"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Dış müdahale stratejileri”ne karşı

Cevher İLHAN
08 Ocak 2018, Pazartesi
İran’da rüzgâr tersine dönüp bu kez “rejim yanlısı” gösteriler artarken, ABD’nin talebiyle toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde özellikle Rusya ve Fransa’nın “ABD’nin BM’yi kötü kullandığı” itirazıyla “İran’a müdahale” neticesiz kalmış durumda.

Ancak 1979’dan bu yana ülke çapında ilk kez bu denli yaygınlaşan ve 21 sivilin can verip bin kişinin gözaltına alındığı kitlesel sokak hareketlerinin perde arkası tartışılmaya devam ediliyor.

Küresel güçlerin ülkedeki “Ayetullah vesâyetli” rejimin “dinle devleti/iktidarı özdeşleştiren” derin sapması, işsizlik, pahalılık, enflasyon gibi ekonomik kriz, “özgürlük ve değişim” benzeri iç dinamiklerin kışkırtılmasıyla çığırından çıkıp kalkışmaya dönüşen gösterilerin, İran’ı çevreleme ve bütün bölgeyi kargaşa ve kaosa sürükleme “plânı”nın bir parçası olduğu her haliyle ortaya çıkıyor.

İran’ı dış müdahalelerle karıştırma plânı, domino etkisiyle bütün bölge ülkelerini istikrarsızlık ve iç karışıklıkla Müslüman toplumları mezhebi ihtilaf ve çatışmalarla birbirine kırdırma menhus maksadını açığa çıkarıyor.

Amerikan kamuoyundaki itibarı düşen Trump’un Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın, Müslüman ülkeler bir yana, protesto eylemlerini “İran’ın iç işi” olarak gören Rusya için, “İran’ı desteklemeye devam ederse büyük bedel ödeyecek!” tehdidini savurmaya vardırması, Amerikan yönetiminin ne denli Evanjelist – Siyonist mihrakların oyuncağı haline geldiğini gösteriyor.

İÇ DİNAMİKLER ÜZERİNDEN “OPERASYON”

Gerçek şu ki, huzursuz halkın kalkışmasıyla emperyalist müdahaleye ortam oluşturuluyor; Afganistan, Irak ve Suriye’de olduğu gibi İran’a da operasyonun iç dinamikleri hazırlanıyor.

Bu açıdan, Irak’ta IŞİD’i destekleyen, Suriye’de PYD/YPG’ye açıkça silâh ve mühimmat sevkıyatını yapan ABD ve İsrail’in İran’daki protesto eylemlerine “memnuniyetleri”ne karşı, bütün dünyadan ve hatta Batılı ülkelerden bile “oyun”a karşı tepkiler sürerken, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un “ABD, İsrail’in neredeyse bizi savaşa götürecek açıklamaları kasıtlı bir strateji…” tesbiti vaziyeti ortaya koyuyor.

Keza Almanya Dışişleri Sigmar Gabriel’in İran’daki gerilimin tırmanmasına ilişkin, “Bu iç çatışmayı uluslararası olarak istismar girişimine karşı uyarıyoruz” deyip protestoları tahrikle bölgenin istikrarsızlığa ve kargaşaya itilmesi endişesi dikkat çekici.

Anlaşılan o ki İran’daki tahrikte amaç, bölgede İsrail’in karşısında güçlü ülke olarak kalan bu ülkeyi İsrail hesabına tasfiye etmek; en azından içine gömüp içeriyle uğraştırmak. Ve bölgedeki etki alanından uzaklaştırmak…

Cenevre sürecinin patronluğunu yapan ABD’nin son süreçte Astana ve özellikle Soçi mutabakatlarıyla Suriye’den dışlanmasına karşı, Türkiye ve Rusya ile birlikte İran’ın Suriye’de başardıkları barış ve siyasi çözüm baltalamak.

Ve Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın’ın tesbitiyle, Suriye’de ateşkesi sağlayan Astana ve Soçi mutâbakatlarıyla bölgede etkisini kaybeden ABD ve İngiltere, Türkiye ve Rusya’nın yanısıra sürecin üçüncü garantör bölge ülkesi İran’ı iç karışıklıklarla uğraştırıp barış ve siyasi çözüm sürecini çökertmek…

İRAN DÜŞERSE SIRA TÜRKİYE’YE GELİR…

Özetle, altı yıl süren Suriye’deki iç savaş ve kargaşa yeniden dönülür. Türkiye Suriye’nin bölünüp parçalanmasını hedefleyen ABD-İngiltere ve İsrail eksenli tefrika planlarına duçar eder. Ve İran’ın kargaşa sürüklenmesinden, herhangi bir operasyondan bütün bölge ülkeleri ve en fazla Türkiye zarar görür. En vahimi de, İran’ın düşmesi sıranın Türkiye’ye gelmesine yol açar…

Zira Ankara’nın, birlikte Suriye’de siyasi çözüm zeminini oluşturdukları, Kuzey Irak’ta Barzani’ye geri adım attırıp Bağdat’la Ankara’nın arasını bulan; Türkiye’nin IŞİD’in Irak’ta yenilgiye uğratılıp Suriye’den tahliyesine, PYD ile mücadelede, İslâm İşbirliği Teşkilâtı’nda ve BM’de “Kudüs’ün Filisin başkenti” kararında en büyük desteğini aldığı, Türkiye ile ilerleyen ekonomik işbirliği ve doğalgaz anlaşmaları bulunan İran’ın devre dışı kalması en başta Türkiye’yi etkiler.

Bunun içindir ki, Şam yönetimini dışlayan Ankara’nın ABD’nin Suriye’yi bölüp parçalayan akıbetsiz politikalarına dönmekten sakınması, Yahudi – Evanjelist mihrakların güdümündeki Trump’un telkiniyle, İsrail’in de yer aldığı “Sünni NATO” benzeri kumpaslarla Ortadoğu’da Suudi Arabistan ve İran’ın başını çekecekleri mezhebi tefrika savaşı senaryolarına karşı müteyakkız olmalı.

Türkiye, İran üzerinden bölgeye dış müdahale maksatlı “kasıtlı stratejiler”e karşı daha tavırlı ve kararlı olmalı...

Okunma Sayısı: 3167
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı