"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbecilerle mâsumları ayırmalı

Cevher İLHAN
22 Temmuz 2017, Cumartesi
İstanbul’u teslim alan sel afetinden sonra Bodrum da depremle sarsılırken, yeniden uzatılan OHAL uygulamalarıyla adâletin siyasete kurban edilmesi, toplumda kutuplaşma, ötekileştirme ve düşmanlaştırma illetini azdırıyor.

Vakıa şu ki “herkesin suçluluğu ispat edilinceye kadar suçsuz olduğu” temel kuralı çiğnenerek daha iddianâmesi olmadan uzun tutukluklarla topyekûn peşin cezâlandırmayla ve “suçun şahsiliği” esasının berhava edilerek sanıkların yakınlarının da töhmet altında bırakılıp suçlanmasıyla ayyuka çıkan mağduriyetlere yenileri ekleniyor.

Çoğu isimsiz-imzasız sahte ihbarlarla, gammazlamalarla, iftira ve jurnallerle sorgusuz-sualsiz- yargısız gözaltılar ve tutuklamalarla, yüz binlerin haksız ve hukuksuz açığa alma ve uzaklaştırılmalarıyla yargısız infazlar ve suçlamalar devam ediyor.

“HAPİS, TEHDİT, KORKUTMA, SİNDİRME…”

Gerçek şu ki, “Adâlet müessesesi hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Hâkim ve mahkemenin tarafgirlik şâibesinden müberrâ (tamamen uzak tamamen tarafsız bakması) birinci şart-ı adâlettir” esasıyla Bediüzzaman’ın, “Hem cânilerin, kimsesizlerin ve muhaliflerin dahi bir hakkı var. Ve hakkını aramak için gayet bitarâfâne bir mercî isterler” diye özetlediği temel hukuki kuralla mahkemece suçları tesbit edilinceye kadar sadece “sanık” ve “suçsuz” muamelesi görmeleri ve adilâne yargılanmaları haklarıdır. (Tarihçe-i Hayat, 101-2)

Ancak ne yazık ki 15 Temmuz sürecinde herkesi aynı torbaya dolduran suçlama furyasının ardından bizzat Cumhurbaşkanı’nca “OHAL’in uzak olmayan bir gelecekte kaldırılabileceği” ifâdesiyle beliren “adâlet umudu” –bazı gizli mahfillerin şaşırtmasıyla olsa gerek- bir gün sonra yeniden “Bütün bu işler bitmeden OHAL bitmez” çarkıyla öfke ve intikama boğduruluyor.

Bir taraftan “millî birlik ve beraberlik” çağrıları yapılırken, diğer taraftan millî birliği ve bütünlüğü zehirleyen ve milletin içine her türlü ayırımcılık ve tefrika fitnesini atan her türlü hakaretler yağdırılıyor.

Görünen o ki, AKP’nin yayınladığı parti AR-GE’sinin “Siyaset Akademisi 10. ‘Dönem ‘Lider Ülke Türkiye’ Ders Notları”nda yer alan Prof. Dr. Taner Demirel’in “yeni siyaset biçimi” tesbitiyle, siyasi iktidar OHAL KHK’larını, “Kendi politikalarınızı yürütmenize engel olabilecek muhalefeti fiziken ortadan kaldırmak, hapsetmek, tehdit etmek, korkutmak, sindirmek de, siyasi faaliyetin kapsamı içinde görülebilir” hoyratlığıyla alabildiğinde istimalle istismar ediyor. (Aslan Bulut, Yeniçağ, 18.7.17)

“GAYET BÎTARÂFÂNE BİR MERCİ”

Bunun içindir ki, “15 Temmuz ‘darbe girişimi’ ile mücadele perdesinde siyasi iktidar, yine Anayasa ve hukuk çerçevesinde kalması gereken OHAL’ı muhaliflerine ve siyasi rakiplerine karşı bir sopa olarak kullanmaktan kaçınmalı.

“Hissiyattan ve tesirât-ı hâriciyeden (başta devlet, iktidarın siyasî otoritesi olmak üzere bütün etkili mihraklardan) azâde, serbest ve gayet bîtarâfâne bir merci” olması gereken yargının, hâricî “telkinat”, “tâlimat” ve baskılarla siyasallaştırılmasıyla adâlet müessesesinin hiçbir cereyâna kapılmamasına, hiçbir tarafgirliğe kaymamasına en çok siyasi iktidar dikkat etmeli. Âdil yargılama ile darbecilerle mâsumların, suçsuzlarla suçluların birbirinden tefrikine yardımcı olmalı.

Aksi halde yazar Yusuf Kaplan’ın yakınmasıyla, bazı cemaatlerin doğrudan hedef tahtasına yatırılıp İslâmî kesimleri cephe alacak şekilde mağdur edecek operasyonların çekilmesiyle, tezgâhlanan bürokrasisi tasfiyeleriyle “15 Temmuz’, 28 Şubat’ın uzantısı olur”; ve demokrasi ve hukuk iddialarının hiçbir ciddiyeti kalmaz. (Yeni Şafak, 16.7.17)

Ve kin, nefret. adâvet ve intikamın hükümfermâ olduğu yerde adâlet ve demokrasi olmaz...

Okunma Sayısı: 5913
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    22.7.2017 01:28:22

    1) Bugün Bati'da Birinci Avrupa dedigimiz müsbet Avrupa efradlari delilden kaynaklanan kuvvetli ihtimallerle Türkiye ve Orta Dogu'da bilhassa Müslüman ülkelerde yapilan darbelerde Ingiliz istihbarati kendi basina gücsüz kaldigindan 1953 Iran darbesinden beri devamli ABD istihbarati ile müstereken tüm darbelere müdahil olduklarini kitaplarina kaydetmislerdir. Israil‘in de bu darbelerde parmagi oldugu ve dokuz eylül dünya ticaret saldirisinda ucak etkisi olmadan cöken 7 numarali binanin celik tasiyicilarinin disiplinli patlama ile oldugunun görüntü sahitler ve ilmi verilerden kaynaklanan kuvvetle muhtemel oldugu ABD de yasayan Birinci Avrupa fertlerinden 2500 civarinda Insaat Mühendisi, dolayisiyla TERÖR TEZIni cürültülmüs addetmektedirler.

  • Ali Tam

    22.7.2017 01:27:51

    2) Bizim anlayacagimiz dilde 11 Eylül Derin Devlet ve Parelel Yapi denen istihbarat güclerinin nüfuz alanlarindaki etkinlikleri ile TERÖR gibi gösterilmis bir KUMPAS bir TUZAKTIR. Israil ve yanlilari ise herzamanki gibi "Komplo Teorisi" diyerek isin icinden cikmaktadirlar. 11 Eylül’ün hedefi TERÖRü hedef gösterip Afganistana saldirmak ve bu ülkeyi destabil ettikten sonra basamak olarak kullanip tek Atomgüce sahip Müslüman devlet Pakistani da tas devrine geri dönüstürmektir. Bu hedefle baslatilan SAVAS Obama zamaninda ABD ve yanlilarinin tam 7 Müslüman devletle savas edilmesiyle sonuclanmistir. 11 Eylül de oltaya konan WTC e bedel 7 tahrip edilmis Müslüman devlet ve HARAP edilmis bir Orta Dogu! Yine bu sayede silah, petrol ve sihhiye ticaretinin hasilati ayni adrese ABD ve yandaslarina!

  • Ali Tam

    22.7.2017 01:27:23

    3)Türkiye'deki tüm askeri darbeler, Lozan Antlasmasi ile Türkiye'nin ipleri herdaim elinde tutan ve Gladstone planini Türkiyenin ululuslararasi bazda taninmasina mukabil olmazsa olmaz sartiyla dikte eden ve inkilaplar kilifiyla prim koparilmasina müsaade eden tavri Kemalizmin ve PKK‘nin kurulusu ve darbelerde ana unsur olmak rolünü Ingilizin asla birakmadigi görülmektedir. Elbette Ingiliz 1953 senesinden beri yörede hicbir ülkede kendi basina darbeyi yönetecek güce sahip degil bu nedenle daima ABD istihbaratiyla ve Israil istihbaratiyla destekli sözkonusu ülkenin kilit isimlerini egiterek DERIN DEVLET, PARALEL DEVLET olusturarak darbeleri düzenlemektedirler.

  • Ali Tam

    22.7.2017 01:26:27

    5) ZIRA bu, Türkiye veya Anadoluyu vatan kabul eden milletimizin varolus nedeni ve kudsiyetleriyle tamamen ters bir girisim olurdu ve mesru olmayan; bir milletin imhasi anlamina gelirdi. Bu nedenle asliyet itibariyle kendisini ve kendisine bagli insanlari Nurcu görmeyen Fethullah Gülen Cemaati MGK'nin namlusunun önüne konuldu. Bu sayede gercek Nurcular hafif zayiat ve zararlarla bu dehsetli MGK kapsami disinda tutulacaklardi. Nurcular Hükümet cenahi ile kerhen bu mütabakati kabul ettiler. Böyle bir mütabakata asla ve kat'a yanasmayan Nurcularin bahadir cenahi Yeni Asya kendi kulvarinda bildigi hak yolunda yürümeye devam etti.

  • Ali Tam

    22.7.2017 01:25:57

    6a) Yeni Asya ve AKP hukumetleri biliyorlar ki Yeni Asya'nin itham ve ihtar ettigi noktalarda hakka adalet-i mahzaya istinad ettiginden haklidir. Hatta merhum hizmetkar talebeler kalp gözüyle istikbalde bahadir cenah Yeni Asya'yi desteklemek icin Yeni Asya'ya sahip cikilmasini tenbihlemislerdir. Filhakika! Müslüman ulul emrin mutlak zulme asla girmiyecegini yanasmayacagini bizler de inaniyor kalp gözüyle görüyoruz. Buna ragmen ADALETIN HAKK ve HUKUKUN tehassüngahi hisn-i haseni en güzel siginak kalesi olan Yeni Asya masumlarin hakkini savunmaya devam edecektir.

  • Ali Tam

    22.7.2017 01:25:29

    6b)Taa Osmanli zamanindan baslayarak günümüze kadar icten ice olusturulmus DERIN DEVLET ve PARELEL YAPI da disunsurlarin icteki hademeleri ile olusan yapiyla mücadele hepimizin meselesidir. Masumun hakki konusunda gemi misalini unutmamamiz gerekir. Türkiye Hükümeti Adalet konusunda ISTIKLALINE kavusmali ve masumlarinin hakkini iade etmeli. Genel af ilan et bütün canileri serbest birak demiyoruz. Masum haksiz yere TUTUKLU olanlari biran önce serbest birak diyoruz.

  • Ali Tam

    22.7.2017 01:22:16

    7) Ikinci Avrupa veya BATI'nin sadece Müslümanlarin ve Türkiye'nin düsmani olmayip bütün insanligin düsmani oldugunun suurundayiz… Bu nedenle ne milletimizin hukukunu ne de anavatanimizin namusunu müdafaadan vazgeceriz. Kemalistlerin ve PKKlilarin solcu, komünist safsatalariyla Ingiliz-ABD-Israil istihbaratlari ve MIT isbirligi ile DERINDEVLET ve PARALEL DEVLET üzerinden kanimizi emmesine müsaade edemeyiz ama masumlarin hakkini da kimseye peskes cekemeyiz. Tarafgirlik saikiyle zulme de müsamahakar davranamayiz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı