Son Amerika ziyaretinde Türkiye’nin beklentilerinin karşılanmaması üzerine, “Erdoğan-Trump görüşmesinin başarılı geçtiği” havasını vermek hesâbına bir dizi garabet sergileniyor.
Bunların başında PYD/YPG’yi tanktan havan topuna varan ağır silâhlarla donatan Amerikan yönetiminin “sözkonusu silâhların PKK’nın eline düşmemesi için bazı garantiler verdiği” yanıltması geliyor.
Bir diğer yanıltma, iktidara ilişik medyada, “ABD’nin PKK’yı Sincar’dan çıkaracağı; Amerikalı yetkililerin bundan böyle ‘Türkiye’nin kaygılarını ve hassasiyetlerini nazara alacakları” propagandası.
Zira herkes biliyor ki, YPG’ye verilen silâhların geri alınıp kontrol altına alınması mümkün değil; ve silâh pazarlarına düşüp PKK’nın ve diğer örgütlerin eline geçmemesinin hiçbir garantisi yok.
Aslında baştan beri en üst düzeyde Ankara’nın “PYD/YPG’nin PKK ile aynı olduğu” uyarılarının dikkate alınmaması, ABD’nin PYD/YPG’yi Suriye’de “müttefik” olarak gördüğünü ortaya koyuyor; tıpkı ABD’nin Irak işgal ve istilâsında Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ni “güvenilir müttefik” olarak görmesi gibi.
Bütün dünyanın gözü önünde verdiği “PYD/YPG Münbiç’ten çıkarılıp Fırat’ın doğusuna çekilecek” sözünden de dönen Amerikan yönetiminin, kapalı kapılar arkasında verdiği ileri sürülen ve sadece Saray mahfillerinden menkul “teminatlar”ın gerçekliği ve ne derece yerine getireceği tartışılıyor…
FİYASKONUN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR…
Ankara’nın hiçbir ikazının nazara alınmadığı görüşme sonrası, ABD’nin Suriye Hava Üssü’ne füze saldırısını olumlu bulduğunu tekrarlayan Cumhurbaşkanı’nın, “bugün temelleri atılan yeni dönemin ülkelerimiz açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum” cümlesinin maksadı, fiyaskonun üstünün örtülmesi.
Amerikalıların, “Türkiye ile işbirliğinin arttırılması plânı bir kez daha dile getirildi” demeleri ve Trump’un “ABD, işbirliği için elinden her şeyi yapacak” demeçlerinin hedefi de…
‘’Suriye ve Irak’ta atabileceğimiz ortak adımları değerlendirdik” diyen Cumhurbaşkanı, bu “ortak adımlar”ı neden açıklamıyor?
Ankara’nın onca yoğun itiraz ve çağrılarını hiçe sayan NATO müttefiki ve “stratejik ortak” ABD ile Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta atabileceği “ortak adımlar” ne olabilir?
“Özellikle YPG/PYD terör örgütünün hangi ülke tarafından olursa olsun muhatap alınması küresel düzeyde varılan mutâbakata kesinlikle uygun değildir” sözüyle, “Sayın Trump’ın seçim zaferi, yeni beklentilerin doğmasına, umutların filizlenmesine yol açmıştır, yeni ABD yönetiminin bu umutları boşa çıkarmayacağına inanıyoruz” övgüsü ne derece mutâbık?
Belli ki, bir kez daha başarısızlık karartılıyor.