15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonunun 643 sayfalık raporunun Meclis’teki bütün muhalefet partileri ve hatta bazı iktidar mensuplarınca eleştirilmesi daha baştan raporun içeriğini tartışmalı hale getirdi.
Eleştirilerin başında, sürecin kritik isimlerinin başında gelen MİT Müsteşarının çağrılıp ifâdesinin alınmaması üzerine ancak altı ay sonra komisyona gönderilen “MİT yazısı”nda “darbe girişimi”ne dair hiçbir yeni bilginin olmaması; sadece “darbe girişimi” gününe ilişkin bilinenlerle yetinilip, “darbe günü MİT mensupları üzerine düşeni yapmıştır” savunmasıyla işin geçiştirilmesi geliyor.
Keza Genelkurmay Başkanı’nın gönderdiği metinde de istifhamların giderilmeyip “darbe girişimi” günü ve gecesinin karanlıkta bırakıldığı belirtiliyor.
Bütün bu soruların muallakta bırakılıp cevap verilmemesi; özellikle “rapor”un yazıldığı süreçte komisyon üyelerine bilgi verilmeyip yazım faaliyetine üyelerin dahil edilmemesi; komisyon üyelerinin raporun içeriğinden bütün kamuoyuyla beraber haberdar olmaları, “rapor”u muallel durumuna düşürüyor.
NEDEN TEDBİR ALINMADI?
Aslında ana muhalefetin “rapor şerhi”nde de yer aldığı gibi, MİT Müsteşarlığının 22 Mayıs 2017 tarihli yazısında, MİT’in daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda “darbe girişimi”ni bildirdiği, ancak Silâhlı Kuvvetler bünyesinde istihbarat toplayamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden ulaşılamadığı ihbarı, darbenin bilindiğinin ve beklendiğinin bildirilmesi, bu vetirede temel kırılganlık ve zaafiyet olarak kayıtlara geçiyor.
“Genelkurmay Başkanı’nın tüm kuvvet komutanlıklarına 18:30’da hareket merkezleri aracılığıyla ilettiği emirler saat 19:26’da adreslerine ulaşmıştır. Bu emirlere rağmen TSK’nın komuta kademesinin önemli bir kısmı düğünlere katılmış ve düğünlerde derdest edilerek enterne edilmiştir. Bu durum izâh edilememektedir” cümleleri de istifhamları derinleştiriyor.
Gerçekten, muhalefetin “darbe girişimi”nin perde arkasının neden yeterince araştırılmadığına ve önlenemediğine dair açıkça sorduğu gibi, darbe girişimi sürecinde AKP içinde de komisyona gelip ifadeleri verilmesi istenen Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı neden bütün ısrarlara rağmen komisyona çağrılmadı? “Darbe girişimi”yle ilgili bilgiler Cumhurbaşkanı ve Başbakandan saklandı mı? Eğer saklandıysa Akar ve Fidan neden hâlâ “görevde?
Yine derdest edilen kuvvet komutanlarından Genelkurmay Başkanı ve MİT müsteşarı bilgi sakladı mı? Adil Öksüz kimdir, neden serbest bırakıldı? Darbenin siyasî ayağı kimlerden oluşuyor? Darbe başarılı olsaydı Cumhurbaşkanı kim olacaktı?”
ÇARPICI “İHMALLER ZİNCİRİ”
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bu hareket başladıktan sonra “darbeyi eniştemden öğrendim” ve “eşten dosttan öğrendim” demeleri nazara verilerek, “sanki hiç bilmedikleri ve beklemedikleri şok edici bir gelişmeyle karşılaşmış gibi davrandıkları”na dikkat çekilmesi çarpıcı.
Bu açıdan, “şerh”te “Elde edilen bilgi ve belgelerle “öngörülen darbe girişimi 15 Temmuz günü öğleden sonra 14:20 itibariyle öğrenilmiş, ancak yukarıda belirtilen bilgi ve bulgular ışığında gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığı ve etkin önlemler alınmadığı anlaşılmış, ihmaller zinciri sonucunda 15 Temmuz hâin kalkışması önlenmeyen darbe girişimi olarak tarihe geçmiştir” tesbiti kayda değer.
Hülâsa, 5 ayda 31 uzmanla hazırlanan, iktidar cenahını bile tatmin etmeyen, bazı AKP’li üyelerin ifâdelerinin sansürlendiğinden şikâyet edip tepki gösterdiği “rapor”un “Darbe Komisyonu’nun raporu değil, AKP’li komisyon üyelerinin raporu” olduğu kanaatine varılıyor; komisyon Başkanı Petek’in “içi boş raporu” olarak nitelendiriliyor.