"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dış politikanın ekonomi ve ticarette kaybettirdikleri

Cevher İLHAN
14 Nisan 2015, Salı
Ankara’nın öngörüsüz, ufuksuz politikaları, Türkiye’ye mânen ve maddeten kaybettiriyor. Hükûmetin bir an önce bu anafordan çıkması ve komşu ve bölge ülkeleriyle ilişkileri iyileştirip geliştirmesi lâzım…

Ankara’nın yanlış politikaları, Türkiye’yi Müslüman komşu ve bölge ülkelerine karşı “cephe ülkesi” ve iç savaşa taraf yapmakla kıtal ve katliama ortak etmenin yanı sıra büyük ekonomik ve ticarî kayıplara duçar ediyor. 

Suriye, 250 bin insanın katli ve milyonlarcasının göçle evlerini, yurtlarını terk etmesiyle perişanlığa itilerek sorunlar yumağına dönüşmüş. Resmî ağızlarca “kritik sınır” ilân edilen 100 bini 17 kez aşan sığınmacı sayısının bir buçuk milyonu geçmesi ağır yüküyle kalmıyor; Türkiye’yi uzun vadede etkileyecek ağır kayıplara sebebiyet veriyor.

Geçen ay sonunda açıklanan bir araştırmada, savaş öncesi Türkiye’nin Ortadoğu’ya, Körfez ülkelerinden Afrika’ya ihracat kapısı olan “Suriye kapısı”nın kapatılmasıyla sınır illerinde ekonominin darboğaza girdiği sonucu bu açıdan dikkat çekici.  

Barış ve istikrarın tahribiyle 6 milyar dolar olarak hesaplanan kayıpta baz alınan sınır ili Gaziantep’e düşen bir yıllık kayıp payı 150 milyon dolarlık bir ihracat potansiyelinden yararlanamaması olarak belirlenmiş.

IRAK VE LİBYA’DAKİ KAYIPLARIMIZ

Keza 2014’te Türkiye’nin Irak pazarında gerçekleştireceği ihracat 14.2 milyar dolar seviyesine ulaşabilecekken 10.7 milyar dolar civarında kalması, başta son dönemdeki IŞİD gibi El Kaide örgütlerinin saldırıları olmak üzere işgal sonrası Irak’taki çatışmalar ve terör nedeniyle Türkiye’nin kaybının 3.5 milyar dolara ulaşması ve Gaziantep’in ekonomisine potansiyel ihracat kaybı mâliyetinin 900 milyon civarında olması, maddî kaybın bir başka göstergesi.

Dünya Bankası verilerine göre, bölgede çıkan çatışma ve savaşlar ile Türkiye genelinde protesto edilen senetlerdeki artışın yüzde 10 olmasına karşı, Gaziantep’te yüzde 66 artış hızıyla Türkiye’nin neredeyse 7 katını aşması, bir tek bu kentte altı bin kişiye yakın işçinin işini kaybetmesi, bir diğer kayıp ve zarar göstergesi. 

Bu arada Türkiye’nin askerî müdahaleye lojistik destekle katıldığı Libya’da Türk şirketlerinin yarım kalan projelerinde 15 milyar doları bulan yatırımlarının yanı sıra bir milyar dolarlık geniş makine parkı kaybı daha önce açıklanmıştı. Türk müteşebbislerinin ve yatırımcılarının sözleşmelerinin iptaliyle işlerini kaybetmeleri, bir milyar dolara yakın tahsil edilmemiş alacağına ek olarak en az 15 bin Türk işçisinin işini kaybetmesi eklendiğinde ekonomik kaybın büyüklüğünü açığa çıkarıyor. 

ÂCİLEN BU ANAFORDAN ÇIKILMALI

Libya Başbakanı’nın Türkiye’yi içişlerine karışmakla suçlaması sonrası başkent Trablus’daki Türkiye Büyükelçiliği kapatılmış. Ülkedeki bütün Türk vatandaşları ve işçiler tahliye edilmiş. Ekonomi Bakanı’nın “Libya terk edilmiş, bölünmüş durumda ve karmaşada. Birşey de yapılamıyor. Geniş bir havzada yüzlerce milyon dolarlık yatırım yüzüstü. Yalnız müteahhitlerin aldığı işlerden hak edişleri, iş makineleri, mal varlıkları, alacaklarıyla yaklaşık iki milyar dolar kayıp var” açıklaması, hükûmetin Libya başarısızlığının ikrarı olmuştu. 

Hulâsa, Ankara’nın öngörüsüz, ufuksuz politikaları, Türkiye’ye mânen ve maddeten kaybettiriyor. Hükûmetin bir an önce bu anafordan çıkması ve komşu ve bölge ülkeleriyle ilişkileri iyileştirip geliştirmesi lâzım...

Okunma Sayısı: 2720
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    14.4.2015 10:21:37

    Ben başbakan olsaydım ne yapardım;Önce B.ESAD ile ya bu kadar samimi olmaz yada olduğum samimiyet ile ülkesinde safha safha demokrasiye geçmesine yardımcı olur,destek verirdim.İİT toplatır,müslüman ülke idarecilerine kardeş kanının durdurulması için çalışma yapar ve gayrette bulunurdum.Elbetteki sığınmak isteyene bağrımızı açar amma yolgeçen hanı misali değil,program içerisinde yapardım.Lakin kan,istismar ile ikbal peşinde olan biri olursanız o zaman YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ ALIR,FİLİSTİİN ,İHVANI SİYASET BATAKLIĞINA İTER,RABİAA DER,MAVİ MARMARA NAKARATI DER,KATİLLERİNİN BAKIRKÖY MAHK.KARARINI SÜMEN ALTI EDER,BAK BASIYORUZ DER RİSALEİ NURLARI TEKEL ALTINA ALIR,sonrada AZİZ ÜSTADIMIZA POT KIRDIRIR.

  • Hüseyin İLHAN

    14.4.2015 05:44:48

    SIFIR SORUN diye diye masal anlatmakla,gülücüklerle dış politika olmaz.AHDE VEFA OLMAZSA,tokatın hası şamarı adam çarparlar.Ayrıca batılı ülkeler ikili oynayabilir ve oynuyorlar bu hal onlara yakışır,ama müslüman olan ülke idarecileri bu tarz siyasi zikzaklarla dahilde olduğu gibi hariçte de hüsran yaşarlar.

  • Recep

    14.4.2015 00:12:24

    Eleştirmek çok kolay.Diyelim Muhterem Cevher İlhan şu anda başbakan, komşu ülkede iç savaş çıkmış.Siz olsaydınız ne yapardınız.Vicdanınızı susturup sınırı mültecilere kapatır mıydınız?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı