Dokunulmazlıklar”la ilgili Anayasadaki değişiklik teklifi komisyonda mutâbakata varılmadan milletvekillerinin birbirine “dokunmasıyla” apar topar geçirildi.
Meclis Anayasa Komisyonu’nda, iktidar ve muhalefet vekilleri arasında söz düellosu ile tırmanıp, yumrukların, tekmelerin havada uçuştuğu, darbeli, yaralanmalı yüksek gerilimli karmaşada “teklif”, bir saat içinde AKP, CHP ve MHP’nin oylarıyla kabul edildi.
Ancak muhalefetten gelen “teklif”in anayasaya aykırılığı önergesi ile alt komisyon çalışması yapılması ve komisyon toplantısının ertelenmesi önergeleri, toplantının daha geniş bir salonda yapılması ve Meclis Tv tarafından kapalı devre yayınlanması benzeri talepleri iktidar üyelerince kabul görmedi.
Komisyon Başkanı’nın “isteyen istediği kadar konuşur” iddiasının aksine vekillerin söz süresi kısıtlanarak hükümet teklifi gece yarısı alelâcele bir saat içinde geçirildi.
BAKANLARA DOKUNULMUYOR!
Öncelikle Anayasaya geçici madde eklenmesini ihtiva eden üç maddelik “teklif”te “yasama dokunulmazlığı”na dair 83. maddenin “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” hükmünün uygulanmayacağı değişikliğine karşı, AKP’nin “teklifin yürürlük tarihinde değişiklik yapılması”yla “teklif” daha baştan iktidar hesâbına amacından saptırıldı.
Buna göre, düzenleme, sadece Meclis’te kabul edildiği tarihte fezlekesi bulunan milletvekillerini kapsayacak. O tarihte Meclis’e ulaşmış fezlekeler yargıya intikal ettirilecek.
Böylece, “dokunulmazlıklar” konusu da ince siyasî hesâplara kurban edilip eksik bırakılıyor. Muhalefetin en azından bir defaya mahsus bütün milletvekillerinin ve bakanların “kürsü dokunulmazlığı” dışında bütün dokunulmazlıkların kaldırılması önerilerine yanaşılmıyor.
İktidarın “Hepsini kaldıralım, el mi yaman bey mi yaman görelim; hodri meydan!” çağrılarının aksine eski-yeni bakanların “dokunulmazlıkları”na dokunulmuyor…
Kısacası, yine politik manevralarla, demokratik sistemlerde “kürsü dokunulmazlığı”yla kayıtlanan “dokunulmazlıklar”da halka karşı “bütün dokunulmazlıkların kaldırıldığı” söylemli “teklif”in satır aralarında, özellikle söz ve ifâde hürriyeti dışındaki iddialardan soruşturulmaları gerekenler kapsam dışı bırakılıyor.
Gerçek şu ki, “hedef” ileri sürüldüğü gibi“terör suçları” ise, hukukçular, Anayasa’yı değiştirmeden, İçtüzük’le terör örgütüne destek-üye fezlekeleri olan vekillerin dokunulmazlığının kaldırılıp “teröre yardım ve yataklık suçları”ndan yargılanabileceğini belirtiyorlar…
MUTÂBAKATLA ÇIKMALI…
Keza mevcut mevzuatla “ağır cezâyı gerektiren suçüstü hali” bağlamında Anayasanın 76. maddesindeki “milletvekili seçilme yeterliliği”ne engel teşkil eden “zimmet, ihtilâs, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihâle ve alım ve satımlarda fesat karıştırma” gibi “terör eylemlerine katılma ve tahrik ve teşvik suçları”ndan biriyle ilgili dokunulmazlık dosyalarının Meclis’te ele alınabileceğini bildiriyorlar. Ayrıca 14. maddedeki “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyetler”e ilişkin fezlekelerin zaten yargıya intikal ettirilebileceğini kaydediyorlar.
Ne var ki, demokratik bir düzenleme olan “dokunulmazlıklar”ın da muhalefeti sindirme ve siyasî rant maksadıyla istimali, öncelikle ayrışma ve kutuplaşmayı azdırıyor.
Muhalefetin dışlanması, bir kesimin kriminalize edilip linç edilmesi, “Kürt sorunu” bahaneli terörle IŞİD terörünün azdığı kargaşada siyaset alanını daraltıyor. Kutuplaşmayla şiddeti kronikleştirerek terörle mücadeleyi daha da zorlaştırıp “çözüm” yolunu büsbütün kapatıyor.
Bundandır ki, Mayıs’ın üçüncü haftasında başlanması beklenen Genel Kurul görüşmelerinde dayatmadan vazgeçilip, muhalefetin tekliflerinin dikkate alınması, anayasal değişikliğinin uzlaşma, ortak akıl ve itidalle kapsamının genişletilip demokratik standartlara kavuşturulması gerekiyor.
Yoksa ülke ve demokrasi için bir hayır gelmez…