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA)” olarak tahsis edilen 2013 yılı Avrupa Birliği fonlarından elde edilen 144 milyon 500 bir Euroyu Bakanlığın kayıtlara geçirmediği ve bu paranın kayıp olduğu skandalını da raporladı.
Ne var ki, Sayıştay’ın yetkilerinin budanması ve denetim ekiplerinin hazırladığı malî denetim raporlarının makaslanmasıyla malî idârelerin hesaplarının doğruluk ve güvenilirliği kayboluyor. Ama kamu kurumlarındaki mevzuata aykırı işlemler, kamu zararlarını gösteren bulgular ve ekler raporlardan çıkarılmaya devam ediliyor.
“YOLSUZLUK EKONOMİSİ”
Özetle, devlet denetlenemiyor.
Hulâsa, AB’nin ilerleme raporları”nda ilettiği “kamu denetimi sistemi”nin kurulmaması, Türkiye’nin AB kriterlerinde denetimli demokratik standarda ulaşmasını engelliyor. Devleti “yolsuzlukla mücadele”de başarısız kılıp “yolsuzluk ekonomisi”ne sebebiyet veriyor.
Ve bu durum, Türkiye’nin demokrasi karnesindeki notlarını düşürüp, ekonominin yanısıra demokrasi ve özgürlüklerde ciddî sorunlara ve toplumda kırılmalara yol açıyor…