"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Çok dikkat ve ihtiyat!”

Cevher İLHAN
17 Ağustos 2016, Çarşamba
Menfur ve kanlı “darbe girişimi” sonrası, süren soruşturmalarla 80 bini aşan kamudaki tasfiyelerin kapsamı yeni KHK’larla daha da genişletiliyor.

Hükûmet sözcüsünün duyurusuyla, ordudan daha çok ihrâcın olduğu yargının yanısıra “öncelikli olarak Dışişleri, Sahil Güvenlik, Emniyet ve TSK başta olmak üzere çeşitli kurumlardan gelen ‘listeler’le ‘FETÖ’cü olduğu tesbit edilen kişiler kamu personeli olma vasfını kaybedecekler.”

Vakıa şu ki, en üst düzeyde tepeden “vatandaşların vatandaşları ihbar etmesi, komşuların komşularını jurnallemesi” teşvikinin, “ihbarcılık” furyasıyla toplumda sebebiyet verdiği kırılma daha derin ve onulmaz rahnelerle kırılmalara sebebiyet veriyor…

“CADI AVINA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR”

Görünen o ki, “FETÖ” üzerinden dinî cemaatlerin mânevî hizmetleri karalanıp tasfiyelerine “gerekçeler” hazırlanmaya, “bahaneler” bulunmaya çalışılıyor. 

Keza iktidarı eleştirdikleri ya da muhalefet ettikleri için, akademisyenler, eski siyasetçiler, gazeteciler, isnad ve iftiralarla itibarsız kılınıyor.

Bu minvalde “FETÖ’cü’ etiketi ve yaftalaması”na mâruz kalan İstanbul ve Oxford Üniversiteleri öğretim üyesi Deniz Ülke Arıboğan’ın sosyal medya üzerinden açıklamaları ibret verici. (10.8.16)

“Kendisine hiç de hak etmediği bazı roller atfeden; iktidarın, yasamanın, yürütmenin ve hatta yargının sahibiymiş gibi davranarak kişisel problemleri olan insanları FETÖ’cülükle itham eden, hapse attırmaya, işlerinden etmeye çalışan birtakım insanların türemiş olduğunu üzüntüyle izliyorum” diyen Arıboğan’ın, “Utanmazca ve ahlâksızca kampanyalar düzenleyerek kişileri töhmet altında bırakıyor; geleceklerini karartmaya çalışıyorlar” yakınması dikkat çekici. 

Bir akademisyen olarak darbenin ilk anından bu yana yabancı medyada oluşturulan yanlış algıyı değiştirmek için var gücüyle çabalamasına rağmen, “bir süredir böyle bir linç ve itham dalgasına hedef olmuş durumdayım” hayıflanmasıyla; gelinen aşamanın tam bir “itibar suikastına dönüştüğü”nden şikâyeti, “iftira furyası”nın vardığı boyutları gösteriyor. 

Bu arada devletin derin dehlizlerinde kaybedilen Uludere fâciasından, meçhule terk edilen Hablemitoğlu ve Hrant Dink suikastlarına, Özal’ın ölümünden üstü örtülen Muhsin Yazıcıoğlu “kazası”na, birçok esrarengiz fâil-i meçhul cinâyet ‘birileri’ne yüklenirken, Ergenekon-Balyoz darbe davalarında olduğu gibi mesele saptırılmaya uğraşılıyor. 

En son ‘Türkeş’in de âileden birinin FETÖ işbirliğiyle zehirlenerek öldürüldüğü’ iddiasına Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in, “1997’den bu yana babamın vefâtına dair her ihtimali değerlendirdik; araştırmalarda bu tip iddialara mesnet edilebilecek hiçbir bulgu bulunmadı. Artık yolda arabanın amortisörü patlasa ‘FETÖ’cü yaptı’ diyorlar, Bu iş cadı avına döndürülüyor; en vahimi, cıvıtırsanız darbe girişimi sulandırırsınız!” tepkisi, çarpıtmanın çarpıcı bir örneği. (CNN Türk, 13.8.16) 

“ÇOK MÂSUMLARI EZDİRİR!..”

Özetle “gaddar zâlim siyaset”le topyekûn linç kasırgası, halka “İhbar edin; bu yapı mensuplarının başını tıpkı PKK ve DAİŞ (IŞİD) mensupları gibi, demokrasiden ve hukuk devleti ilkesinden tâviz vermeden ezmekte kararlıyız” çelişkili çıkışıyla bu “yapı”nın “mensupları”yla “terör eylemlerine katılan terör örgütü üyeleri” bir tutulması vahim vaziyeti açığa çıkarıyor.

Bütün bunlar, “Mahkeme Reisine” başlığı altında pek çok uzun ve mazlâmâne mâcera-i hayatına dair gâyet kısa ifâdesi”nde Bediüzzaman’ın hatırlattığı “Her hükûmette muhalifler bulunur. Âsâyişe, emniyete ilişmemek şartıyla herkes vicdanıyla, kalbiyle kabul ettiği bir metodu, bir fikri ile mes’ul olamaz” temel hukuk kuralının önemini bir defa daha ortaya koyuyor. (Emirdağ Lâhikası, 381-3)

Hatır ve hayale gelmeyen entrikalarla devlete-iktidara dalkavukluk ve sahtekârlıklarla “hükûmetin (devletin) şaşırtılması”na karşı “Çok mâsumları ezdirir; millete, memlekete, hükûmete, mâsum birçok efrad-ı millete (vatandaşlara) büyük zarar verir, kabahatini başkalarına yükler” ikazı ile kanunsuzluk ve keyfiliğe girmemek için “adliye memurlarının (savcıların-hâkimlerin) çok dikkat ve ihtiyat etmeleri” uyarısı da bugün fevkalâde ehemmiyet kesbetmiş. (a.g.e., 201) 

 Evet, soruşturmalar ve yargılamalarda “çok dikkat ve ihtiyat…”

Okunma Sayısı: 4015
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı